Sığır sayımız 2015 yılında yüzde 1.6 oranında azaldı. 2014 yılına göre sığır sayısındaki azalma 230 bin baş.
14 milyon baş sığırımız, 29 milyon baş yerli kasaplık koyunumuz var. Bizde kırmızı et denilince sığır eti gündeme gelir.
Biz yılda 1 milyon ton sığır ve koyun eti tüketiyoruz. Yılda 3 milyon 700 bin baş sığır kesiliyor. 900 bin ton sığır eti elde ediliyor.
Yılda 5 milyon baş koyun kesiliyor. 100 bin ton koyun eti elde ediliyor. Toplam et talebinin yüzde 90’ını sığır eti talebi oluşturuyor.
Talep var, et yok
Nüfus yılda 1 milyon artıyor. İnsanların gelirinde az da olsa iyileşme olduğunda insanlar daha fazla et yemek istiyor. Ama et yok. Nüfus 1 milyon artarken, sığır sayısı 230 bin azalıyor.
Nüfus artarken sığır sayısı geriliyor. Toplam talebin yüzde 10’unu karşılayan etlik yerli koyun sayısındaki yıllık artış 260 bin baş. Binde 9 oranında. Nüfus artış oranının çok altında.
İşte et fiyatlarındaki artışın arkasındaki gerçek bu. Sığır ve koyun üretimi artmıyor. Et hayvanları artmazken, süt hayvanlarındaki artış da azaldı.
Toplam süt üretimi 2015 yılındaki artış binde 1 oranında (yüzde 1 değil binde 1). Nüfus artışının çok altında. Bu süt ile çocuklar beslenecek, büyükler peynir, yoğurt yiyecek.
Toplam süt üretiminin yüzde 90.8’i inek sütü, yüzde 6.3’ü koyun sütü, yüzde 2.6’sını keçi sütü ve binde 3’ü ise manda sütü.
Keçi ve manda sütüne ilginin artmasına rağmen üretim artışı yok.
Doğu çekiliyor
Türkiye’de hayvancılığın merkezi Doğu Anadolu idi. Doğu’da yaşayanlar için hayvancılık önde gelen geçim kaynağıydı. Doğu hayvancılığı büyük ölçüde açık besiciliğe dayanıyordu.
Doğu hayvancılığında, kış dönemi saman yardımı ve talebin düştüğü dönemlerde alım desteği önem taşıyordu. Bunun için ‘Planlı Dönem’de Et ve Balık Kurumu imkânları genişletildi. Kurum aracılığıyla yem yardımı yapılıyor, hayvanını satmak isteyenlerin hayvanı piyasa Fiyatı ile alınarak değerlendiriliyordu.
Et ve Balık Kurumu’nun devreden çıkması ve daha sonra terör, hayvan varlığının azalmasına yol açtı. Şimdilerde terörün besi ve süt hayvancılığına olumsuz etkisinin arttığı görülüyor. TÜİK’in iller itibariyle hayvan varlığı verileri, Doğu’da bazı illerde hayvancılığın büyük ölçüde gerilediğini gösteriyor.
Bunun iki yönlü etkisi var: Bir yanda et ve süt arzı, sütlü maddeler arzı geriliyor. Öte yanda Doğu’da yaşayanların ana gelir kaynakları kuruyor. Göçe mecbur kalıyorlar.
Beyaz et artıyor
Sığır ve koyun eti almaya güçleri yetmeyenler kümes hayvanlarına ilgi duyuyor. Toplam kümes hayvanları sayısı bir önceki yıla göre yüzde 6.1 oranında arttı.
Yıl sonu itibariyle et tavuğu sayısı 214 milyon ve yumurta tavuğu sayısı ise 99 milyon oldu. Hindi sayısı ise azaldı ve 2.8 milyon oldu. Ördek ve kaz sayılarında azalma devam ediyor. Halkımız hindi etini sevemedi ama, ördek ve kaz eti talebi artıyor. Talep artarken üretim geriliyor.
İthal et ile nüfusumuzu besleyemeyiz. Sığır ve koyun varlığımızı artırmaya mecburuz. Üretimdeki gerilemede tabii ki, hayvancılık merkezi Doğu Anadolu’daki terörün etkisi var. Ama meraları toplu konut yapımına açmak, yem sorununu önemsememek önemli yanlışlar. Üretici kazanamaz ise üretmez. Üretici üretmez ise, et fiyatları ucuzlayamaz.