Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Aslında konumuz ve ele alacağım her şey başlıkla özetlenmiş durumda. Evet, NATO Facebook değil. Çünkü Facebook’ta ekseriyetle insanların arkadaş listesinde yer alan kişiler ile görüşleri aynı gibi. Derin görüş ayrılığı olan kişiler de ya birbirlerini eklemiyor, ya da ilk tartışmada biri diğerini engelliyor ya da arkadaş listesinden çıkıyor. Facebook’la ilgili sosyolojik açıdan yapılan araştırmalar bu davranışı teyit ediyor. Ama başlıkta da yazdığım üzere NATO Facebook değil. Bir başka deyişle NATO, aynı temel felsefeyi farklı yöntemlerle hayata geçirmeye çalışan bağımsız, egemen, demokratik ülkeler topluluğundan oluşuyor. Bu yüzden de zaman zaman görüş ayrılığı yaşayan müttefikler, uzlaşı kültürü çerçevesinde karar almak gerektiği vakit uzun sürse de sonunda uzlaşıyorlar. 

Haberin Devamı

S-400 satın aldığı tarihten bu yana Türkiye’yi NATO’dan atmak yönündeki söylem neredeyse moda oldu. Türkiye’nin itiraz ettiği ya da karşı görüş bildirdiği bir konu olduğu andan itibaren Avrupa veya ABD’nin önde gelen medyalarında Türkiye’nin NATO’dan atılması gerektiğini savunan insanlara söz verilir. Türkiye, sütten çıkmış ak kaşık değil, eksikleri yok değil, zaman zaman da müzakere veya pazarlık ederken oldukça sert veya katı bir üslup sergileyebilir. Ancak NATO nezdinde müzakerelere bakıldığında, eninde sonunda her zaman müttefiklerin yararına olacak kararları engellemiyor, altına imzasını atıyor ve gereken uzlaşıyı gösteriyor. 

İsrail ile Türkiye arasında yaşanan söz düellosunda da yine Türkiye’nin NATO üyeliğine son verilmesi yönünde talihsiz görüşler bildirildi. Oysa her şeyden önce NATO nezdinde Avrupa Birliği’nde olduğu gibi üyelikten çıkarma imkânı bulunmuyor. Üye ülke kendisi çıkmadıkça mümkün değil. Tabii bir üye ülkeyi izole etme, dışlama taktikleri de yok değil. Ancak bu hafta Ankara’da yapılan ve Rusya ile müttefikler arasında yaşanan rehine takasında, Türkiye ne denli önemli bir görev oynayabileceğini, müttefiklerin yararına kolları sıvayabileceğini göstermiş durumda. Nitekim Türkiye’nin bu husustaki girişimlerini, Avrupa Komisyonu bile not ettiğini açıklandı. Nitekim Tel Aviv ile Ankara arasında yaşanan söz düellosunda, tevekkeli değil, sessiz kalmayı tercih etmişti, düşük profilli bir tutum sergilemişti. Uzun lafın kısası, uluslararası ilişkiler, Facebook değil. Hayat, aşk, tutku ile nefret arasında gidip gelen bir sarkaç değil. Zaman zaman görüş ayrılıkları olur ancak uzun vadede müttefiklerin transatlantik ilişkilere verdikleri katkılara bakmak gerekiyor ve bu açıdan Türkiye hala pozitifte. 

Haberin Devamı

Gurbetçi kıskançlığı mı yoksa tutarsızlık mı?

Yine ansızın olmadık bir tartışma ile karşı karşıyayız. Nereden çıktığını, neden çıktığını anlamadım, anlamlandıramadım gibi. Aslında adlandırdım. Bir taraftan Türkiye’de hukuk devletinin eksikliğinden şikayet ediliyor, diğer yandan da gurbetçi olarak ifade edilen yurtdaşlarımızın Türkiye’de oy vermeleri için kimilerine göre 1000 euro, kimilerine göre 3000 euro para alınması gerektiğini savunmuşlar. Baştan sona cehalet kokan, Bodrum’daki susuzluğun meydana getirdiği kirlilik gibi, felsefeden uzak, akıl yoksunluğuna dayalı bir fikir kirliliğine neden olunmuş. 

Haberin Devamı

Mutlak ifade özgürlüğüne inanan bir kişi olarak, insanların kalbini kırmadıkça, rencide etmedikçe, her tür sözün iyi niyetle dile getirebileceğini ve fikir teatisinde bulunulabileceğini düşünürüm. Ama kalp kırılmayacak ve tutarlı olunacak. Zaten tutarsızlık entelektüel bir eksikliğin işaretidir. Nitekim hukuk devletini savunup yurt dışında yaşayan Türklere Fransa’nın 1851 yılında sonlandırmış olduğu sansiter oy hakkının verilmesini desteklemek abesle iştigal ediyor. 

Hukuk devletinde genelleme yapılmaz. Suç bireyseldir. Bu çerçevede bir gurbetçinin ifade etmiş olduğu kişisel görüşler yurt dışında yaşanan bütün Türklere mal edilemez. Yetmedi, gurbetçi, diaspora, soydaş Türkler, Türkiye’ye gelince kürdanla değil sırıkla kazıklanıyorlar. Örneğin 2018’de yüksek ateşten dolayı iki çocuğum İzmir’de doktora görünmüş, kişi başına 900 TL ödemiştik! Türkiye doğal afetlerle karşı karşıya kaldığında imdada yetişen soydaşları bu kadar ezmek, nobran davranmak ayıp, çelişkili ve hukuk devletiyle bağdaşmaz. 

ABD, Fransa, Belçika, Almanya ve İsveç yurt dışında yaşayan vatandaşlarına oy hakkı veriyor. Bu konudaki tek istisna olan İngiltere. Vatandaşları ülkeden ayrıldıktan beş yıl sonra artık oy haklarına sahip olmuyor. Ülkelerine döndükten ancak bir yıl sonra yeniden oy kullanabiliyorlar. Ama bu da kanunla düzenlendi. Yani hukuk devleti ilkesiyle. Anlaşılan gurbetçi eleştirisi kıskançlık, biraz da tutarsızlık sorunu. Bilmem anlatabildim mi? Çifte vatandaş konusuna da bir başka gün girerim.