Önümüzdeki hafta Salı günü NATO’ya üye ülkelerin dışişleri bakanları Brüksel’de bir araya gelecekler. Finlandiya Dışişleri Bakanı’nın İttifak’a katılım belgeleri olarak bilinen ratifikasyon enstrümanlarını NATO karargahında ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e sunması bekleniyor. Malum, NATO’nun kurucu belgesi Washington Antlaşması olduğu için ratifikasyon enstrümanları da ABD’de muhafaza ediliyor.
Finlandiya’nın NATO üyelik süreci sayesinde birçok husus açıklık kazandı. NATO’ya hangi ülkenin üye olacağına Rusya veya Çin gibi üçüncü ülkelerin değil İttifak’a üye ülkelerin özgürce karar verdiği teyit edildi. Ayrıca NATO’ya üye olmak için tüm üye ülkelerin güvenlik kaygılarını gidermek gerektiği de vurgulandı. Finlandiya bu hususu zamanında anladı. İsveç biraz geç anladı. Ancak treni kaçırmış değil. Vilnius zirvesine kadar üye olma şansı çok yüksek. Süreç Stockholm yönetiminin elinde. İsveç Başbakanı Ulf Kritersson ve ona fikir vermeye çalışan kişilerin de yanlış yönlendirmesi sonucu, İsveç ve Finlandiya aynı tarihte NATO’ya üye olamadı. 1 Haziran tarihinde İsveç’te yürürlüğe girecek olan terörle mücadele yasasının iyi bir şekilde uygulanması halinde İsveç’in NATO’ya üye olması ve İttifak’ın Temmuz ayında yapılacak olan Vilnius zirvesine 32 ülke ile temsil edilmesinin önünde hiçbir engel yok.
Aday tahminleri
Öte yandan NATO’nun koridorlarında Jens Stoltenberg’den boşalacak olan koltuğa kimin geçeceği konusu tartışılıyor. Kanada Başbakan yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Chrystia Freeland’den, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’e (VDL) kadar bir çok isim telaffuz ediliyor. Hollanda Başbakanı Mark Rütte’nin ismi uzun süredir Fransızlar tarafından gündeme getiriliyordu. Rütte aday olmuş olsaydı müttefiklerin birleşeceği bir isim olacaktı. Ancak Rütte, bu göreve aday olmadığını açıkladı.
ABD, kadın bir aday olması gerektiğini düşünüyordu. Hala aynı düşünceyi sürdürmüyor değil. Ancak Almanya, VDL’yi NATO’ya kaptırmak istemiyor. VDL de Komisyon Başkanı olarak yeniden seçilmek için var gücüyle çabalıyor. Vilnius zirvesine kadar liderlerin bir aday üzerinde mutabakat sağlaması zor ama imkansız değil. Olmadı Stoltenberg’in görev süresinin Nisan 2024’e kadar uzatılması teklif edilecek. Stoltenberg’in de bu teklife hayır dememesi bekleniyor.
Vilnius zirvesine yönelik hazırlıklar da devam ediyor. Zirvede bir kez daha müttefikler arası birlik ve beraberlik vurgusu yapılması bekleniyor. Bununla birlikte Ukrayna’nın Transatlantik ailenin bir parçası olduğu da vurgulanacak. Kuşkusuz en tartışmalı unsur da İttifak’ın savunma reformu konusu. Müttefikler bir taraftan Ukrayna’ya adeta mühimmat akıtırken, diğer yandan da derin bir savunma reformu gerçekleştirmeleri gerekiyor. Enflasyonun yükseldiği, mali açıdan sıkıntıların yaşandığı, savunma kaynaklarının çoğunluğunun Ukrayna’ya aktarıldığı bir dönemde, üye ülkeler mali imkansızlıklar içerisinde savunma reformunu nasıl gerçekleştirecekler bilinmez. Savunma reformu, işbirliği projelendirme ve ‘interoperability’ yani birlikte çalışma eşgüdümüne yönelik olarak söylem de sanırım şimdilik sadece lafta kalacak.
CHAT GPT, SANAL ZEKA VE SANAT
Uzun bir aranın ardından Brüksel kitap fuarı nihayet kapılarını yeniden ziyaretçilere açtı. Pandemi döneminden bu yana sadece sanal ortamda düzenlenen fuar 52. kez okuyucular ile buluştu. Bu yılın teması ‘Osons l’imaginaire’ yani ‘hayal gücüne cüret edelim’. Aslında son birkaç yıldan bu yana gerçeklik ile bilim kurgu arasındaki keskin çizgiler sanki belirsizleşmeye başladı. Dünün distopyalarının bazıları bugünün belgesellerine dönüştü.
Okuyucunun romanlara, mangalara, çizgi romanlara yani hayal gücüne dayalı edebiyata rabeti arttı. Ayrıca tüm dünyada bir gelecek korkusu yaşanmaya başlanıyor.
Bu kaygıyla birlikte alternatif dünya veya en azından yaşama yönelik düşler de aynı oranda artmaya başlıyor.
Fuarda Chat GPT gibi sohbet robotları ile ‘Dall-e’ gibi programların sanal üretimlerinin sanatsal boyutları da tartışıldı. Müstear adı Rootport olan Japon ‘sanatçının’ yapay robot ve sohbet makineleriyle piyasaya sunduğu ilk mangası çok büyük ilgi gördü. Rootport ne resim çizmesini biliyor, ne de edebi metin yazma konusunda yetenekli. Ona rağmen 6 hafta gibi kısa sürede bir mangayı piyasaya sürebildi. ‘Eserinin’ rağbet görmesinin nedeni merak mı yoksa hakikaten ilginç olması mı bilinmez. Ancak fuardaki tartışmalarda sanal sohbet robotlarının aslında birer kalpazan oldukları, mantığa sahip olmadıkları ve eserlerinin formatlanmış oldukları konusunda bir çok insan birleşti.
‘Sanatçı’ ayrımı
Bence sohbet robotları ve sanal çizim aygıtlarını, yeteneksiz insanları yetenekli kılmaya çalışan birer alet olarak tarif etmek gerekiyor. Çizgi ve resim yeteneği olan bir kişinin saatlerce anahtar kelime girip, aklındaki resmi bilgisayara tercüme etmesine, anlatmasına gerek yok. Aklındakini resmedebilen veya kaleme döken bir kişi oluyor sanatçı. Sohbet robotları, ezbere öğrendikleri kelimeler arasında bağlantı kurmaya çalışarak yeteneksiz bir yazarı yetenekli kılmaya çabalıyor. Biraz Instagram’da paylaşılan fotoğraflar gibi. İnsanlar var olan hayatlarından çok hayal ettikleri hayatın anlarını, fotoğraflarını süsleyerek, yazılımlarla güzelleştirerek paylaşıp beğeni beklentisi içerisine giriyorlar.
Bu çerçevede Chat GPT ve Dall-e gibi aygıtlarla yaratıcılık alanındaki insan egemenliğini yavaş yavaş kaybediyoruz. Yaratıcılığın olmadığı ve ezberin hakim olduğu bir dünyaya doğru mu gideceğiz sorusu da her geçen gün daha fazla meşrutiyet kazanıyor. Sanki zamanla ezber bozan söylem, kutucukların dışında düşünmek, marjinalleşen ve dolayısıyla ötekileşecek olan davranışlar haline pekala gelebilir.