AB devlet ve hükümet başkanları, Ukrayna ve Moldova’nın Birlik’e adaylığını resmen onayladı. AB, Kiev’in ağzına bir parmak bal çalmış gibi görünüyor. Nitekim Ukrayna’nın hemen üye olması pek mümkün değil...
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, uzun zamandır dillendirildiği üzere Ukrayna ve Moldova’nın Birlik’e adaylığını resmen onayladı. Ancak bu, Ukrayna’nın kısa sürede AB’ye alınacağı anlamına gelmiyor...
Hatırlanacağı üzere Kiev yönetimi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın hemen ardından AB’ye üye olmak amacıyla 28 Şubat’ta resmen adaylık statüsüne başvurmuştu. Ukrayna’nın ardından 7 Mart’ta da Moldova ile Gürcistan, adaylık başvurusunda bulunmak üzere AB’nin kapısını çaldı. AB dönem başkanlığını üstlenen Fransa, uzun süre Ukrayna’nın adaylığına itiraz etmişti. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Almanya ve İtalya başbakanlarıyla birlikte Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yaptıkları ziyaret sonrası söylemler değişti, üç ülke de Ukrayna’nın adaylığına açık şekilde destek verdi. Avrupa Komisyonu da, 17 Haziran’da Ukrayna ve Moldova’nın adaylık statülerine yeşil ışık yakarak, kararı AB liderlerinin onayına sundu. Gürcistan’ın adaylığı ise halen beklemede…
Teoride resmen aday
Bu çerçevede Ukrayna ve Moldova, teoride resmen AB’ye aday ülke statüsü elde etti. Bir başka deyişle Ukrayna ile Moldova, Sırbistan, Karadağ ve Türkiye’yle aynı statüye sahip oldu.
Ukrayna için AB liderlerinin almış olduğu bu karar siyaseten önemli ancak aslında AB, Ukrayna’ya sadece “bir parmak bal” vermiş oldu. Zira Ukrayna’nın hangi koşullarda üyelik müzakerelerine başlayabileceği henüz kesinlik kazanmadı. Yani Ukrayna’nın birkaç hafta, hatta birkaç ay içerisinde AB’ye üye olması beklenmiyor. Savaş son bulmadan Ukrayna’yla fiili üyelik müzakerelerinin başlaması da beklenmiyor. Olağanüstü hal ve divanı harbin uygulandığı bir ülkenin AB’tam tam üye olması imkansız... Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ise bir başka soru işareti, Kırım ve Donbas’ın statüsü de merak konusu. Ukrayna’nın AB üyeliğinin maliyeti de bir başka tartışma yaratabilir.
Milliyet’e değerlendirmelerde bulunan AB kaynakları, Ukrayna’ya verilen aday statüsünün Kiev ile Moskova arasında gerçekleşecek muhtemel ateşkes ve barış anlaşmaları için etkili olacağını dile getirdi. AB’ye üye olacak bir ülkenin ateşkes müzakerelerinde daha uzlaşıcı bir tavır sergileyebileceğini dile getiren söz konusu kaynaklar, Ukrayna’nın Rusya’yla müzakere masasına oturduğu döneme gelindiğinde, Kiev yönetiminin AB’ye üye ülkelerin siyasi, ekonomik ve diplomatik gücüne sahip olacağını hatırlattı.
Balkanlar gerildi!
Bu arada AB’nin söz konusu kararı, Balkan ülkelerinde gerilim yarattı elbette. Nitekim AB’ye adaylık statüsü için Aralık 2005’de başvuruda bulunan, ardından da ülke ismini değiştiren Kuzey Makedonya, Yunanistan engelini aştı ancak Bulgaristan engelini geçemedi. Zira Avrupa Komisyonu’nun olumlu görüşüne rağmen, henüz müzakere çerçeve belgesini üye ülkelere onaylatamadı. Nisan 2009’da AB’ye başvuran Arnavutluk da aynı durumda.
AB liderlerinin Batı Balkanları teskin etme çabaları henüz sonuç vermedi. Brüksel’deki liderler zirvesi öncesi düzenlenen AB-Batı Balkanlar Zirvesi, Tiran ve Üsküp’un kaygılarını gideremedi. Buna rağmen, devlet ve hükümet başkanları toplantısında liderler batı Balkan ülkelerine yönelik siyasi taahhütlerini yineleyip güven tazelemeye çalıştı. Batı Balkanları da küstürmeden genişleme politikasını sürdürmeyi hedefliyor.
Kısacası, Brüksel şimdilik gerçekleştirilmesi zor ancak jeopolitik açısından önemli bir iddiaya imza atmaya hazırlanıyor...