Başkanlık seçimine Cumhuriyetçi aday olarak katılabilmek için “Amerika’yı gene güçlü ülke yapacağım” (Make America Great Again) sloganıyla yarışan Donald Trump, beklenenin üzerinde ilgi görüyor. Başkan adaylığı için yarışan diğer iki aday Marco Rubio ve Ted Cruz’un önünde koşuyor.
Şimdilerde aklı başında Amerikalılar, hatta aklı başında Cumhuriyetçiler bile şaşırmış durumda. Ya Trump Cumhuriyetçilerin adayı olarak seçime girer ve başkan olursa, “Ne olur bu Amerika’nın hali?”
Amerika’nın halinin ne olacağı Amerikalıları ilgilendir. Ne olur dünyanın hali? Trump’ın söylemleri de bugüne kadarki hayatı gibi çılgın!
Donald Trump Alman asıllı Amerikalı işadamı Frederick Trump’ın torunu. Emlak işiyle uğraşan, küçük aileler için konut inşa eden Fred Trump’ın 5 çocuğundan biri.
Nasıl ünlendi?
1960’lı yılların başında liseyi kötü hal ve gidişi yüzünden terk etmek zorunda kaldı. Ardından askeri akademide okudu ve 1968’den sonra Pennsylvania’daki Wharton Institute’de işletme bilimleri eğitimi gördü. Bir süre babasının işinde çalıştı.
İnşaat işlerinin durduğu bir dönemde sağladığı vergi indirimi ve inşaat arazisinin kendisine ucuza bırakılması gibi değişik teşviklerle New York’ta 1973’te 290 dairelik 18 katlı bir gökdelen inşa ettirdi.
1975’te harabe halindeki Commodore otelini satın aldı. Belediyenin desteği ve de ön kiralamayla beş yıl içinde 1.400’den fazla odası olan bir lüks otel haline getirdi.
Bu otel yeni ve benzer yapılaşmaya örnek olunca Trump “New York’u yenileyen adam” olarak ün saldı. 1983’te inşa ettirdiği Trump Tower adlı lüks bina ününü artırdı.
1980’lerde 420 milyon dolara Plaza Oteli’ni satın aldı. Rezidansa dönüştürerek sattı. 1990’da Atlantic City’de inşa ettirdiği Tac Mahal Otel-Casino ile kumarhane işine girdi. Üç otelde 3 kumarhane açtı. Bir süre kumarhaneler battı. İflas halindeki Eastern Airlines havayollarının uçak filosunu 350 milyon dolara satın aldı. Havayolu işini beceremedi. Para kaybetti.
Müflis bir işadamı
Florida’da inşasına başladığı çok katlı yazlıkları tamamlayamayınca, konutlar için para ödeyenler iflas davası açtı.
Ciddi bir çöküş dönemi yaşadı. İnşaat kredisi borçları altında ezildi. 1993’te işleri tümüyle bozuldu. Yıllık faiz ödemeleri 120 milyon dolara ulaşmıştı. Özel masrafları denetlemeye alındı.
Kasım 2004’te iflastan kurtulma imkânı sağlayan hukuk imkânlarını zorlayarak Chapter 11 Protection’a başvurdu. Şirketlerin yönetiminden ayrıldı. Ama 2005 yılında tekrar yükselişe geçti.
New York’ta Trump adını taşıyan çok sayıda lüks ve yüksek katlı bina var ama bu binalar Trump’un değil. Kendi inşa ettirdiklerini sattı. Başkalarının inşa ettirdiği binalara parayla ismini veriyor.
2005’te büyük iddialarla “Dünyanın en başarılı işadamlarını yetiştirmek üzere” Trump Üniversitesi’ni kurdu.
Adamın parası bol. Bina yapıyor. TV programı yapıyor. Adına yapılan erkek giyim eşyaları, adını taşıyan çikolatalar yok satıyor. Güzellik yarışmaları bile düzenliyor. Bir üniversitesi neden olmasın? İşadamı için üniversite dediğin nedir ki? Yaptır veya kirala bir bina. Yaz kapıya ismini. Oldu sana üniversite!
Adı var, havası var
Trump’ın adı gibi, açtığı üniversitenin yıllık ücreti de diğer üniversitelerinkine göre abartılı idi. Geliniz görünüz ki yüksek ödemeler yapan öğrenciler, üniversitede hiçbir şey öğrenemediklerini görünce, şikâyete başladılar. Kamu denetim birimleri Trump Üniversitesi’nde eğitim düzeyini “D” olarak belirleyince, üniversite unvanının kullanımı yasaklandı. Trump da okulun adını “The Trump Entrepreneur Initiative” (Trump girişimci hareketi) olarak değiştirmek zorunda kaldı.
Trump’ın yaptığı ise, cebinden bir kuruş koymadan gölün taşı ile elin kuşunu vurarak afiyetle yemeyi becermektir. İnsanlar bu tür göz boyamalardan etkileniyor.
Trump’ı destekleyenler, söylemleri dışında hiçbir programının, planının olmadığını, başkanlık yapacak devlet deneyiminin bulunmadığını dikkate almıyorlar. Özetle, iyi okumuş değil. ABD’de ne okumuşlar var, başarılı değil. ABD’de ne başarılılar var, zengin değil. ABD’de ne zenginler var ama “insanları etkilemede, kandırmada koskoca ABD’de üstüne adam yok”. Bu da bir ”farklılık”. Ve de muhafazakâr, az okumuş çoğunluk bu “farklılığı nedeniyle Trump’a bayılıyor.”