Oyunculuk sektörüne hizmet eden Onur Aykul “Bu iş, ün için değil, sanat için yapılmalı” dedi.
İstanbul’dan İzmir’e geliyor. Yıllarını verdiği işi burada yapıyor; yetiştirdiği oyuncularını doğru işlere yerleştirmeye çalışıyor, menajerliğe de devam ediyor. ‘Oyuncu Vagonu’nu kuran Onur Aykul’la, dipsiz bir kuyu olan oyunculuk sektörünü konuştuk. İdealist ve iddialı olan Aykul, Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde merak ettiğimiz noktaları cevapladı, “Oyunculuğu ün ve şöhret için değil, sanat için yapın” dedi. Keyifli okumalar...
‘Oyuncu Vagonu’na gelmeden önce Onur Bey hangi istasyonlarda durdu?
Oyuncu Vagonu, aslında 8 yıllık bir birikimin sonucunda ortaya çıkan bir oluşum. Ben de birçok oyuncu adayı gibi bir ajansa başvuru yaparak ve bu kurum tarafından setlere yönlendirilerek sektöre giriş yaptım ve asla kolay olmadı. Çünkü, sektörün aslında en az dikkat çeken ama en zorlu kısmında figüran olarak başlangıç yaptım. Günlerce setlerde kaldım, yeni insanlarla tanıştım, sektörü ve işleyişi tamamı ile öğrendim. Bir kurumda cast direktörü olarak çalışmaya başlayıp kendimi ve çevremi mesleğim adına geliştirdim. Çok iyi projelere imza attım; birçok ünlü isme menajerlik desteği sağladım. 2018 yılında İzmir’e gelerek bu birikimimden ve müşteri çevremden buradaki adayların da faydalanmasını düşünerek Oyuncu Vagonu’nu kurdum.
‘Yeni yüz sevilir’İşleyiş tam olarak nasıl? Mezunlarınız, ne gibi olanaklara sahip oluyor?Oyuncu Vagonu’nun işleyişi ve prensipleri biraz farklıdır. Amacımız, eğitim verdiğimiz öğrencilerimize menajerlik desteği sağlayarak sektöre kazandırırken her adımlarında yanlarında olarak ihtiyaçlarını sağlamak ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlamaktır. Türkiye’de eğitim hizmeti verdikten sonra menajerlik desteği sağlayan tek kurum olduğumuzu düşünüyorum. Ofisten içeri adım attığınız andan itibaren kendinizi İstanbul’da gibi düşünebilirsiniz. Şu an güncel dizi sinema ve reklam projelerinin tamamından brief alarak eğitim verdiğimiz oyuncularımızı uygun projelere ve karakterlere kazandırma mücadelesi içerisindeyiz.
Film, dizi, reklam oyunculuğu çok revaçta. Adayların beklentilerinden rant elde edebilen yerlerin de olduğu dile getiriliyor. Bu konuya bakışınız nedir?Maalesef, bu durum işini iyi yapan kurumları da çoğu zaman zor durumda bırakıyor. Önerim, adaylar başvuru yapmadan önce muhatap olacakları kurumu ve idarecilerini iyi araştırmalı. Ünlü ve popüler olma çabası, yeni nesilde hızla yayılmakta. Oyunculuk, ün ve şöhret için değil, sanat yapmak için tercih edilmelidir.
Film sektöründe İzmir, İstanbul gibi kuvvetli bir şehir ile yan yana mı yürümeli, yoksa alternatif mi olmalı?İstanbul, medya sektöründe de zirvede. Dizi ve sinemanın da tam kalbi demek yanlış olmaz sanırım. Eğitimli ve deneyimli oyuncular daha fazla. İzmir’i tercih etmemizin en büyük nedeni de aslında budur. Bu alanda eğitimli insanların sayısının az olmasıdır. Eğitim sağlandıktan sonra İstanbul piyasasına buradaki adayları kazandırmak daha kolay olacaktır. Çünkü sektör; eğitimli, yeni yüzleri sever.
‘İzmir’e taşınacak!’Manisa’da devam etmekte olan bir projeniz var...3. bölümün çekimleri bitmek üzere. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de dijital ve internet dizisi platformu çok fazla büyümekte. Bizler de Manisa’daki projemiz olan Mirzah internet dizimize yapımcı olmaya karar verdik. Tabane diye bilinen Bayındırlık Mahallesi’nde çekilmekte. Ayrıca birçok sahne de Akhisar, İshakçelebi, Saruhanlı’da çekiliyor. Kentte daha önce böyle bir internet dizisi projesi olmadığı için, bizler bu konuda biraz avantajlıydık. Bilirsiniz, ilkler her zaman iyidir. Bizler de Manisa’nın büyük internet dizisi projesi olan Mirzah ile Manisa’nın ilki olduk. Bu dizi, 1. sezon 4 bölüm ve 30 dakikalık bölümlerden oluşacak. 4. bölüm sezon finali ise, biraz daha hayran kitlesi için uzayacak. 2. sezonda projemizi İzmir’e taşımayı düşünüyoruz.
‘Eğitim almadan oyuncu olunmaz’
n Oyuncu olmak isteyenlere, en azından size gelirken, birkaç kriter ve tüyo verebilir misiniz?
Eğitim almadan oyuncu olmak çok zor, neredeyse imkânsız. Sektörümüzde güzellik veya çirkinlik diye bir kavram asla yoktur, karaktere uygunluk demek daha doğru. Bütün kurumları bir tutarak sektöre karşı sürekli önyargılı olmalarının yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu kadar dizi, sinema ve reklam projesi ekrana taşındığına göre, işini iyi yapan kurumlar hâlâ var demektir.