Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İKİDE bir duyarsınız: "Yabancılar borsaya girdi"... "Yabancılar borsadan çıktı..." "Yabancı sermaye Türkiye'ye sıcak para akıtıyor..." Yabancı fonlar alıma geçti..." "Yabancı fonları satıp kaçıyor..."
Bu yabancıların bir özelliği var. Bunlar "kara bıyıklı"... Her ne kadar yabancı gibi görünüyorlar ise de, hiç de yabancı değiller. Tamamına yakını "bizden"!..
Nasıl ki, yurt dışına giden "kara bıyıklı" hemşehrilerimiz, "Alamancı" olup, Alaman pasaportu ile arada sırada Türkiye'ye giriş yapıyor ise, aynı o biçim... Bizim paracıkların bir kısmı da dolar ve mark olarak yurt dışına çıkıyor. sonra yabancı sermaye, yabancı fon, yabancı yatırımcının parası olarak borsaya giriyor. Bono ve tahvil alıyor. Bizim "kara bıyıklı" sıcak paralar, Türkiye'ye bir giriyor, bir çıkıyor. 1994 krizinde 5 milyar dolar "pattt" diye çıktı. Bir süre sonra geri döndü... Son krizde 5 milyar dolar "pattt" diye çıktı. Şu günlerde dönmeye başladı.
Dikkat buyurunuz, bizim kara bıyıklı sıcak paranın miktarı 5 milyar dolar dolayında donup kalmış.
(1) Turgut Özal'ın getirdiği serbestlik içinde, isteyen Türk vatandaşı yurt dışında döviz hesabında parasını tutabiliyor. Türkiye'den istediği kadar dövizi dışarıya havale edebiliyor.
(2) Türk firmalarının yurt dışında işleri, ilişkileri gelişti. Müteahhitlerimizin, ihracatçılarımızın, bankalarımızın yurt dışında birikimleri var. Bunları Türkiye'ye hemen getirmek zorunda değiller.
(Bir ara açıklama. Bütün bunlar kanunların izin verdiği işlemler. Kanunların tek istediği, yurt dışındaki bu birikimlerin gelirinin vergi beyannamesinde gösterilerek, vergisinin muntazam olarak ödenmesi. Bunun dışında yurt dışında para tutmak yasak değil, günah değil, ayıp değil.)
Yurt dışında doların ve markın faizinin bir tavanı var. Yılda yüzde 5 veya yüzde 7'den fazla kimse faiz vermiyor. Halbuki "alışmış, kudurmuştan beterdir"... Bizim "kara bıyıklı" yatırımcımız yüksek faize alışmış. Yüksek faiz ister. Hemi de, vergisiz getiri bekler.
Nasıl ki bizim Avrupa'da dolanan "kara bıyıklı hemşerilerimiz", Avrupa'da yaşar ama ölmeye Türkiye'ye gelir ise, bizim "kara bıyıklı" sıcak paralar da Avrupa'da dolanıp, faiz almak için Türkiye'yi ziyaret etmeye bayılır.
Kör, nasıl değneğini beller ise, bunlar da belleye belleye İstanbul Borsası ile Hazine Bonosu'nu bellemişlerdir.
Kara bıyıklı sıcak para Türkiye'ye genelde Londra üzerinden girer, Londra'ya müteveccihen Türkiye'den kaçar.
Kara bıyıklı sıcak para için Londra'da "A'la Turca" koskocaman bir sistem oluştu. Dünyanın en büyük yatırım bankaları, yatırım fonları Londra'ya teşkilat kurdu. ABD'de, İngiltere'de finans eğitimi görmüş, cin gibi, dünya standardında, 25 ila 30 yaşlarında 250 kadar Türk genci Londra'da bu şirketlerde çalışıyor.
Kara bıyıklı sıcak para sahipleri Türkiye'den bankalarına talimat veriyorlar: "Şu kadar doları İstanbul Borsası'nda portföyü olan bir yatırım fonuna aktarınız. Şu kadar mark karşılığı Hazine Bonosu alınız."
Londra'daki gençler bizim kara bıyıklı sıcak paracılar için kurdukları fonlara İstanbul Borsası'ndan alıma geçiyor. Hazine'nin bono ihalelerine katılıyor. Tabii bütün bunların getirileri, döviz olarak ve vergisiz biçimde dışarıya çıkıyor.
Bunlar olurken Türkiye'de sevinç çığlıkları duyuluyor: "Yabancılar alıma geçti. Borsa patladı... Hazine Bonosu'na yabancılardan büyük talep var..."
Derken efendim, günü geliyor... Bizim kara bıyıklı sıcak paracılar borsanın çökeceği veya bono faizlerinin düşeceği ve hatta döviz durumunun bozulacağı kaygısına kapılıyor... Senetleri satıyor, bonoları dolara çeviriyor. Kara bıyıklı sıcak paralarını "hooppp" dışarıya postalıyor... O zaman bizim kamuoyunda başlıyor dövünmeler... "- Yabancı fonlar borsadan çekildi..." "- Sıcak para Türkiye'yi terk etti..."