Merkez Bankası’nın faiz indirimi acaba “düşük faiz/yüksek kur” politikasına geçişi mi işaret ediyor?
Acaba bugüne kadar iktidar partisinin faiz indirimi konusundaki ısrarının arkasında bir politika değişikliği kararı mı var?
Acaba Merkez Bankası (gecikerek de olsa) iktidarın ekonomideki politika değişikliğine uyum için mi faiz indirimine başladı?
Bugüne kadar Merkez Bankası, faizi, döviz fiyatlarında istenmeyen tırmanışı kontrol altına alacak bir silah olarak kullanıyordu. Bu politikanın yan etkisi olarak da enflasyonu aşağıya çekmeye çalışıyordu.
Önceki günkü faiz indiriminden sonra Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada; (1) Enflasyonu aşağıya çekme hedefinden söz edilmiyor. (2) Faiz indirimlerinin devam edeceği işareti veriliyor.
İktisatçı dostum Ege Cansen, olanı biteni anlamak isteyenlerin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin 24 Şubatta Yased’in 34’üncü Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı iyi değerlendirmeleri gerektiğini söylüyor.
Rekabetçi kur isteniyor
Bu konuşmasında bakan dedi ki: ”Türkiye’de aşırı değerli TL’yle, faizleri yukarıda tutarak, TL’ye olan talebi yukarı çekerek, yurtdışından gelen parayla ve ithalata dayalı bir kolaycılıkla yola devam etmek sürdürülebilir değildir. Bu durumda 4-5 yılda bir balonumuz olur, o balonu da patlatırız.
Onun için reel, gerçekçi, ihracatı destekleyen, gereksiz ithalatı da cazip olmaktan çıkaran bir TL kuruyla, Türkiye’de yatırım yapılabilir ve büyümeyi destekleyen faiz oranlarıyla bir ekonomi ortamı oluşturmamız gerek.”
Bakan hükümetin “Ekonomi Bakanı” ...Demek ki hükümetin politikasını açıklıyor. Açıklamadan anlaşılıyor ki hükümet bundan sonra Merkez Bankası’nın faizleri yüksek tutarak, döviz kurunu kontrol altına almasını istemiyor.
Yüksek faiz nedeniyle ülkeye gelecek döviz sayesinde cari açığın büyümesini istemiyor. Döviz fiyatının yükseleceği yere kadar yükselmesi, bunun sonucu ithalatın gerilemesi, ihracatın artması bekleniyor.
İç talebin yetersizliği nedeniyle büyüyemeyen üretimin, ihracat talebindeki artışa dayalı olarak büyümesi, toplam talep büyümesi sonucu yatırımların ve üretimin artması, yeni ekonomi politikasının temeli olacak. Döviz fiyatlarındaki artışın enflasyonu yukarıya çekmesi kaçınılmaz bir sonuç olacağından da enflasyonu aşağıya çekme arayışı bir süre için erteleniyor.
Radikal değişim olasılığı var
Eğer iktidarın ekonomi politikalarında gerçekten böyle bir “radikal değişim” konusunda kararlılığı varsa, bu çok hem de çok önemlidir.
Bu tür bir yapılanmanın en önemli yanı, döviz kurunun ihracatçıya getireceği rekabet avantajının kullanılabilmesi için üretim yapısında da radikal değişikliğin kısa sürede gerçekleştirilmesidir.
Basit anlatımıyla, aynı malların fiyatlarını yarıya indirmekle ihracatı ikiye katlamak mümkün olamaz. Çünkü bizim ürettiğimiz ve ihraç ettiğimiz malların talep elastikiyeti o kadar güçlü değil.
İktidarın söylemlerini, Merkez Bankası’nın yaptıklarını değerlendirerek, “neyin ne olduğunu” anlamaya çalışıyoruz. “Düşük faiz/yüksek kur uygulamasına neden geçiliyor, bu uygulama gerçekten ekonomide “Radikal” bir politika değişikliğini mi işaret ediyor?” Bunları yakında yaşayarak göreceğiz.