Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hükümetimiz dövizdeki beklenmedik yükselişi sınırlamak için tedbirler almaya devam ediyor. Ama, anlaşıldığı kadarıyla bu işin tüm sorumluluğunu TCMB üstlenmiş durumda.

Eskiden Merkez Bankası’nın 2-3 puanlık faiz artırımlarıyla döviz fiyatını aşağıya çekme imkanları vardı. Zamanla bu oranlar değişti. Merkez Bankası beklentilerin ötesinde bir haftalık repo politika faizini 1.25 puan artırdı.

Politika faizi yüzde 17.75 oldu. Böylece 25 Nisan’dan bu yana yapılan toplam faiz artırımı 5.00 puanı buldu.

Bu faiz oranları, şimdiye kadar tartışılması imkansız yükseklikte faiz oranları. Merkez Bankası’nın açıklamasında iç talep ve dış talebin enflasyonun yükselişine yol açtığına dair işaret var.

Haberin Devamı

Mayıs ayında yıllık enflasyon yüzde 12.5, çekirdek enflasyon yüzde 12.64 ile çok yüksek oranlarda gerçekleşti. Yurtiçi ÜFE’deki artış yüzde 20’nin üzerine çıktı. Merkez Bankası’nın fiyat artışlarının alt kalemleri de genelde enflasyon ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyelerde fiyat davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği görülüyor. Bu gelişmeler çerçevesinde de parasal sıkılaştırmalar güçleniyor.

Sayın okuyucularım, bu ifadeleri Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası hareketlerini bankalar cephesinden izleyen Dr. Fatma Melek ve Dr. Eralp Denktaş’ın değerlendirmelerinden aktardım.

Gerçekçi olalım TCMB’nin faiz artırımları, özelde piyasaya (para piyasasına), genelde, ülkeye döviz girişini artırmaya neden olan politikalardır. Bu yolla döviz fiyatlarındaki aşırı tırmanışları önlemeye çalışılıyor.

Hatalarımız ne?

80 milyon nüfusu besleyen bir ekonomi var. Bu ekonomi her gün hareket halinde. İnsanlar alıyor, satıyor. İnsanlar sabahları uyandıklarında ilk iş olarak dolar fiyatının ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor.

İktidar, faiz oranlarını artırarak dolar fiyatını frenlemeye çalışıyor. Ama bu ne kadar gider, bunun sınırı nedir? Bu konularda ciddi çalışmalar yapamıyoruz. Dolar sorununun arkasındaki esas sorunun cari açık sorunu olduğunu henüz kamuoyu anlayamadı. Vatandaş, 125 gram pidenin 120 grama düşürüldüğünü, satın aldığı her pide için 25 kuruş daha fazla ödediğini görerek üzülüyor. Enflasyonu tırmandırıcı bir başka trend, üreticinin, perakendecinin, “Enflasyon nasılsa devam edecek, fiyatlar yükselecek, onun için fiyatları artıralım” davranışıdır. Bu nedenle 30 liralık zeytin birden 40 liraya, 40 liralık peynir 50 liraya yükseliyor.