NATO devlet ve hükümet başkanları 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta bir araya gelecekler. Rusya-Ukrayna savaşının başladığı tarihten bu yana tam 4. kez toplanacak olan NATO üyesi ülkelerin liderlerinin gündeminde ağırlıklı olarak siyasi konular yer alıyor. Daha doğrusu savunma planlaması, askeri harcamalar, savunma yatırım harcamaları ve caydırıcılık siyasası konularında siyasi bir arbitrajda bulunacaklar. Konu başlıklarını geçmişteki yazılarımda kaleme aldım. Zirve vesilesiyle de tefrika gibi tekrar kaleme alacağım. Ancak yazının başlığına geçmeden önce, gündemin görünür maddelerini bir kez daha hatırlatacağım.
- Caydırıcılık ve Savunma ile Endo-pasifik açılımı
- Bu çerçevede NATO’ya üye ülkelerle sınırlı gündem maddeleri arasında caydırıcılık ve savunma, güncelleştirilecek askeri planlar, sorumluluk alanları ile bölgesel planlar yer alacak. Bununla birlikte savunma harcamalarının gayri safi milli hasılanın %2’sine ulaşma hedefi artık bir tavan değil, taban oluşturacak. Bu harcamaların %20’sinin de askeri malzeme alımına harcanması gerekecek.
Kuşkusuz zirvede NATO’nun açık kapı politikası hatırlatılacak. Ayrıca zirvenin marjında İsveç’in NATO üyeliği konusunda görüşmeler yapılmayacak değil. Aynı bağlamda, zirvenin önemli bir görselini oluşturacak olan etkinlikler arasında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin fiilen katılımı yer alıyor. Ukrayna ile NATO arasındaki işbirliği zirve vesileyle derinleştirilecek. NATO-Ukrayna Komisyonu’nun NATO-Ukrayna Konseyi’ne dönüştürülmesi kararı alınacak. Ancak Ukrayna’nın NATO üyeliğinin onaylanması henüz gündemde değil.
Ayrıca ‘IP4’ olarak da bilinen Endo-Pasifik bölgesinin dört ülkesi Japonya, Avustralya, Güney Kore ve Yeni Zelanda hükümet başkanları ile NATO liderleri bir araya gelerek, NATO-IP4 işbirliğinin niteliğini ve niceliğini artırma kararı alacaklar.
Liderler, bir sonraki zirvenin muhtemelen Temmuz 2024’te ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenmesini kararlaştıracaklar. Bu vesileyle NATO’nun 75. yıldönümü kutlamaları ABD Başkanı Joe Biden himayesinde NATO ülkeleri liderleriyle gerçekleştirilecek. Biden da bu vesileyle ABD başkanlık seçimlerine start verecek.
- Ar-ge ve teknoloji
- Gündemin biraz gölgesinde kalacak olan ancak son derece önem teşkil eden konular yok değil. Bu konuları şimdiden kaleme alacağım. Zirve esnasında Türkiye ve NATO’ya üye ülkelerin siyasi programları ve ikili ilişkilerine yoğunlaşacağımız için, bu konuları yazacak vakit olmaz. Daha derin bilgiyi de sair vakitlerde yazmayı düşünüyorum. NATO ‘aficionado’larını ilgilendiren konular arasında EDT var. Kısa adı EDT (Emerging Disruptive Technologies) olan yeni ve yıkıcı teknolojiler konusunda NATO Savunma Bakanları’nın Şubat 2021’den bu yana geliştirdikleri strateji geçtiğimiz yıl Madrid zirvesinde bir çerçeveye oturmuştu. Bu zirvede biraz daha şekillenecek. Yapay zeka, hipersonik sistemler, yeni nesil komuta-kontrol ve muhabere sistemlerinde yeni üretim teknolojileri ve savunma sanayiinde hem sivil hem de askeri amaçlı üretimin geliştirilmesi konularında önemli kararlar alınacak. Caydırıcılık ve Savunma konusunda liderlerin alacağı siyasi kararlarla birlikte askeri müzakerelere de hemen start verilmesi bekleniyor.
- Askeri yapılanma ve savunma yatırım taahhütleri
- NATO’nun göreve hazır 300 bin askerinin üye ülkeler arasındaki dağılımı, yeni karargahların olup olmayacağı ve NATO’nun hava, deniz ve kara kuvvetlerinin yeniden yapılandırılması hususunda kulislerde pazarlıklar başlayacak. Nitekim Polonya şimdiden ABD ve NATO’ya göz kırparak, Rusya’nın Belarus’a konuşlandırdığını söylediği taktik nükleer başlıklar hamlesine cevap vermek istiyor. Bu çerçevede Varşova yönetimi NATO ve ABD’nin nükleer başlıklarına ev sahipliği yapmak istediğini Washington ile Brüksel’e bildirdi. Bu hususta kulis çalışmaları yapacak. ABD, İngiltere ve Fransa gibi nükleer güce sahip ülkelerin dışında NATO’da Türkiye, Belçika, Hollanda veya İtalya gibi, ‘DCN’ olarak tarif edilen ve uçaklarında hem konvansiyonel hem de nükleer başlık taşıyabilen az sayıda ülke var. Polonya bu statüye yükselmeyi arzu ediyor.
- Askeri karargahlarında değişiklik yok
- Askeri karargahların dağılımda henüz bir değişiklik öngörülmüyor. Türkiye, NATO’nun Kara Kuvvetler Komutanlığı olarak bilinen LANDCOM’a İzmir’de ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Malatya’daki erken uyarı radarı, Adana İncirlik üssü, Konya’daki ileri erken uyarı ve ihbar uçakları (AWACS) üssü, Ankara’daki terörle mücadele mükemmeliyet merkezi ile İstanbul’daki deniz güvenliği mükemmeliyet merkezine ev sahipliği yapmaya devam edecek.
- Yeni nesil AWACS’lar şekillenecek
- Gündemin gölgesinde yer alan bir diğer konu da kısa adı AWACS olan yeni nesil erken uyarı ve ihbar uçakları. Henüz resmi bir açıklama yapılmasa da ABD, yeni nesil AWACS’ların Boeing E7-A temelinde geliştirilmesi konusunda önemli bir çalışma gerçekleştiriyor. Bu husus Türkiye açısından çok önemli. Nitekim Türkiye’nin elinde bulundurduğu Boeing 737 tipi Barış Kartalları, NATO’nun bir sonraki nesil AWACS’larıyla neredeyse tamamen uyumlu. Birkaç yazılım ve sensör güncelleştirilmesiyle birlikte, kısıtlı bir yatırımla NATO’ya uyumlu çalışmalarını sürdürebilecek.
ABD Hava kuvvetleri yeni nesil AWACS için geçtiğimiz Şubat ayında ilk siparişi verdi. 2032’ye kadar 24 adet daha almayı hedefliyor. NATO’nun elinde bulundurduğu AWACS’ların hizmet süreleri ise 2035 yılına kadar uzatıldı. Bu çerçevede ABD’nin belirleyeceği yeni AWACS standartları NATO’nun da standartları olmuş olacak.
İsveç’in üyelik süreci etrafında oluşan medyatik çalkantıya kapılmamak gerekiyor. Asıl mesele, NATO’nun konu ve coğrafi kapsamı genişliyor, teknolojik gelişimde de devasa bir ivme, müthiş bir dalga geliyor. Üye ülkeler için önemli olan, rüzgarı arkasına alıp, bu teknolojik dalganın üzerinde sörf yapacak imkan ve yeteneği geliştirmek.
- AB’den güvenlik ve savunma girişimi
- Avrupa Birliği’nin (AB) Vak’a-Nüvis açısından bakacak olursak eğer, NATO ne yaparsa, AB de aynı yönde adım atmaya çalışıyor. Kötü niyetli insanlar AB’yi kopyacı, savunma ve güvenlik alanında NATO’yu taklit etmeye çalışan bir kurum olarak tanımlarlar. AB, üçüncü ülkelerle güvenlik ve savunma alanında işbirliği girişimi başlatma kararı aldı. AB’nin bu yeni dış politika enstrümanı oldukça ilginç. Brüksel bunu ilk Japonya ile imzalayacak. NATO zirvesinden tam bir gün sonra Brüksel’de düzenlenecek olan AB-Japonya zirvesinde Brüksel ile Tokyo arasında güvenlik ve savunma işbirliği anlaşması imzalanacak. AB aslında üçüncü ülkelerle savunma ve güvenlik alanında işbirliğini derinleştirip ilişkileri bu çerçevede pekiştirmeyi amaçlıyor. Bunu yaparken, kendisine has yöntemlerle yapmıyor olası ve NATO’dan ‘esinlenmesi’ dikkatlerden kaçmıyor.
Anlaşmanın taslağında, Japonya ile AB arasında deniz güvenliği, hibrid ve siber tehditlere karşı ortak çalışmalarda bulunulmasını öngörüyor. Bununla birlikte dezenformasyon ile nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların yayılmasını engelleme konusunda ortak çalışmalar yapılmasını amaçlıyor. Josep Borrell, AB’nin üçüncü ülkelerle savunma ve güvenlik alanında işbirliğine bulunmak için hazır olduğunun işaretini vermişti. Bu çerçevede Japonya ile imzalanacak anlaşma bir sürpriz değil. Ancak AB bu alanda NATO’dan farklılığını gösterecek değişik bir katma değer henüz sunduğunu gösteremedi.
- AB savunma alanında NATO’dan farklılaşması gerekiyor
- AB sürekli NATO’nun gölgesinde ilerlemeye devam etmeyi tercih ediyor. Konunun uzmanları, AB’nin bu girişimini biraz da kaynak israfı gibi tarif etmiyor değiller. Oysa NATO nezdindeki Avrupalı müttefiklerin de konumlarını pekiştirmek amacıyla AB’ye üye olmayan Avrupalı müttefikler ile AB arasında işbirliğini pekiştirmek ve bu konuda ekonomik ile siyasi engelleri aşacak çözümleri üretmesi daha hayırlı olabilir. Zira AB’nin güvenlik ve savunma işbirliği anlaşması imzalamayı hedeflediği üçüncü ülkeler listesinde Türkiye’nin bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ancak İsveç dönem başkanlığını noktalayan 30 Haziran 2023 tarihi Brüksel zirvesinin sonuç bildirgesinin 43. paragrafına bakıldığında, AB’nin Türkiye’ye böyle bir teklifle en azından kısa vadede gelmeyeceği aşikar. Zira 43. paragraf, 28 Haziran 2022 tarihinde Madrid’de Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan üçlü mutabakat muhtırasının 8. paragrafının son bendinde yer alan ifadelerle ne kadar uyumlu bilinmez.
AB’nin NATO’da da olmayan alanlarda üçüncü ülkelerle işbirliği geliştirmesi daha etkin ve yararlı olabilir. Buna rağmen, Japonya ile imzalanacak anlaşma önemli. Bu anlaşmanın nasıl hayata geçeceği de yakından takip edilmesi gereken bir süreç. Zira Japonya’dan sonra Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile benzer anlaşmaların yapılması hedefleniyor.