Uzun süre gerçek değerinin altında satılan doların kaymağını yedik. Şimdilerde dolar fiyatında “kâfinin de ötesinde” fiyat düzeltmesi oluyor. Dolar fiyatındaki artış tüm ekonomiye, özel sektöre ve de halkın tamamına yük getiriyor.
1) Türkiye’de ekonomi 2.5 para birimiyle çalışıyor. Türk Lirası ve dolar (biraz da euro) birlikte tedavül ediyor. Devlet ihaleleri dolarla yapıyor. Birçok mal ve hatta hizmet euro ile fiyatlandırılıyor. Bankalar dolar kredisi veriyor. Sadece elektrik dağıtım ihalelerini alanların döviz yükümlülüğü 13 milyar dolar. 2014 yılında özelleştirmede devir işlemi tamamlanan satışların toplamı 6 milyar dolar.
2) Ekonomide tasarruflar yetersiz olduğundan, banka sistemi yurtdışından büyük ölçüde borçlanarak iç kaynağa, dış kaynağı eklemek zorunda. Bankalar işte bu nedenle yurtiçinde özel sektöre, işadamlarına dolar kredisi verdi. Firmaların ve işadamlarının yurtiçindeki bankalara dolar borcu var. Köprüleri, yolları, havaalanlarını yapan işadamları bankalardan dövizle borçlandı, borçlanıyor.
3) Özel sektör, büyüğüyle, küçüğüyle, İstanbul’u ile, Anadolu’su ile ucuz olduğu için dışarıdaki bankalardan döviz kredisi aldı. Firmalardan firma kredisi kullandı.
Risk büyük
Olan bitenin parasal boyutu kabaca şöyle:
1) Türkiye’nin toplam brüt dış borcu 400 milyar dolar. Bunun 120 milyar doları devletin borcu. 280 milyar doları özel sektörün borcu. Görüldüğü gibi dışarıya borçlu olan özel sektör.
2) Özel sektör borçlarının yaklaşık 110 milyar doları bankaların döviz yükümlülüğü. 170 milyar doları firmaların, işadamlarının borcu.
3) Toplam banka kredileri 1.2 trilyon TL. Bu kredilerin yüzde 29’unu oluşturan bölüm, işadamlarının içerideki bankalardan kullandıkları döviz kredileri. Bunun da toplamı yıl sonu döviz kuruyla 165 milyar dolar.
Zarar ziyan kaçınılmaz
Bütün bunlar borçlarla ilgili gelişmeler. Bunlar dışında dolara ve euro’ya bağlı kontratlar ve sözleşmeler var. Bu kontratlarda alacaklı tarafların yararı, yükümlülerin zararı büyüyor.
Ucuz döviz döneminde her türlü üründe ithalat girdisinin payı arttı. Bunun sonucu tarımda, imalat sanayiinde fiyatlar dolar fiyatındaki artıştan etkilenecek. İşte böyle bir tabloda, biz “Enflasyon yüzde 5’e ne zaman inecek?” tartışması yapıyoruz. Petrol fiyatı ucuzlarken, dolar fiyatı arttığı için mazota zam yapıldığını görmezden geliyoruz.
Gelelim neticeye:
* İçeride artan riskler ve dışarıda bizim kontrolümüz dışındaki gelişmeler dolar fiyatının artmasına yol açıyor. Burada bizim yapabileceğimiz tek şey, ülke riskini artıracak yanlışlara son vermektir.
* Ama bir gerçek var. Dolar fiyatı hazmedilemeyecek boyutta yükselirken, ekonomi yönetimi olan bitene seyirci durumda. Ekonomi yönetimi dolardaki hazmedilemez boyutlardaki artışın ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeye dönük politikalar geliştirmiyor, tedbirler almıyor. Gerçek ve büyük bir “devalüasyon” yaşanıyor. Devalüasyon dönemlerinde tedbir alınmazsa; (1) Önce döviz borçluları acze düşer. (2) Sonra bankalar sarsılır. Felaket tellallığına gerek yok. Biz benzer sorunları daha önce de yaşadık. Doğru dürüst politikalar uygular, tedbirler alırsak bu çıkmazdan da belli ölçüde zarar ziyanı göğüsleyerek kurtuluruz (...da ...doğru dürüst politikaları kim uygulayacak, tedbirleri kim alacak, belli değil).