Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2017 yılında cari açık 33 milyar dolardan 47 milyar dolara yükseldi. Küçülmeye başlayan cari açık gene büyüyor.

Cari açığı “masum - sevimli” göstermek isteyenler, ”Yatırımlar arttıkça cari açık büyüyor. Büyümek için cari açığı sürdürmeye mecburuz” diyorlar. Bu anlatım, yanlış bir anlatımdır. Doğru kabul edilen yanlışları sıralayalım:

- Cari açık sayesinde büyüyoruz. Açık küçülürse büyüyemeyiz. Büyüme arttıkça açık artacak. (Yanlış)

- Cari açığın finansmanı için gelen dövizler yatırıma gidiyor. (Yanlış)

Haberin Devamı

- Cari açığı küçültemeyiz. (Yanlış)

- Biz gelirimizden fazlasını harcadığımız için açık veriyoruz. Başka ülkelerden para dilenerek harcıyoruz. Cari açık budur. Gelirimiz kadar harcarsak cari açık sorunundan kurtuluruz.

Kırmızısı, mavisi...

- Gelirimiz sınırlı. Harcama olarak ya yatırımı, ya tüketimi sınırlayacağız. Tüketimi sınırlayamayınca, daha çok tüketim için borçlanıyoruz. Açık ortaya çıkıyor.

- Cari açık finansmanı için gelen - kullanılan dövizin tamamı yatırıma gitmiyor. Açık finansmanı için bulunan dövizler havuzda birikiyor. Genelde tüketime gidiyor.

- Yurt dışından ihracat, turizm geliri için gelen dövizler “Kırmızı”dır. Cari açık finansmanı için gelen dövizler “Mavi”dir. Kırmızıları tüketiyoruz. Maviler yatırıma gidiyor. ”Mavi”ler olmazsa yatırım olmaz, diye bir saçmalık olamaz.

Canlandırıyor mu?

- Cari açık büyüdükçe ekonomi canlanıyor. Ekonomi; (1) Yatırımlar arttığı, ihracat imkânı olan üretim arttığı için değil, (2) İthalat arttığı için canlanıyor. (a) İthalat artışı üst gelir grubunun harcamalarını artırıyor. (b) İthalat artışı Hazine’nin vergi gelirlerini artırıyor. Hazine artan vergi geliri ile alt gelir gruplarına sosyal desteği artırıyor. Alt gelir gruplarının tüketimi artıyor. Özetle cari açıktan kaynaklanan canlanma, ekonomide mevcut yapıda harcama artışına dayalı büyümedir.

Nasıl ‘açık’ veriyoruz?

Cari açığın nasıl oluştuğunu, sorunun çözümünün olup olmadığını merak edenlere “Kaynaklar-Harcamalar” dengesi konusunda özet bilgi vermek istiyorum.

Nasıl ki, insanlar, giderlerinin bir dökümünü yaparak, gelirlerine göre bir harcama programı yaparlarsa, ülkenin de yıl içinde elde edilecek toplam gelirinin, ne kadarının tüketileceğini, ne kadarının harcanacağını görmek için her yıl bir çalışma yapılır. Buna “Kaynaklar - Harcamalar Dengesi” çalışması denilir.

Haberin Devamı

Bu çalışma ile gelirin harcamaya yetip yetmediği, yetmiyor ise ne kadar açık olduğu ortaya çıkar.

Türkiye’nin kaynaklar harcamalar dengesi çalışmasını eskiden Devlet Planlama Teşkilatı yapardı. Bu teşkilat 50 yıl sonra kapatıldı. Şimdi bu hesap Kalkınma Bakanlığı’nda yapılıyor. Yıllık Program ile açıklanıyor.

- Ülkenin kaynağı, (GSYH) milli gelirdir. Milli gelir, belli bir dönemde üretilen toplam katma değerdir.

- GSYH (Milli Gelir) ile “Harcanabilir Gelir” farklıdır. Ülkede elde edilen katma değerin bir kısmı kâr transferleri, faiz ve maaş ödemeleri kanalıyla yurt dışı yerleşiklere aktarılır. Benzer şekilde ülkeye yurt dışından para gelir. Gelir ile giden farkı “Dış alem faktör gelirleri “ olarak GSYH’dan düşülür veya eklenir. Bizde çıkış fazla olduğundan net faktör geliri düşüldüğünde, GSYH 100.0 den 99.1/99.2’ye geriliyor. Kaynaklar harcamalar dengesinde kullanılan “net harcanabilir gelir” GSYH’nın biraz altında oluyor.

Haberin Devamı

Kaynaklar harcamalar dengesini kurarken, Harcanabilir Gelir’i 100 kabul ediyoruz.

Gelirimizi nasıl kullanıyoruz?

- 100 olan harcanabilir gelirin 12’sini kamu, 88’ini özel sektör harcıyor. (Devlet isterse, vergileri artırarak harcanabilir gelirin daha fazlasına el koyabilir. Bu devletin gelir politikasına bağlıdır.)

- Ülke genelinde 100 harcanabilir gelirin 75’ini tüketime harcıyoruz. 25’ini tasarruf ediyoruz.

- Kamunun ve özel sektörün ellerine geçen harcanabilir geliri kullanma şekilleri farklı. Örneğin özel kesim eline geçen harcanabilir gelirinin yüzde 72.7’sini tüketirken, kamu harcanabilir gelirinin yüzde 91.6’sını tüketiyor.

- Netice olarak ülke genelinde harcanabilir gelirin tüketime + tasarrufa giden paylarının toplamı 100.

- Ekonomiyi hızlandırmak için yılda 30 yatırım yapmamız şart. Yatırım tasarrufla yapılıyor.

- Bizde kamu ve özel sektör harcanabilir gelirin 75’ini tüketiyor. 30 yatırım yapınca toplam harcama 75 + 30 = 105 oluyor.

- Sorunun kaynağında, 100 olan harcanabilir gelirin 75’inin tüketilmesi var. Tüketim 75 yerine 70 olsa (70 + 30 = 100)harcanabilir gelirimiz, hedef alınan 30 yatırım harcamasını kendi kaynaklarımızla yapmamıza imkan verecek.

- Biz tüketimi kısmak istemiyoruz. 75 Tüketim + 30 yatırım yapmak istiyoruz. Toplam harcama 105 olunca, dışarıdan 5 borçlanmak mecburiyetinde kalıyoruz.

Sorunun bir çözümü var mı?

- Cari açık sorununun çözümü var. Çözüm bizim elimizde...

- Cari açık sorununu çözmek için “Ya tüketimi 75’den 70’e indireceğiz. Ya da yatırımları 30’dan 25’e çekeceğiz.” Yatırımları aşağıya çekmek büyümeden vazgeçmek olur. Çözüm, bir süre fedakârlığı - tüketimi kısmayı kabul etmektir.

Cari açık sorunu olmayan, cari açık sorununu çözen ülkeler, cari açığı kapatmak için yatırımları kesmedi. Tüketimi kesti. (Son krizle cari açığı büyüyen Yunanistan, Portekiz, İspanya tüketim harcamalarını kesti. Belli bir süre halkın fakirleşmesi riskini göze aldı. Cari açığı küçülttü.)

Kamu ve özel sektör tüketimini kesmek 75’den 70’e indirmek iktidarlar için zordur.

İşte o nedenle “Cari açık sayesinde büyüyoruz. Cari açığın finansmanı için yurda gelen dövizler, döviz rezervinden kullanılan dövizler sadece yatırımda kullanılıyor” söylemleri genel kabul görür.

(Tüketimi kısmak, garibanın mutfak masrafını kısmak değildir. Bunun yolu - yordamı vardır. Üst gelir gruplarının tüketim harcamaları belli ölçüde kısılabilir. Yatırım harcaması üretimi artırmak için yapılır. Tüketimi artıran, üretimle ilgili olmayan yatırım harcamaları nedeniyle cari açığı büyütmek yanlış olur.)