Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Aslında 2022 yılının iyi başlaması gerekiyordu. Pandemi sürecinin geride kaldığı, dünyanın normalleştiği bir döneme girmemiz bekleniyordu.

Dünyanın gözle görülür gündemiyle sınırlı bir açıdan bakıldığında, yeniden ‘toz pembe’ bir dünyaya kavuşacaktık. Avrupa kıtasında, toz pembe bir dünya gündemi demek, öngörülebilir bir dünya gündemi anlamına geliyor. Plan ve programın işlediği, tatillerin belli olduğu, sınırlamaların kalktığı ve özgürlük hissinin yeniden sağlandığı bir dünya. Kısıtlamaların olmadığı, insanların az ya da çok paralarını diledikleri gibi harcadıkları, zamanlarını istedikleri gibi kullandıkları, sorumluluk ve mecburiyetlerinin de asgari seviyede olduğu bir dünya...

Haberin Devamı

Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte 2022 yılının ilk çeyreğinde yine gündem alt üst oldu. Oysa ABD istihbarat birimleri 2021’nin son çeyreğinden itibaren Avrupalı meslektaşlarına Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik emelleri hakkında uyarılarda bulunmuştu. Hatta Washington Post’un kıdemli savunma, güvenlik ve istihbarat muhabiri Shane Harris’in Aralık 2021’de yayımlanan makalesi Avrupa kıtasının başına gelebileceklerin haberciliğini yapmıştı. Avrupa Birliği’nde (AB) ise kimileri inanmak istemiyordu, kimileri ise çıkarları ile uyuşmadığı için gerçeği inkar etmeye çalışıyordu. Kuşkusuz ABD’nin bu konularla ilgili geçmişteki karnesi de pek olumlu değildi.

Savaşla birlikte, Avrupa halkı bir kez daha kısıtlamalarla karşı karşıya kaldı. Zira pandeminin sona ermesiyle birlikte burnunu göstermeye başlayan, makro ekonomi dünyasının anti kahramanı olarak da tarif edebileceğimiz enflasyon, savaşın başlamasıyla birlikte tam olarak patlak verdi. Emtia piyasalarında, yani doğalgaz ve petrol fiyatlarında yaşanan ani artış, gıda fiyatlarında yaşanan çılgın yükseliş, enflasyon ‘canavarını’ birden uyandırdı. Pandemi döneminde geliştirilen ‘tedarik zinciri’ kavramları, stratejik otonomi siyasalarının ciddi anlamda hayata geçmesi için daha çok yol kat edilmesi gerektiğini ortaya çıkarttı.

‘Sert’ liderler yenildi

Haberin Devamı

Avrupa’da Çin’in yakalamış olduğu göreceli ekonomi başarıyı işaret ederek ‘otokratik kapitalizme’ özenenler nihayet görüşlerini gözden geçirmeye başladılar. Sertliğin, kaba kuvvetin, yıkıcı gücü dışında, ne bir caydırıcılığı, ne de yapıcı bir yönü olduğu ortaya çıktı. Viktor Orban’ın Macaristan’ı, AB’den mali yardımı alabilmek için ‘sert erkek’ ve ‘prensiplerinden ödün vermeyen delikanlı’ tavrını gözden geçirmek mecburiyetinde kaldı. Sert yapan, hafiften züppe, biraz inatçı ve kimseye kulak asmadığını gösteren Fransa Cumhurbaşkanı Macron seçimi kazansa bile, Parlamentoda çoğunluğu kaybetti. Avrupa’dan bakıldığında, pandemi ve tecrit önlemleri konusunda halkına sert yapmaya çalışan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yine halkına yenik düştü ve pandemi önlemlerinin hepsini kaldırdı.

İran’da sadece başını sözde ‘uygun’ bir şekilde örtmediği gerekçesiyle gözaltına alınan Mahsa Amini’nin ölümüne neden olan ve İran’ın ‘sert’ adamları olarak bilinen rabıta veya ahlak polisi feshedildi. Brezilya’nın ‘sert’ Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, ülkenin pembeleşen ‘güvercin’ görünümlü sosyal ‘devrimcisi’ Lula’ya yenik düştü. İngiltere’nin sözleri sert, tavırları tutarsız, eylemleri kuşkulu Boris Johnson’ı 2022 yılına başbakan olarak girdi ancak sonunu getiremedi. Onun yerini alan Liz Truss’ın iktidarı da sert kararlarından dolayı bir ayı bulmadı. İtalya’da, Başbakan Giorgia Meloni’nin sert söylemleri göreceli olarak iktidarı kazandırdı, ancak iktidarı sert sözlerle sürdürmesi mümkün değil. Zira paranın musluğu Avrupa Komisyonu’nun elinde. Avrupa Komisyonu ödemeleri Meloni’nin AB değerlerine uyum sağlaması halinde yapacak. Aksi takdirde para musluğu ansızın kapatılır.

Haberin Devamı

Rusya’nın ‘sert adamı’ Vladimir Putin’in ordusu ve zırhlıları, Ukrayna’nın kimileri tarafından ‘şaklaban’ diye tarif edilen Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e yenik düştü. Kuşkusuz başta ABD olmak üzere NATO ülkelerinin vermiş olduğu askeri destek sayesinde de oldu. Ukrayna’daki savaş sadece doğalgazdan değil, Avrupa’da yaşayan bizleri hardaldan bile mahrum bırakmadı değil. Ancak buna rağmen, Avrupa kıtası Rusya’nın, Çin’in, Kuzey Kore’nin ya da başka bir ülkenin sertliğe boyun eğmeyeceğinin sinyalini verdi. Her ne pahasına olursa olsun. Zira enerji fiyatlarında yaşanan çılgın artışlara rağmen, enerji tüketiminde yılın son çeyreğinde ortalama %10’luk bir tasarruf sağlandı. Yani Avrupa’da herkes enerji tasarrufuna uyum sağlıyor.

Acı, kan, ter ve gözyaşıyla dolu bir 2022

13 Mayıs 1940’da dönemin Büyük Britanya Başbakanı Winston Churchill’in Avam kamarasında yaptığı konuşma misali, 2022 yılı acı, kan, ter ve gözyaşlarıyla dolu geçti. Avrupa da özgürlük adına bir kez daha acı, kan ter ve gözyaşlarıyla dolu bir yıl geçirmeye hazır olduğunu gösterdi. Hükümetler de bu acıları hafifletmek için ekonomik ve sosyal açıdan ellerinden geleni yapacaklarının sinyalini verdiler.

2023’TE CEVAP ARAYAN SORULAR

Son derece kasvetli geçen 2022 yılının ardından yeni yıla, biraz olsun soluklanarak, neşelenerek girmemiz çok önemli. İnsanın halet-i ruhiyesi, umutları, beklentileri ve yaşadığı ortamı olumlu bir şekilde algılaması için çok önemli. Ancak 2023 yılının gündeminin yoğunluğu soluklanmaya pek vakit tanımayacak gibi görünüyor.

- Avrupa Birliği’nde (AB) bugünden itibaren AB dönem başkanlığı bayrağı Çekya’dan İsveç’e devredildi. 30 Haziran’a kadar AB dönem başkanlığını üstlenen İsveç’in bu dönem esnasında NATO’ya üye olması bekleniyor, şayet Stockholm Türkiye’ye yönelik olarak terörle mücadele alanında beklentileri karşılarsa.

- 16-20 Ocak’ta İsviçre’nin Davos kasabasında her yıl düzenlenen Dünya Ekonomi Forumunda, ekonomiye yön verenlerin ‘bölünmüş bir dünyada işbirliği’ konulu oturumlarda dile getirecekleri görüşler dikkatle izlenecek.

- Kuşkusuz Avrupa kıtasını etkileyecek unsurların başında Rusya-Ukrayna savaşının seyri yer alacak. 24 Şubat 2022’de başlayan savaşın birinci yıl dönümünde Rusya Devlet Başkanı Putin, öngörüldüğü üzere Ukrayna’ya karşı yeniden büyük bir taarruz gerçekleştirecek mi?

- Bu çerçevede 17-19 Şubat’ta Almanya’nın Münih kentinde düzenlenecek olan Münih Güvenlik Konferansı’nın oturumlarında Avrupa, Asya, Pasifik ve Afrika’nın güvenliğiyle ilgili olarak yapılacak olan görüş alışverişleri önemli. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in görev süresinin bir yıl daha uzatılıp uzatılmayacağı hususu da kulislerde ele alınacak. Keza Stoltenberg’in görevine kimlerin aday olacağı da açıklık kazanacak.

- NATO Devlet ve Hükümet Başkanları 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’de bir araya gelecekler. Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı zirveyi etkileyecek konular arasında yer alıyor.

- Avrupa ve Türkiye açısından Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin neticesi de önem teşkil ediyor. Kamuoyu araştırmalarına göre ülkenin eski dışişleri bakanı Nikos Christodoulides’in ipi göğüslemesi bekleniyor. Christodoulides’in seçilmesi adada çözüm getirilir mi bilinmez.

Umutlu olmak için, biraz da Einstein’in o güzel sözünü hatırlamakta fayda var: Dünden öğren, bugünü yaşa ve yarınlar için umut et. Önemli olan sorgulamayı bırakmamaktır.