Olayların içinden Başbakan Sayın R.T. Erdoğan'ın "Elit semtlerde, masa başında yazı yazanları, halkın durumundan habersiz bunlar..." diyerek fırçalamasından bu yana, elit olmayan semtlerde kahve kahve gezinmeye başladım.Önce sizlere "Kadınlar Pazarı"ndan söz edeyim. Eskiden İstanbul'a sebze-meyve gemi ile gelirmiş. Gemiler, Haliç'te Eminönü ile Unkapanı arasındaki yemiş, soğan ve limon iskelelerine mal indirirmiş. 1930'larda Almanlar bu iskelelerin yanına bir Hal Binası inşa etmişler. Dul ve fakir kadınlar hale gelen sebze ve meyvelerin döküntülerini toplar, ayıklar, halin biraz ilerisinde Haliç kıyısında (şimdiki Unkapanı Köprüsü yakınında) ucuz fiyatla satar, geçinir gidermiş. Menderes merhum, Unkapanı yolunu açınca, kadınlar için Zeyrek'te Çinili Hamam'ın önündeki boşlukta yer gösterilmiş. Halin hamal bölüğüne Siirtliler hâkim imiş. Siirtliler de Zeyrek civarındaki ucuz evlerde barınırmış. Hal yıkınca hamal bölüğü mensupları pazarcı olmuş. (İstanbul'da bugün de pazarcıların çoğu Siirtlidir.) Zamanla belediye bu seyyar pazarcılara Zeyrek'te meydanın ortasında, kadınların mal sattıkları ağaçlığın altında barakalar inşa ettirmiş. Kadınlar Pazarı bu defa olmuş Siirtliler Pazarı. Bu yazıyı Fatih'in Zeyrek semtinde Kadınlar Pazarı'nda "Siirt Gül Çay Evi"nin önünde, kaldırım üzerine sıralı "kürsü"lerden birine çömelmiş vaziyette yazıyorum. (Kürsü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kahvelerde bulunan, yere yakın ahşap x şeklindeki oturakların adıdır. Kadınlar Pazarı'ndaki kahvelerde ucuz olsun diye su borusundan yapılmış iskeletlerin üzerine plastik boru gererek yapılmış kürsüler kullanılıyor.) Zeyrek'e Siirtliler Pazarı'na gitmemin nedeni var. Önceki yazımı Sayın R. T. Erdoğan'ın semti Kasımpaşa'daki kahveleri dolaşarak yazmıştım. Kasımpaşa'dan sonra da Sayın R. T. Erdoğan'ın eşi (Siirtli) Sayın Emine Erdoğan Hanım'ın hemşerilerinin durumunu izlemeyi vazife addettim.Ülkemizin en iyi "Çarşı Pazar/Domates Patates Muhabirlerinden" İktisatçı Bülent Yardımcı dostumun rehberliğinde cuma namazından sonra Kadınlar Pazarı'nda halkımızın durumunu gözlemeye ve izlemeye başladım.Bülent Yardımcı ile birlikte "kemikli büryan kebabı ve de perde pilavı" ustası Siirtli Beşir Bahçıvan'ın dükkânının önündeki kürsülere çöktük. Yere yakın masada iki porsiyon "Büryan Kebabı" yedik. Köpüklü ayran içtik. Beşir Bahçıvan diyor ki, "Geçen yıl kebap için günde 40-50 kg. et alırdım. Bu yıl insanlar gelmez oldu, 20-25 kg. et yetiyor. Geçen yıl çiğ etin kilosu 9 YTL idi. Bu yıl 12.5 YTL. Ama 100 gr. büryan, salata ve ayran bende gene 6 YTL. Fiyatı artırsam hiç gelen olmayacak."Bakkalların önünde yola dizili çuvallarda "kurut" (top şeklinde kuru çökelek - yoğurt kilosu 7 YTL) ile "Tat-Taba" (Kuru, peksimet halinde Siirt ekmeği-Kilosu 5 YTL) var. Tuzlu, Van'ın ünlü inci kefalı salamurasının kilosu ise 3 YTL.Siirt'in yöresel ürünleri yanında yurda nasıl girdiği belli olmayan ürünler de var. Örneğin Pervari balının kilosu 50 YTL, buna karşı kilosu 10 YTL'ye İran balı var. Açık Seylan çayının kilosu 12 YTL. Mis gibi kaçak, ince kıyım tütün var. (Sigara içsem mutlaka alırdım.)Genelde dükkanlara giren çıkan pek arzı. Gelenler de fiyat soruyor bir şey almadan gidiyordu.En fazla satılan baharat, çay ve yağ idi.Her dükkânda "Abi... Alış veriş durdu... Nerede eski işler!" söylemi tekrarlanıyordu. Başbakan'ın semti 'Hepsi Tayyip'ten memnun'muş Siirt Gül Çay Evi'nin önünde çay içerken otuz yıldır bu semtde oturan, şimdilerde ayağındaki sorun nedeniyle tekerlekli iskemleye bağlımlı, Siirtli Fahrettin Urgansoy ile sohbet ettik. "Abi sen bakma ağlaşanlara...Bunların hepsi Tayyip'ten memnun" dedi. Ağaçların altındaki barakalar yıkılmış. Çamur içindeki meydana granit taşları döşeniyor. Fahrettin Urgansoy, "Bak bunları da Tayyip döşetiyor" deyince uyardım. "Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş döşetiyor" dedim. O ise itiraz etti."Yok...Yok..."dedi " Bunlar Tayyip'in işi. Elinde telsiz her gün Kadir Topbaş'a şunu yap, bunu yap diyor. O da yapıyor.!"O sırada bir dilenci geldi. Baktım "ithal malı"... Türkçe "Açım... Allah rızası için üç kuruş ..." diyor. Somalili imiş. Bülent Yardımcı acıdı. Eline para sıkıştırdı. Ben çay paralarını ödedim. Çay başına 1 YTL. 1540-1546 yıllarında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan tarihi Çinili Hamam'a uğradım. Bu hamamın suyu için özel padişah fermanı vardır. Ama ne yazık ki susuzluktan girişteki soğuklukluğun o güzelim mermer havuzu kupkuru... İçeride bir müşteri vardı. Hamam ücreti geçen yılki gibi. Değişmemiş. Sabun, peştamal dahil 12 YTL. Hacıoğlu Gıda'da Siirtli Necmettin Çetinkaya ile sohbet ettim. "Burada cumadan sonra iş başlar, pazar akşamına kadar devam eder. Geçen yıl hafta sonu 200 kg otlu peynir satardım. Bu yıl 50 kg ancak satabiliyorum. Milletin kredi borcu var. Gıda alacak parası kalmıyor. Üstelik fiyatlar da artıyor dedi. Biryağ'ın tenekesi 47 YTL'den 70 YTL.ye çıkmış. Bulgur 1.4 YTL'den 2.2 YTL'ye kuru fasulye 2.4 YTL'den 3.5 YTL'ye fırlamış. Necmettin Çetinkaya "Abi, ben 6 yıldır buradayım. İşler hiç bu kadar kötü olmamıştı..." dedi...Ama ayrılırken arkamdan bağırdı. "Abi unutma... Her şeye rağmen Bizim Tayyip hepisinden eyidir !" guras@milliyet.com.tr