“Hiçbir beslenmeye en iyi diyemeyiz. Ancak sizi iyileştiriyorsa en iyidir” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Beste Alimert Altunörs, pandemide bağışıklığı güçlü tutmanın yollarını anlattı
Yazın bir şekilde kendimize daha bir özen gösterdiğimiz mevsim. Her ne oluyorsa aslında kışın oluyor. Üstüne bir de pandemi koşulları, evde geçirilen vakitle beraber alınan sağlıksız kilolar da eklenince ipin ucu kaçabiliyor. İşte bugün o ipi sağlam tutabilmemiz için kendisine çok güvendiğim Beslenme ve Diyet Uzmanı Beste Alimert Altunörs ile nelere dikkat etmemiz gerektiğini, bağışıklığımızı nasıl güçlendirebileceğimizi konuştuk. Kesip, buzdolabınıza asabileceğiniz bir sohbet Sevinç Pastanesi Sohbetlerinde… Sağlıklı bir kış geçirmeniz dileğiyle.
Yılların diyetisyeni olarak bu pandemi süreci eminim senin için de yeni bir deneyim olmuştur. Okuyucularımıza önce biraz kendinden bahsedebilir misin lütfen?
Pandemi hepimize iki şeyi çok iyi öğretti, bir bağışıklık sistemi, iki online dünya. (Gülüyor)
Hacettepe Üniversitesi beslenme ve diyetetik mezunuyum. Benim işim sağlık kazandırmak. Her zaman savunduğum kişiye özel sağlıklı beslenmeye pandemi döneminde herkes daha çok önem verir hale geldi. Umarım çabuk unutmayız. Bağışıklık sistemimiz hep iyi olmalı. Hasta olduğumuzda hatırladık ama aslında bağışıklık sisteminin iyiliği, hasta olduğumuzda nasıl atlattığımızla ölçülür. Benim danışanlarımdan Kovid olanlar, “İyi ki sağlıklı beslenmeye önceden başlamışım” dediler. Pandeminin ilk döneminden itibaren İstanbul’da ofislerimi kapattım. Online olarak buluşmaya devam ediyoruz. Artık New York’taki danışanımla da İstanbul’daki danışanımla da sadece görüntülü görüşmenin yettiğini anladık.
Diyet=zayıflamak algısı doğru mu? Diyet nedir, kaç çeşit diyet vardır, eski diyet ve günümüz diyetleri arasındaki farklar nelerdir diye toplu olarak sorsam?
Diyet aslında beslenme demektir, zayıflama diyeti, kronik hastalıkların diyeti, emziren anne diyeti gibi aslında her duruma özel bir beslenme olması doğru olan. Zayıflama diyetleri kaç tane diyorsan yetişmek mümkün değil. Bu bir pazar ve mutlaka bir isim koymak istiyor herkes. Aralıklı oruç, ketojenik diyet, glütensiz diyet, Akdeniz diyeti en popülerleri.
Ama çok önemli olan nokta bunların hangisinin bize uyduğunu doğru tespit etmek. Sağlığımıza, kültürümüze, ekonomimize, damak tadımıza gibi birçok noktada sürdürebileceğimiz bir beslenmemiz olduğunda doğru diyettir diyebiliriz. Eski ve yeni diyetler arasında bilimsel farklar var Gözdecim kesinlikle ama insanların hızlı zayıflama arayışı aynı. Benim yaklaşımım fazla kiloyu yağdan, motive edecek kadar hızlı vermek, sağlık kazanmak, kalıcı sonuç almak.
Artık biyokimyamızın yanında genetik ve/veya mikrobiyom analizlerimize göre daha kişisel beslenmeye ulaşabiliyoruz. Diyetlerin isimleri önemli değil bize uygun planlanması önemli…
Bestecim hayatımızda aralıklı aç kalmak gibi bir kavram oluştu. Bu sence ne kadar doğru? Doğruysa bu sistem ne şekilde işliyor?
Evet aç kalmaya ihtiyacımız var kesinlikle ama ne zaman bize uygun; nöbet tutmuyorsak en uygunu akşam ve gece. Günümüz nasıl geçiyor kaçta başlıyor, yoğunluğu ne? Herhangi bir hastalığımız var mı? Aç kalmak bu hastalıkları nasıl etkiler? gibi birçok soruyu önce kişisel olarak değerlendirmek gerekiyor. Araştırmaların çoğu iyi planlanmış 3 öğün ile 2 öğün beslenme arasında sağlığı iyileştiren bir fark bulamamış. Hatta uzun dönemde 3 öğün düzenin, yeterli beslenme ihtiyacını daha iyi karşıladığı için olumlu sonuçları fazla. Hiçbir beslenmeye en iyi diyemeyiz. Seni iyileştiriyorsa en iyidir.
Peki, bizlere genel bir reçete verecek olsan kilo vermek isteyen bir insanın günlük yemek mönüsü nasıl olmalı?
Sağlıklı ama ulaşabildiği yiyeceklerle olmalı. Kişinin sağlık ihtiyaçlarını karşılamalı ama o kadar güzel bir coğrafyada yaşıyoruz ki her şeyin muadili var. Her ekonomiye göre, beslenme tarzına göre menü yapılır. Şuna dikkat etmeliyiz her öğünde; Tabağımda protein, karbonhidrat, yağ var mı? Lütfen İnternetten bu kavramları öğrenelim. Gün içinde daha çok doyalım, öğün atlamayalım bazen diyoruz ya, “Sabah/öğle yemesem de olur” bunu akşam diyebildiğimizde metabolizmamız rahat eder. Su içelim. Meyve sebze yiyelim, çiğ pişmiş fark etmez ama mevsiminde. Sonra yoğurt yiyelim, kefir, süt içelim, kurubaklagilleri unutmayalım.
Psikoloji diyeti ne kadar etkiler? Stres, mutluluk, zihin karışıklığı ya da tembelliği fiziken etkileyen faktörler midir?
Eğer psikolojimizin beslenmemizi etkilediğinin farkına varmazsak ya da kabullenirsek ne yediğimizi ve ne kadar yediğimizi belki en çok etkileyen şey duygularımız. Sevinçte, streste, üzüntüde hep bir bahane buluruz yemek için. Bir de bilinçsiz olduğumuz psikolojik yemelerimiz var, inatlaşmalarımız, bağımlılığımız vb. yeter ki önce farkına varalım, sonra da değiştirmek isteyelim, değiştirebiliriz.
Bunlara dikkat!
Bağışıklık sistemimizi güçlendirebilmek adına nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Bağışıklık sistemini güçlendirmek değil aslında amacımız iyi halini hep korumak. Kovid seyrini en önemli derecede etkileyen hastalık obezite çünkü birçok organı etkiler, enflamasyondur ve bağışıklık sisteminin düşmanıdır. Bağışıklık sistemi her zaman hazır olmalı.
Doktor kontrolüne girmeliyiz, kendimizi tanımalıyız.
Sağlıklı beslenmeliyiz.
Yeterli enerjiyi alırken makrolara karbonhidrat, protein, yağ dengesine dikkat etmeliyiz.
Basit şekerden, kilo almaktan kaçmalıyız.
Karaciğerimize ve bağırsaklarımıza iyi gelen beslenme bağışıklığı korur.
Yeterli uyumalıyız.
Propolis (alkolde çözünmemiş olması önemli), probiyotik, balık yağı, magnezyum, çinko, demir, D3 vitami, C vitamini önemli.
Vücudumuzdaki eksiklikleri tamamlamalıyız.
Aktif olmalıyız.
Pozitif olmayı öğrenmeliyiz.