Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Rusya’nın 24 şubat’da Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı ve işgal süreci Avrupa’yı siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan etkilemeye başlıyor. Bir dönem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile barış görüşmeleri konusunda aracılığa soyunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, savaşın ilk günlerinde kamuoyundan aldığı desteği hızlı bir şekilde kaybetti. Bugün Fransız seçmeni sandık başına gidiyor. Ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanını belirleyecekler. Macron’la tamam mı devam mı? Seçimlerde halk Ukrayna ve Rusya’yı unuttu. Alım gücü, işsizlik ve yüksek enflasyondan dolayı etkilenen halk alım gücü sorununa yanıt verecek siyasiyi belirlemeye çalışacak. Anketlerde Macron hala önde görünüyor. Ancak aşırı sağ ulusal birlik partisi ile sol radikal parti Macron’un ensesinde. Seçmenler arasında 11 milyon kararsız bulunuyor. Oyların %30’unu teşkil ediyorlar.

Haberin Devamı

Almanya’da ise Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock müthiş bir performans sergiliyor. Başbakan Olaf Scholz ise Rusya konusunda sanki Almanya’nın tarihte yer edinmiş sosyal demokrat başbakanı Willi Brandt’ın Ost Politik siyasetine takılı kalmış durumda. Almanya, İtalya, Avusturya ve Macaristan'ın Rus gazına müptela olmaları yaptırım kararlarını sekteye uğratıyor. Oysa Avrupa kıtasının ihtiyacını karşılayacak bir yıllık gaz stoku var. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Almanya’nın değerleri savunması gerektiğini savunarak Rusya’dan gaz alımına son verilmesini önerdi.
Çin dahi, 38 milyar metreküplük Sibirya-Çin boru hattından yılda sadece 8 milyar metreküp gaz alımında bulunuyor. NATO üzerine düşeni şimdilik harfiyen yapıyor. AB Rusya’ya karşı taksitle yaptırım kampanyasına girdi. 5'inci paket açıklandı. Ancak etkisi tartışmalı. NATO VE AB nezdinde Rusya’ya karşı bir bölünme yok henüz. Ama AB’nin Avrupa halkının ekonomik sorunlarına çözüm bulmaması halinde liderler düzeyinde bölünme olmasa bile, kamuoyu önceliğini Ukrayna’ya değil boğazına ve eve götürmeye çalıştığı ekmeğe odaklanacak.

Rusya’nın Ukrayna savaşı ve Avrupa

Finlandiya ve NATO üyeliği

Haberin Devamı

Finlandiya’nın NATO’nun ‘barış için ortaklık’ programına üye olduğu 1994 yılından bu yana İttifak’a bir gün üye olup olmayacağı tartışıldı. Ancak bu tartışma sadece akademik, zaman zaman da siyasi boyutta ele alındı. Bugün ise durum çok farklı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte Finlandiya halkı nezdinde NATO üyeliğine ilgi ciddi bir sıçrama gerçekleştirdi. Kamuoyunda NATO’ya destek oranı %60’a ulaştı. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö de ülkesinin NATO üyeliğine başvurabileceğinin ip uçlarını vermedi değil.

Konuya yönelik olarak Finlandiya parlamentosunda görüşülmek üzere ‘beyaz belge’ adında yeni bir güvenlik ve savunma politikası raporu hazırlanıyor. Rapor önümüzdeki hafta parlamentoda demokratik ve saydam bir şekilde tartışılacak. Peki ne oldu da Finlandiya’da NATO üyeliği birden cazibeli hale geldi? Halen AB üyesi olan Finlandiya neden güvenlik kaygılarını AB içerisinde değil, NATO’ya üye olmayı düşünerek gidermeye hazırlanıyor.

Bu soruların yanıtlarını Finlandiya’nın NATO nezdindeki temsilcisi Büyükelçi Klaus Korhonen’den aldık. Yoğun programına rağmen Milliyet’in görüşme talebini kırmayan Büyükelçi Korhonen’le başbaşa uzun ve derin bir görüşme gerçekleştirdik.
Türkiye’yi yakından tanıyan Korhonen, silahsızlanma alanında uzun yıllar çalışmış ve bu alanda çok bilgili. Finlandiya kamuoyunun NATO’ya sıcak bakma sürecinin doğrudan Kırım’ın işgaliyle birlikte başlayıp tedricen arttığını kaydediyor. Finlandiya’nın da Türkiye gibi Rusya’nın Kırım’ı işgalini asla kabul etmediğine işaret ediyor. Ülkede 2004 yılında yayınlanan güvenlik raporu dibacesinde, AB ve NATO’nun genişlemesiyle birlikte Finlandiya’nın bulunduğu coğrafyanın daha istikrarlı bir hale kavuştuğuna vurgu yapılıyor. 2009 nüshasında ise Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’yı Gürcistan’dan koparmasına karşın, Finlandiya’nın NATO üyeliğinden 2004 yılındaki raporda da yazıldığı üzere, Helsinki yönetiminin elinde saklı tuttuğu bir opsiyon olarak bahsediliyor.

Haberin Devamı

Rusya’nın Ukrayna savaşı ve Avrupa

Destek yüzde 62

Aynı yıl kısa adı CFR olan Dış İlişkiler Konseyinde NATO’nun kuruluşunun 60. yıl dönümü için düzenlenen etkinlikte bir konuşma yapan eski NATO genel sekreteri Lord Robertson, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olabileceğinin ipucunu vermişti. Robertson 2003 yılında NATO Genel Sekreteri sıfatıyla Finlandiya’ya kapsamlı bir resmi ziyarette bulunmuştu. O dönem, Finlandiya’daki anketlerde NATO’ya üyelik desteği %15’in altındaydı. Büyükelçi Korkohen, Mart 2021’de Finlandiya’da Yeşiller partisinin gençlik kollarının ülkelerinin NATO’ya üye olmasına sıcak bakmaya başladığını dile getirdiklerini ifade ederek, o tarihten itibaren Finlandiya’nın NATO üyeliğine yönelik olarak kamuoyu desteğinin kademeli olarak arttığını belirtti.

Nitekim, 2017 yılında NATO üyeliğine destek %21 iken, şimdilerde %62’e çıkmış durumda. Önümüzdeki hafta yeni güvenlik ve savunma politikaları raporu taslağının yayınlanacağını dile getiren Korhonen, Başbakan Sanna Marin’in de sözlerini hatırlatarak ‘üyelik başvurusu sürüncemeye bırakılmayacak’ dedi. Finlandiya’nın başvuru kararını hızlı bir şekilde vermesi bekleniyor. Büyükelçi, Finlandiya’daki demokratik ve saydam süreç ile birlikte NATO’ya üye ülkelerin özgür iradelerine de dikkat çekmeyi eksik etmedi. “Nihai karar NATO’ya üye ülkelere aittir” dedi. Bu konuda da Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinistö’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı yapıcı konuşmaya atıfta bulundu. Büyükelçi Korhonnen, ülkesinin NATO’ya üye olmasının Helsinki’ye getirdiği yükümlülük ve sorumluluğun bilincinde olduklarını çok açık bir şekilde ifade etti. Nitekim Korhonen, ülkesinin yaşlanan F-18 filosunu 65 adet F-35 satın alarak yenileme kararının altını çizdi. Helsinki yönetiminin bu göz kamaştırıcı hamlesini 12 Aralık 2021 tarihli Milliyet gazetesinde etraflıca kaleme almıştım. Büyükelçi Korhonen, ülkesinin NATO’ya üye olması halinde ‘güvenlik tüketen’ değil müttefikler için ‘güvenlik üreten’ bir ülke olacağını dikkat çekti. Finlandiya’nın deniz kuvvetlerini çağdaşlaştırma programına da atıfta bulundu.

5.maddeye dikkat çekti

Sohbetimiz esnasında, Türkiye ile Finlandiya’nın savunma politikaları konusunda çok benzediklerini de ifade etti. “Finlandiya da Türkiye gibi kimseye muhtaç olmadan güvenliğini ve savunmasını önce kendi imkanlarıyla geliştirmeyi hedefliyor” dedi. Tabii akıllardaki o soruyu da sormadım değil. AB üyesi Finlandiya neden güvenliği için NATO’ya başvurma ihtiyacı duyuyor? Cevabı ise çok açık bir şekilde verdi: “AB’nin anlaşmalarının 42.7’inci maddesi üye ülkeler arasında bir dayanışma öngörüyor. Ancak bu dayanışma siyasi boyutta. AB’nin stratejik pusulası yayınlandı. Ancak askeri imkan ve yapılarını geliştirmesi 10 yıllar sürecek. Washington anlaşmasının 5. maddesi somut imkan ve yeteneklere dayalı askeri bir dayanışma. Karşılaştırılamaz.”
Putin Ukrayna’ya saldırarak stratejik bir hata yaptı. Zira NATO’yu Rusya’dan uzaklaştırmaya çalışırken, Finlandiya’nın olası NATO üyeliğiyle birlikte İttifak’la cephesini 1340 kilometre daha genişletmiş olacak.