Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, emeklilik yaşını 2 yıl yükseltmeyi öngören yasa tasarısını tartışmalı bir şekilde hayata sokmak üzere düğmeye bastı. Başbakan Elisabeth Borne, Fransız anayasasının 49. maddesinin 3. fıkrasında yer alan yetkiyi kullanarak yasayı Fransız meclisinde oylamaya sunmadan kabul edilmiş saydı. Bunun karşılığında hükümetine karşı gensoru önergesi verilmesine de yol açmış oldu.

Macron’un emeklilik yaşının 2 yıl ertelenmesini öngören yasayı 49.3’e başvurarak geçirmesi ülkede başta sendikalar olmak üzere kapsamlı bir sosyal tepkiye neden oldu. Fransa ile Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerde sosyal ayaklanma olarak tarif edilse de, sendikal tepki olarak nitelemek kanaatimce daha doğru olur. AB’ye üye ülkeler arasında emeklilik reformu yapmamış olan yegane ülke Fransa. Zira ülkede emeklilik yaşı hala 62. Oysa AB’ye üye diğer ülkelerde bu yaş en az 65, hatta Portekiz’de 66, Almanya, Belçika, Danimarka, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde 67.

Haberin Devamı

Kulağını tıkadı

Macron uzun süreden beri kendisine yakın olan basın kuruluşlarının yönetim şekline yönelik eleştirilere kulaklarını tıkamış durumda. Fransa’da 49.3’e başvurarak yasaları zorla yürürlüğe sokan ilk lider o değil. Gerçi eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy kendi iktidarı döneminde 49.3’e başvurmadı. Bu maddeye başvurmayı da zafiyet göstergesi olarak niteledi. Macron ise emeklilik yasasını geçirmek için 10. kez 49.3’e başvurmak mecburiyetinde kaldı. Aralık 2022’de de 2023 bütçesini kabul ettirmek için bu yola başvurmuştu. Fransa’da 5. Cumhuriyetin ilan edildiği tarih olan 1958 yılından bu yana bu maddeye tam 100 kez başvurulmuş oldu.

Geçmişteki cumhurbaşkanlarından François Hollande’ın başbakanı Manuel Valls tam 6 kez, ondan önce cumhurbaşkanı olan Jacques Chirac ve François Mitterrand’ın kurdukları hükümetler sırasıyla 6 ve 34 kez 49.3’e başvurdular. Ancak hiçbir liderin başvurusu insanları ve sendikaları bu denli sokağa dökmedi.

İkinci kez Cumhurbaşkanı seçilen Macron, üçüncü kez seçilme derdinde değil. Zira Fransa Anayasası cumhurbaşkanlık süresini 5 yıl ve iki dönemle sınırlıyor. François Hollande’ın yeniden seçilememesinin en büyük sebebi, kendisine yakın olan Le Monde ve Libération gibi basın kuruluşlarının iktidarına yönelik eleştirilerine kulak asmamasıydı. Zira 49.3’e hiç başvurmamış olan Sarkozy’nin de seçimleri kazanamaması, onu iktidara taşıyan çevreler ve medya kuruluşları ile ona yakın olan Le Figaro gibi gazetelerin eleştirilerini göz ardı etmesinden kaynaklandı. Aşırı sağ Ulusal Cephe Partisi lideri Marine LePen’in çizgisine yakın bir siyaset yapması, Patrick Buisson gibi aşırı sağın simge bir ismini ‘danışman’ sıfatıyla yanına alarak metin yazarlığı görevini teslim etmesi Sarkozy’nin iktidarı döneminde o ‘yandaş medya’ tarafından ağır bir şekilde eleştirilmişti.

Haberin Devamı

An itibariyle Macron’a yakınlığı ile bilinen ve Fransız medya dünyasında ‘yandaş’ olarak tarif edilebilecek olan Midi Libre gazetesinin baş yazarlarından Olivier Biscaye ‘Elisée Sarayı’nda hala ayakları yere basan bir pilot var mı’ başlıklı haberinde Macron’a ağır eleştirilerde bulunuyor.

Haberin Devamı

Emeklilik reformunu prensipte destekleyen Le Figaro gazetesinin baş yazarları arasında yer alan Yves Thréard, ‘başarısızlığın tadı’ başlıklı makalesinde ikinci kez cumhurbaşkanı seçilen Macron’un ikinci iktidarının 11. ayında tamamen zayıfladığı ve izole olduğunu savundu. La Voix du Nord gazetesi, Macron’un kendisini siyasi bir çıkmaza sürüklediğini dile getirirken, düne kadar uluslararası arenada Macron’u destekleyen Amerikan New York Times, Alman liberal Die Zeit veya sosyal liberal İspanyol El Pais gazeteleri bile Fransa Cumhurbaşkanı’nın bu tutumunu çeşitli şekillerde eleştiriyorlar. El Pais’de Ana Fuentes tarafından kaleme alınan köşe yazısında, Macron’un 49.3’e başvurması siyasi bir yenilgi ve kurumsal bir kriz olarak niteleniyor. Die Zeit, ‘Cumhuriyet çıkmazda’ başlıklı haberinde Macron ve hükümetinin içine düştüğü siyasi buhrandan zor kurtulacağını dile getiriyor. Hubris kompleksi mi bilinmez, ancak Macron’un kendisine yakın olan çevrelerin eleştirilerine kulak asmaması iktidarının şimdiden sonunu getirdi sanki.

Macron, emeklilik yasası ve yandaş medya

Fransa’da emeklilik reformu karşıtı protestolar sürüyor. Büyük bir ateş yakan göstericiler, Macron’un maketini de ateşe verdi.

Aşırı sağ kaygısı

Macron’un unutmuş olduğu hususlar arasında, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmesinin Fransız halkının ona duyduğu hayranlıktan kaynaklanmamış olduğu bulunuyor. Aslında aşırı sağ, yabancı düşmanı Marine LePen’in iktidara gelmemesi için seçildi. Bir başka deyişle parti tabanı dışındaki Fransız seçmenlerinin sandık başına gidip ona oy vermesinden dolayı ikinci kez Elysée sarayının kiracısı oldu. Bu çerçevede neredeyse her siyasi zümreden Fransız basını, düşünce kuruluşları ve kanaat önderleri, Fransa’daki emeklilik sistemi konusunda Macron’un başvurduğu yöntemi haklı ve adil bir şekilde eleştiriyorlar. Tıpkı Alman Hristiyan Demokratlara yakınlığı ile bilinen Frankfurter Allgemeine Zeitung’un Almanya’nın ‘efsanevi’ başbakanları arasına ismini yazdıran Angela Merkel’e eleştirileri gibi. Tıpkı The Sun gazetesinin zamanında Tony Blair’e yöneltmiş olduğu eleştiriler gibi.

Portekiz’de Antonio Costa bu hususta önemli bir örnek. Zira 2015 yılından bu yana iktidarda olan Portekizli sosyal demokrat, ilk iktidarına azınlık hükümetiyle başlamıştı. Ancak her zaman halkın nabzını iyi tutan, basındaki ‘yandaşları’ tarafından ona yöneltilen adil ve haklı eleştirileri iyi değerlendirerek, önemli siyasi kalibrajlar gerçekleştiren Costa, 2022’de yapılan erken seçimlerde mecliste çoğunluğu elde etti.

Fransa gibi aşırı sağın apartta beklediği bir ortamda Macron’un zayıflıyor olması, ülkede aşırı sağın yükseliş trendine yeniden geçmesi, kaygı verici. Zira tutum değiştirmemesi durumunda, 2027 yılında bir kez daha aday olması beklenen Marine LePen’i Elysée Saray’ına götüren yolun taşları Macron tarafından döşenmiş olacak. Bu husus da ne Fransa, ne AB, ne de NATO için iyi bir örnek teşkil edecek.