Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Avrupa zaviyesinden bakıldığında, elim deprem meydana gelmeden daha birkaç saniye önce, hatta yataklarımıza girip uykuya dalmak üzereyken, Türkiye ile İsveç arasında yaşanan NATO üyeliği geriliminden, ABD ile Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya uyguladığı ambargoya Türkiye’nin uymadığı iddialarına kadar eleştiriler gündemdeydi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye F-16 satılmasına yönelik Kongre’ye sunduğu izin talebi, Yunanistan’da yankılanıyordu. Atina’da, Başbakan Kiryakos Miçotakis,  ABD’nin Türkiye’ye F-16 Blok 70’lerin satışına yeşil ışık yakma sürecini Kongre’de nasıl engelleyeceğini düşünüyordu. Türkiye, Rusya’yla birlikte Batı değerlerine karşı ‘habis’ bir yaklaşım sergileme çalışan bir ülke olarak tarif ediliyordu Brüksel’de.

Haberin Devamı

Pazartesi günü TSİ 4.15’te yaşanan ve an itibariyle 20 bine aşkın kişinin hayatına mal olan deprem felaketinin ardından  Türkiye ile dünya arasındaki siyaset perdesi adeta yırtıldı. Düne kadar Türkiye’yi eleştiri yağmuruna tutan ülkelerin halkları, depremzedelerin  yardımına koştular. İsveç’ten Fransa’ya, Almanya’dan Yunanistan’a, Ermanistan’dan İsrail’e, Meksika’dan Japonya’ya herkes, Türkiye için seferber oldu.

AB, eleştirilerini bir kenara koyup, Türkiye’ye ivedilikle insani yardım, arama kurtarma ekibi gönderme kararı aldı. Türkiye’nin üyesi olduğu NATO da Ankara’nın çağrısını ikiletmedi. Ukrayna-Rusya savaşı ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nın Avrupa’daki diplomatik turnesi Türkiye’yi gölgelemedi. AB liderler zirvesi öncesi Türkiye’de depremde hayatını kaybedenler anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Depremin ilk anından itibaren AB ve NATO hakiki anlamda seferber oldu. Ukrayna savaşına rağmen bütün insani yardım imkanlarını Türkiye’ye yönlendiren NATO müttefikleri ve AB ülkeleri, arama kurtarma imkanlarını gönderdiler.

Yakın coğrafyam olarak tarif edebileceğim ve gördüğüm, Belçika, Hollanda, Fransa, Almanya’da yaşayan Türkler ile bir şekilde Türkiye ile ilişkisi olmuş, görmüş, sehayat etmiş kişiler, hatta hiç alakası olmayan kişiler bile soluğu yardım toplama merkezinde aldılar. Avrupa’da yaşanan Türkler, çalıştıkları kurumlarda yardım ve bağış toplamak için karınca gibi çalıştılar. Keza Türkiye ile iş yapan irili ufaklı birçok şirket ve uluslararası kuruluş da elini taşın altına da koydu. Elini cebine atan da oldu. Kimileri reklamını yaparak, kimileri de sessiz, alçak gönüllülükle.

Haberin Devamı

Depremden dolayı hayata gözlerini yuman insanların yaratmış oldukları boşluklar asla dolmayacaktır. Avrupa ve dünyadan Türk halkına gösterilen sevgi, şevkat, ilgi, yaşanan dramatik duruma karşı sergilenen insani dayanışma ruhu ve dökülen gözyaşları son derece anlamlı. Siyaset eleğinden geçmeden o saf göz göze bakışların yansıttığı insani şefkatin değeri, sıcaklığı bir başka.

Bilfiil yaşamış olduğum 1999 depreminin hemen ardından da yine aynı görüntülere ve olaylara şahit olmuştum. Türkiye’nin NATO, Avrupa Konseyi, UNICEF, UNESCO ve BM gibi organizasyon ve ittifaklara üye olmasının, AB gibi kurumlarla yakın işbirliğinde bulunmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha bu elim depremle ortaya çıktı. Dünya Türk halkıyla siyasetin eleğinden geçmeden birinci elden  duygularını paylaştı.

Haberin Devamı

Ancak saf ya da naif hatta masum değilim. Depremin toz perdesi düştüğü, yaralar sarıldığı andan itibaren, siyaset perdesi yeniden gerildiğinde, maalesef gerilimler, kaldıkları yerden devam edecektir. Ancak en azından, karşılıklı olarak uzatılan bu dostluk ellerini ve sevgi sözcüklerini sürdüğü kadar kucaklamaya devam edelim. Yok birbirimizden farkımız, çünkü hepimiz insanız.