Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Biz sesimizi çıkarmadan 2 milyon 700 bin Suriyeli sığınmacıyı az çok besliyoruz, barındırıyoruz. Biz besliyoruz barındırıyoruz da... Suriyelilerin bazıları başka ülkelere gitmek istiyor. Suriyelilerin kendi ülkelerine gelmesini önlemeye çalışan Avrupalılar “Sınırlarınızı açın... İsteyen sığınmacı Türkiye’ye kolayca girsin. Ama sakın ha, Türkiye’den yola çıkarak Avrupa ülkelerine gelmeye kalkmasınlar. Gelmeye kalkanları yakalar, size geri göndeririz” diyorlar.
Canları pahasına deniz yoluyla Avrupa ülkelerine gitmeye kalkanların yollarını kesmek için NATO gemileri, Alman general kumandasında Ege’de “Türk kara suları”nda devriye gezmeye başlıyor. Alman kumandan, denizde yakaladıkları sığınmacıları Türkiye’ye geri gönderecek.
Pardon: Irak’ı, Suriye’yi bombalayarak bu insanları yollara dökenler NATO üyesi ülkeler değil mi? Avrupa ülkeleri değil mi? Onların evsiz barksız, aç bıraktıkları insanları beslemek ve barındırmak neden bizim görevimiz oluyor?
Bombalayanlar kim?
Bu insanlar evlerinde otururlarken, işlerine gidip gelirken, neden yollara döküldüler? Çünkü koalisyon ortakları, ülkelerini, şehirlerini, sokaklarını, evlerini, okullarını, işyerlerini bombalarla yerle bir etti. Çoğunun çoluğu çocuğu, yakınları öldü. Ölmeyenler çaresiz yollara düştü. Türkiye’ye geldiler. Daha iyi yaşam arayışında olanlar, Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine geçmeye çalışıyorlar.
Suriye ve Irak’ta şehirleri yerle bir eden hava bombardımanlarını kimlerin yaptığını, sokaklardaki yerli savaşçılara kimlerin silah gönderdiğini internetteki haberlerden derlemeye çalıştım:
ABD ve koalisyon ortakları bugüne kadar Suriye’yi havadan 7 bin sortiyle bombalamışlar. ABD uçakları çevredeki üslerden kalktığı için bombalamalara kaç uçağın katıldığı hakkında bilgi yok.
Fransa 9 Rafale tipi savaş uçağıyla Suriye’yi bombalıyor.
İngiltere bombalamaya 9 Tornado uçağıyla katılıyor.
Avustralya (Çanakkale’ye asker gönderen dünyanın ta öbür ucundaki ülke) 8 Hornet savaş uçağıyla Suriye’yi bombalıyor.
Belçika’nın 6, Danimarka’nın 4 F16 uçağı Suriye’ye bomba yağdırıyor.
Almanya uçak göndermemiş ama savaşanlara silah, mühimmat gönderiyor. Tanksavar, bazuka, makineli tüfek, el bombası yardımı yapıyor.
Rusya ise Lazkiye üstünde konuşlanan 34 savaş uçağıyla bombalamayı sürdürüyor.
Bombalama devam ediyor
Bombalama aylardır sürüyor. Bu kadar bombadan sonra şehirlerde taş taş üstünde kalmamış. Ölenler ölmüş. Sayıları bilinmiyor. Kalanlar yollara düşmüş...
İşte şimdi sorun ölenler değil, hayatta kalanlar! Bu kadar bombadan sonra, neden hayatta kalıp da bombalayanlara baş ağrısı veriyorlar ki?
Ustamız Cahit Kayra’nın Tarihçi Kitabevi tarafından yayımlanan “Marjinal Savaş Teorileri” kitabında yazılanları hatırlamamak mümkün mü? Cahit Kayra, mizahi bir anlatımla, günümüzün “Marjinal Savaş Teorileri”ni anlatır. “Savaş yapma, savaş yap” teorisinin esası şudur. Batılılar evlerinde oturacaklar. Asker göndermeden, tek bir insan kaybı vermeden, düğmelere basarak başka ülkelere bomba yağdıracaklar. Bolca silah üreterek ve satarak, bölgedeki yöresel insanların savaşı sürdürmelerini sağlayacaklar. Bu arada da “Yapmayın, ayıp oluyor” falan diyecekler.
N’apcaz bu insancıkları?
Geliniz görünüz ki “Savaş yapma, savaş yap” teorisinin bir açığı var. Uçak göndererek, bombalar yağdırarak ülkeleri, şehirleri yerle bir etmek mümkün oluyor ama o ülkelerde, o şehirlerde yaşayanların tamamı ölmüyor. Bombalara, iç çatışmalara rağmen hayatta kalanlar oluyor. Bunlar da can havliyle yollara dökülüyor... Al başına belayı!
Cahit Kayra ustamız diyor ki, “Suriyeli göçmenler sorunu Batılılara ders oldu. Şimdi Batı’nın silah araştırma geliştirme birimleri harıl harıl çalışıyorlar. Uçaklar için öyle bombalar geliştirilmeli ki bomba şehirleri yerle bir ederken, şehirlerde yaşayan tüm insanları da yok etsin. Hayatta kalanlar yollara düşerek Batılı ülkelere göç etmeye kalkmasınlar!”