Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Portakal Müzayede Evi’nin 100’üncü yılı nedeniyle Doğan Kitap tarafından 4 ayrı konuda, her biri ilgi çekici, 4 kitap yayımlandı. Birinci kitapta Enis Batur’un kaleminden “Raffi Portakal ve Portakal’ın Yüzyılı” anlatılıyor.

İkinci kitap, Edhem Eldem’in “Osman Hamdi Bey’in (1869-1885) not defterleri üzerinde yaptığı bir çalışma. Bir eskici dükkânında bulunan iki not defterinde, Osman Hamdi Bey’in el yazısıyla güncesi ve günceye eşlik eden desenleri ve gündelik hesapları var. Kitapta güncenin sayfaları tıpkıbasım olarak verildikten sonra Edhem Eldem günceyi değerlendiriyor.

Haberin Devamı

‘Portakal’ın Yüzyılı
Üçüncü kitap, “Antikacıların Piri Duveen’in hayat hikâyesi. Duveen, Avrupa sanatının ABD’de yayılmasının yolunu açan bir “art dealer”.

Dördüncü kitap “Bir Tablo Satıcısı -Vollard’ın Hayatı”. Vollard, eski Paris’in, eski Avrupa’nın en fazla tanınan bir “art-dealer”ı. Özelliği sadece tablo alıp satmak ve koleksiyon yapmak değil. Döneminin ünlü sanatçılarıyla, daha sonra ünleneceklerle arkadaşlığı, dostluğu.

Enis Batur yazdı

Enis Batur, “Portakal’ın Yüzyılı”nda, Raffi Portakal’ın dedesi Yervant Efendi’nin 1914 yılında müzayede işine nasıl girdiğini yazıyor.

Neden 1914? Neden müzayede? Bir iktisatçı için bu sorulara cevap bulmak önemlidir. Ustamız, büyüğümüz Cahit Kayra anlatır. Osmanlı’da Avrupalılaşma 2. Mahmut ile (1826 ve sonrası) başladı. Ama Abdülmecit döneminde Avrupa yaşamı saray ve saray çevresinde yayılır oldu.

Kırım Savaşı’ndan (1854-1856) dönen ve Selimiye Kışlası’na yerleşen İngiliz askerleri, İstanbul sokaklarında dolaşan, farklı yaşam biçimini sergileyen ilk Avrupalılardır.

Osmanlılar 1800’lü yılların ortalarından sonlarına kadar yoğun olarak dış borç kullandı. Yabancı bankerlerin aracılığıyla bulunan borç paralarla İstanbul’da saraylar, köşkler inşa edildi. Bu sarayların ve köşklerin içini doldurmak için de Avrupa’dan mobilyalar, duvar saatleri, aynalar, perdeler, porselen ve cam eşya, çatal bıçak takımları getirildi.

1900’lü yılların başı, hele Birinci Dünya Savaşı öncesi yıllar, Osmanlı’nın, çöküş ve borç baskısı altında kıvranma yıllarıdır. O yıllarda sarayla bağları nedeniyle köşklerini evlerini donatanlar, eşyalarını satarak para bulma arayışına girdiler. Osmanlı’nın bolca borçlandığı dönemde, devlete para satarak zenginleşen, evlerini köşklerini donatan yabancı asıllı bankerler İstanbul’dan ayrıldılar.

Haberin Devamı

İşte o dönemde köşklerdeki, evlerdeki eşyaların müzayedelerle satışı başladı. “Müzayedecilik” ciddi bir iş kolu haline geldi. Dikkat buyurulursa, günümüzde antikacılarda, müzayedelerde satışa çıkarılan eşyaların çoğu o dönemlerden bu yana el değiştiren eşyalardır.

Portakal marka oldu

Raffi Portakal’ın dedesi Yervant Efendi’nin yüz yıl önce başlattığı işi, Babası Aret Portakal büyüterek sürdürdü. (Ben Aret Portakal’ı tanıma ve arkadaşlık etme şansına sahip oldum.) Babası hayattayken işin yükünü omuzlayan Raffi Portakal, çağdaş rüzgârları değerlendirerek, müesseseyi “markalaştırdı”.

Alım, satım, danışmanlık dışında kültürel etkinliklerle ve yayınlarla öne çıkardı. Şimdilerde dördüncü kuşak Maya Portakal Bitargil yüz yıllık müesseseyi devam ettirme sorumluluğunu üstlenmiş durumda.

Haberin Devamı

Türkiye’deki müzelerde, koleksiyonlarda yer alan birçok klasik ve çağdaş sanat eseri değişik dönemlerde Portakal aracılığıyla müzelere ve koleksiyonlara katılmış eserlerdir.

Portakal’ın yüzüncü yılını kutlarız.