Deneyimli bir kamuoyu araştırmacısı “AK Parti seçimlerde neden kaybetti” sorusu üzerine bir dizi sebep sıraladı.
Sonra da asıl sebep “tencere” dedi.
Yani ekonomi...
Yani 31 Mart ve öncesinde el yakan fiyatlar.
AK Parti’nin “tanzim satışları” bile ateşi düşürme çabalarına rağmen etiketler önemli etken oldu.
Düşünün ki kriminal vaka gibi polis “soğan stoku baskınları yaptı.”
....................
Bir seçim kampanyası sırasında merhum Süleyman Demirel sohbetimizde
23 Haziran seçimleri için “sloganların çarpıştığını” yazmıştım.
Bu “madalyonun dış yüzü...”
Bir de “iç yüzü” var.
Anlatayım...
....................
İki taraf da bir yandan evin içini düzenliyor.
Kendi tabanını toparlıyor.
Şöyle ki...
23 Haziran seçimleri için iki rüzgâr esmekte.
Birincisi...
CHP’nin lokomotifi olduğu Millet İttifakı ve destekçilerinin sloganı:
“Her şey Çok Güzel Olacak.”
İkincisi...
Cumhur İttifakı’nın sloganı ise sert:
“Oylarımızı çaldılar...”
....................
YSK, “İstanbul yerel seçiminin tümüyle yenilenmesi” yolundaki itirazı reddetti.
Zaten...
Kimsede bu itirazın YSK tarafından kabul edileceği beklentisi yoktu.
CHP ve İYİ Parti’nin başvuruları “tarihe kayıt düşmek” tavrı olarak yorumlanmalı.
Ayrıca...
Seçim kampanyasında kullanılacak bir “dayanak...”
Şöyle ki...
.....................
NEW Orleans için “Ameri-ka’dakiAvrupa” derler.
Meksika Körfezi’ndeki Louisiana Eyaleti’nin en büyük şehridir.
1718 yılında Fransız “Mississippi şirketi” tarafından kurulmuştu.
Adını Fransa’da hüküm süren Orleans Dükü’nden almıştır.
50 yıl sonra İspanyolların hakimiyetine geçmişti.
Çok kültürlü yapısıyla New Orleans mutfaktan sanata, kolonyal mimarisine ve özellikle cazın doğum yeri olarak müziğine kadar özgün renkleriyle çekim merkezidir.
.....................
Bir zamanların söylemiydi...
“Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu...”
Yanlış anlaşılmasın.
Söylem futbolculara ait değil.
Siyasetten sıkılan ya da siyasi soruyla karşı karşıya kalıp da cevap vermek istemeyenlerin “klişesiydi.”
.....................
Cumartesi ilavesi gibi ben de bugün siyaset dışı yazacağım.
Konu
23 Haziran için Ekrem İmam-oğlu’nun artık “madraba” sorunu yok.
Bilmece gibi bir cümle değil mi?
Yıllar önce Turgut Özal ile konuşuyorduk.
“Madraba meselemiz var” dediğinde ben de anlamamış, şaşırmıştım.
Soran gözlerle bakarken, merhum Özal gülümseyerek, “Bak anlatayım” diye başlamış ve açıklamıştı:
Yarışlarda daha önce
birincilikler almış atlar avantajlı sayılırdı.
Hiç birincilik almamış genç atlarla yarıştıkları zaman sırtlarına ağırlık konurdu.
En yanlış tavır “seçimi veto”, “sandığa veto” olurdu.
Yaratacağı bütün olumsuzlukların ötesinde “millete inanmıyorlar” damgasına davetiye çıkarılmış olurdu.
1950’lerin ortalarından itibaren “sine-i millete dönmek” dile getirilmeye başlanmıştı.
CHP milletvekillerinin istifa ederek, meclisten çekilmeleri...
Zaman zaman bu söylem gündeme taşınsa da hiçbir zaman pratiğe geçirilmedi.
“Sandığı boykot” da “sine-i millete dönüşün” bir türevidir.
Sonu “çözüm” değil “düğüm” olurdu.
........................