Müslümanlar bu geceyi “Kadir Gecesi” olarak kutlayacaklar.
Ramazan ayının sonuna yaklaşıyoruz. Sayın okuyucularımıza “Kadir”in önemini anlatmak, fitre ve zekât mükellefiyetini hatırlatmak için yazıyorum. Bu tür yazıları Müslümanların özel günlerinde tekrarlıyorum. Çünkü günümüzün değişik sorunları arasında, neyin ne olduğunu unutuyoruz. Yazıların amacı sadece neyin ne olduğunu anlatmak ve hatırlatmaktır.
Kadir Gecesi
Müslümanlar ramazan ayının 27’nci gecesini “Kadir Gecesi” olarak kutlar. Kadir Gecesi, Kuran’ın indirilmeye başlandığı gecedir.
Kuran’da bu gecenin kutsallığı ve ramazan ayı içinde olduğu belirtilir. Fakat hangi gece olduğu bildirilmez. Ramazan ayının 27’nci gecesi olduğu Hazreti Muhammed’den nakledilen hadislerle Müslümanlara duyurulmuştur.
Kuran, Hazreti Muhammed’in peygamberlik döneminde, kırk yaşından ölümüne kadarki 23 yıllık dönemde “vahiy” yoluyla indirilmiştir. Vahiy, dini kavram olarak “Başkalarına gizli kalacak şekilde peygamberlere bildirilen ilahi söz ve haber” demektir.
Hazreti Muhammed Kuran’ın 97’nci suresi olan “El Kadr” suresinde buyurur ki: “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır / O gece Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar / O gece esenlikler doludur / Ta fecrin doğuşuna kadar.” Müslüman okuyucularımızın Kadir Geceleri mübarek olsun. Allah bütün insanlara sağlık, iyilik, bol rızık versin.
Fitre zamanı
Fitre ramazan ayı içinde fakirlere verilen sadakanın ismidir. Fıtır sadakası Kuran’da yer almaz. Hicretin ikinci yılında ramazan orucunun farz olduğu sene, zekâttan önce meşru kılınmıştır. Vacip olmasının delilleri bazı hadislerdir.
İstanbul Müftülüğü’nün açıklamasına göre, her Müslüman’ın bu ramazan en az 15 lira fıtır sadakası dağıtma mükellefiyeti vardır. Fitre, hür olan, Müslüman olan, fakir olan herkese verilebilir. Fitre ramazan ayı içinde verilmelidir. Müslümanlar imkânları ölçüsünde fitre miktarını yüksek tutarak, ihtiyacı olanları sevindirirler.
Zekâtı unutmayınız
Zekât, Müslümanların sahip oldukları mal ve paradan her yıl fakirlere dağıtmak zorunda oldukları “kırkta bir hisse”dir. Zekât, Kuran-ı Kerim’de çok sayıda surede, namaz ile birlikte zikredilir. Bakara suresinde beş defa “Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz” buyurulmuştur.
Zekâta tabi malın büyüyen bir mal olması gerekir. Kuran’da yazılanları iyi değerlendirenlere göre, zekât malın büyüyen kısmının kırkta biri üzerinden hesaplanır. Zekât verecek kimsenin kul borcundan fazla paraya sahip olması gerekir.
Zekât yoksullara, çaresizlere, borçlulara, hali vakti yerinde olmayan öğrenciye, kardeşe, amca, dayı, teyze, hala ve diğer akrabaya yıl içinde istenilen zamanda verilebilir. Fakat ramazan ayı içinde verilmesi âdet olmuştur.
Zekât ve fitre vermek için niyet etmek gerekir. Fakat yardım edilen kimseye bunun zekât ve fitre olduğunu söylemek mecburiyeti yoktur.
Sayın okuyucularım, fitre ve zekât mükellefiyetinizi unutmayınız...