Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ayşe Hanım Teyzem dolardaki fiyat artışından çok, hem de çok zarar görecek. Sakın ha, “Onun dolarla ne işi var? Dolar borcu mu var? O lüks malları almıyor ki” demeyiniz. Ayşe Teyzem’in mutfak sepeti, dolar arttıkça küçülüyor. Mutfak için neler alınır? Yumurta, süt, peynir, tavuk eti, ayçiçeği yağı, nohut, fasulye...
Tavuklar, süt inekleri fabrika yemi ile besleniyor. Fabrika yeminin girdisinin yüzde 90’ı ithal. Ayçiçeği üretimimiz yetişmiyor. Yağı çıkarılan ayçiçeği ithal.
Ayşe Teyzem bakkaldan ekmek alıyor. Buğday yetiştirilirken kullanılan gübre ithal, mazot ithal. Değirmeni döndüren, ekmek yapılan fırını ısıtan mazot ithal.
Ayşe Teyzem’in mutfağını aydınlatan elektriği üreten santralın yakıtı ithal. Ocaktaki gaz ithal.
Ramazan ayı geliyor. Her Ramazan pirinç, fasulye ithalatı yapılır.
Leblebi yapılan nohut, simidin üzerindeki susam ithal.
Şimdi söyleyiniz bakalım, “döviz fiyatı artıyor” diyerek Ayşe Hanım Teyzem üzülmesin de ne yapsın?

İthalat bağımlısı olduk
Türkiye’de dolar ve TL birlikte iş yapıyor. Dolarla alınan TL ile satılıyor. Doların fiyatı arttıkça TL karşılığı da artıyor. Eğer TL gelirle yaşayanların geliri artmamışsa, satın alma güçleri azalıyor. Pazar sepetleri küçülüyor.
Tarımda ve sanayide ithalata göbekten bağlandık. Üretmenin zahmetine katlanacak yerde, ithalat kolaylığına alıştık.
İmalat sanayimizde toplam hammadde girdilerinin yüzde 63’ü, üretim maliyetinin yüzde 53’ü ithalata bağımlı.
Üretici üretim aşamasında doğrudan ithalat yapar veya başkalarının ithal ettiği yabancı girdileri kullanır. Bir de dolaylı ithal girdisi kullanımı vardır. Örneğin otomobil üreten bir firma, doğrudan başka ülkelerden ithal ettiği parçalara ek olarak içeriye yan sanayiden parça temin eder. Lastik alır, demir çelik parça alır. Elektrik, mazot kullanır. İçeriden temin edilen lastiğin, demir çeliğin, elektriğin, mazotun da ithal girdisi vardır. Bunlar dolaylı ithal katma değeri oluşturur.
OECD tarafından üye ülkelerin ihracatlarında yabancı katma değer katkı paylarını gösteren tablolar yayınlanıyor.
İhracatı oluşturan belli mallarda doğrudan, dolaylı ve toplam yabancı katma değer payları ile yerli katma değer payları hesaplanıyor. Çalışmada Ayşe Teyzem’i çok ilgilendiren gıda ve tarım ürünlerinde doğrudan ithal katma değer girdisinin payı yüzde 7.8, dolaylı ithal girdi yüzde 22.0, toplam ithal girdi yüzde 29.8 oranında. Yerli katma değerin payı yüzde 70.2.
Türkiye’den yapılan 100 dolarlık ihracatın sadece 41.5 dolarlık kısmı yerli katma değerden oluşuyor. Kalan 58.5 dolarlık kısmını ithal... İşte o nedenle döviz fiyatının artması ihracatı şahlandıramıyor.
Bu, döviz açığımızı (cari açığı) kapatmak için üretimi yavaşlatmanın, talebi frenlemenin işe yaramayacağını gösteriyor.
İhraç ettiğimiz taşıt araçlarında yerli katma değer yüzde 34.9 oranında. Yüzde 28.6 doğrudan, yüzde 36.5 dolaylı olmak üzere toplam yüzde 65.1 oranında ithal katma değer kullanımı var. Mevcut üretim yapısında ihracatı arttırdıkça ithalatın daha fazla artması kaçınılmaz bir durumdur.
İşte bunun içindir ki kısa sürede çözmemiz gereken sorun üretimde ithal girdi kullanımının azaltılmasıdır. Bu ise üretimde (ve de döviz kuru politikasında) kalıcı yapısal değişim ile mümkün olabilir.

‘Ayşe Teyzem’in sepeti küçülüyor