Koç topluluğu Türki-ye’nin ilk aile şirketlerinden biridir. Aile şirketi olarak rakiplerinin arasından sıyrıldı. Aile şirketlerinin çoğunda birinci kuşak girişimciler işin başında. Çok azında ikinci kuşağa fırsat tanındı. Bazılarında ilk kuşak ölünce işler yavaşladı veya dağıldı.
Aile şirketleri başarılı olabilmek için Koç’u örnek almak zorundadır. Koç’un başarısı, ilk kuşak girişimci olarak kurumsallaşmayı, şirketlerde ve holdingde profesyonel yönetime geçişi sağlamasıdır.
Vehbi Koç hayattayken aile şirketinin başından ayrıldı. Rahmi Koç, sağlığı ve gücü yerindeyken yönetimi oğluna devretti. Bu değişimlerde Koç Topluluğu geri gitmedi, ileri gitti.
Mustafa Koç genç yaşta öldü. Onun sorumluluğunu kardeşlerinden biri üstlenecek. Ama Koç Topluluğu’nun gelişmesi devam edecek.
Çünkü aile temsilcisi işin başında olmasına karşın, Koç Topluluğu artık bir kurum. Kurumda çarkları döndüren profesyonel kadro. Profesyonel kadronun özelliği ise, kurum içinde yetişmiş olmaları.
Başarıları ölçüsünde sorumluluklarının artması. Başarıları ölçüsünde ücret ve kârdan pay almaları, topluluğu benimsemeleri, ailenin bir üyesi haline gelmeleri.
Profesyonel kadrolar
Geleneksel aile şirketlerinde girişimciler, her konuda sorumluluğu üstlenme alışkanlığı nedeniyle, muhasebeci ve fabrika müdürü dışındaki profesyonelleri gereksiz görürler. Profesyonellere verilen ücreti yük kabul ederler.
Profesyonel kadroların çalışma sürelerine ve şirkete bağlılığına önem vermezler. İşte bu nedenle de ilk kuşaktan sonra aile şirketleri ya dağılır, ya da kapanır.
Türkiye’de Koç Topluluğu’nun kurumsallaşma hikayesini Vehbi Koç, 1973 yılında yazdığı “Hayat Hikayem” isimli kitabın 99. sayfasından 107. sayfasına kadar uzun uzun anlatır.
Kitabın 169. sayfasından 189. sayfasına kadarki bölümdeyse “İş adamlarına ve gençlere öğütler”ini sıralar.
Vehbi Koç’un yazdıklarını sayın okuyucularıma özetleyerek aktarmak istiyorum. Vehbi Koç, aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemini profesyonel yönetime geçişin önemini şöyle anlatıyor:
“1916 senesi sonbaharında Koçzade Hacı Mustafa Rahmi olarak Ankara’da Karaoğlan Çarşısı’nda evimizin altında 120 lira sermaye ile bakkaliye eşyası satmak üzere babamın namına işe başladık. Bu dükkan, seneler geçtikçe iştigal mevzuunu değiştirerek 1926 senesinde bu işi yapabileceğime inanan merhum pederim tarafından namıma çevrildi. Ticaret Odası’na tescil edildi. Koçzade Ahmet Vehbi olarak işin başına geçtim.
Her sene biraz daha ileri giden işimi bir anonim şirket yapmaya karar verdim. 1937 Temmuz’unda Koç Ticaret Anonim Şirketi’ni kurdum. Faaliyete geçen şirketimiz, kıymetli mesai arkadaşlarımın yardımı ile her sene biraz daha ileri gitti. Aynı zamanda kazandığım bu paralarla anonim ve limited şirketler kurduk.
Bir taraftan çalışıyor, diğer taraftan iç ve dış memleketlerde benden evvel kurulmuş firmaların durumlarını tetkik ediyordum.
Türkiye’de benden evvel ve benim zamanımda kurulmuş birçok firmalar, kurucularının ölümünden sonra yıkılıp gitmişlerdi.
Avrupa’nın büyük firmalarının uzun seneler nasıl ayakta durduklarını tetkik ettim. Müesseseyi şahsımla kaim olmaktan çıkarmanın en doğru yol olacağı kanaatine vardım. 1948’den itibaren mali ve hukuki kanunlarımızı tetkik ettirdim.
Kurumsallaşma...
1964 Yılında Türkiye’nin ilk holding şirketi olarak Koç Holding kuruldu... Holdingi kurmaktaki maksatlarımızdan en mühimleri:
- Ölümümden sonra, bu kadar emekle meydana gelen bir teşkilatı yaşatmak,
- Bugün çalışanlara, yarın çalışacaklara hisse senetleri satmak suretiyle onları müesseseye bağlamak,
- Holding içinde sosyal hususlara ehemmiyet vererek çalışanların istikballerini temin etmektir.
Holdingin sermayesi hızla yükseldi. İlk kuruluş devresinde ortaklar arasındaki birliği korumak için nama yazılı hisse senetleri, sonradan hamiline çevrilerek önemli bir kısmı piyasaya çıktı. Böylece holding tam anlamıyla halka açık bir anonim şirket niteliği kazandı.
- Dünyada babalarından kalan varlığı heba edenler çoktur. Fakat o varlığa yenilerini katanlar da onlardan az değildir.
Koç Holding ve iştirak ettiği kuruluşların sağlamlaştırılması ve devamlılığının sağlanması için elimden gelen tedbirleri aldım. Bundan sonra bu kuruluşları yaşatmak ve geliştirmek, yurt ekonomisine katkısını artırmak, gelecek kuşakların görevidir.”
Vehbi Koç bunları 1973 yılında yazmıştı. Topluluğu kurumsallaştırmak ve profesyonel yönetimi öne çıkarmak konusundaki çabaları o kadar başarılı olmuş ki, Mustafa Koç’un erken ölümünden sonra Koç Topluluğu ne olacak, kim, nasıl yönetecek diye bir endişe yok.
Mustafa Koç’un sorumluluklarını bir kardeşi üstlenecek, (sistemin devamı, çalışana verilen önem ve destek sonucu kendilerini ailenin bir üyesi olarak kabul eden) profesyonel kadro, topluluğun büyümesini sürdürecek.