Gözde Yener Birman

Gözde Yener Birman

gozdeyener1@hotmail.com

Tüm Yazıları

Kıskançlığın kuşkuyla beslendiğini vurgulayan Dr. Osman Seçkin: Bu duygu, gururun ahmak çocuğudur. Kıskançlıktan kurtulmak mümkün.

Her ay farklı konuları irdelediğimiz sevgili hocam Psikiyatr Dr. Osman Seçkin ile Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde hayatımızın içinde olan ‘kıskançlık’ duygusunu konuştuk. Bu rahatsız edici duygudan sıyrılmanın yollarını, sağlıklı ilişkiyi, kıskançlığı lehimize çevirebilmeyi irdeledik. Mutlu pazarlar...

Kıskançlık, gururun ahmak çocuğudur

- Neden kıskanıyoruz?

İnsan olduğumuz için. Daha da doğrusu insan olmanın kalitesini tutturamadığımız için, ‘insan insana’ var olamadığımız, insan olamadığımız için. Kadın-erkek vb. kutuplaşmalarda çekişip durduğumuz için. Evrimsel anlamda sağ kalım için, kaybetmemek, kazanmak için, yalnız-sosyal yalıtılmış-terk edilmiş-istenmeyen, değersiz, aldatılmış olmamak için. Kıskançlık duygusu hayatın içinde var. 6 aylık bebeklerde de kıskançlık davranışları gözleyebiliyoruz. Kıskanç (Düşünce-Duygu-Davranış-Düşlem) yelpazesi masum bir düzeyden, tutkulu, takıntılı, sayrılı- sanrılı durumlara değişebiliyor. Kıskançlık böylesi olağan bir duyguyken, yadırganır-yargılanırsa fark etseniz de, dışa vurmakta zorlanır bastırırsınız. Kuşku, kıskançlığı besler. Kuşku kesinlik kazanınca, kıskançlık ya öfkeye dönüşür ya da söner. Kıskançlık çocukların 2-3 yaşlarındaki ödipal duygusal deneyimlerinden, haset çocuğun ilk aylardaki yaşamından kaynaklanır. Haset, bebeğin çaresizlik ve anneye olan bağımlılığı sonucu ilk 1 yaş içinde gelişir.

Haberin Devamı

- O halde, özgüven olduğunda kıskançlık olmuyor diyebilir miyiz?

Özgüven kendini bilmek, kabul etmek, sevilen-değerli-saygın biri olmakla ilgilidir. Kendine şefkat ile öz değer ile ilişkilidir. Olgun insan kıskanmayan insan değil, kıskanç düşünce ve duygularını yönetebilen, bunların davranışları bozmasından sakınabilen insandır. Kıskançlık, özünde yetersizliğin, özgürlük ise sorumluluğun çocuğudur. Özgüveni düşük, terk edilmekten kaygılanan kişiler, eşlerini aşağılayıp, değersizleştirerek kendisine bağımlı kılmaya çalışabilirler. Kendilerini vazgeçilmez, olağanüstü göstererek eşi çaresiz, bağımlı, yönsüz bırakabilirler. Kişi hiçbir şey hissetmemektense, çaresizliğin panzehri olarak kıskançlığı yeğleyebilir. Kıskançlık, kişinin çaresiz ve küçük düşmüş hissettiği bir döneme verdiği gecikmeli bir tepki olarak da görülebilir.

Haberin Devamı

- Bu duygunun üstesinden gelmek mümkün mü?

Elbette mümkün. Bu tür insani arazlar daha iyi insan olabilmemiz için fırsatlardır. Kıskançlığı etkili bir biçimde yönetebilmek için sorunun farkına varmak gerekiyor. Korku mu, kayıp mı, aşağılanma mı, dışlanma mı? Kıskançlıkla ilgili en acı verici düşünce(ler) ne(ler)dir? Kıskançlığa yatkın kişiler kendilerini, “Ben kıskanç bir insanım” diye etiketlemek yerine, kıskançlığa yatkın olduklarını kabul etmeye çaba göstermelidirler. Bu konuda bir şeyler yapma sorumluluğunu almak. Sevgisini ve acısını anlatmak. Saldırmadan açık ve düşünceli, eksiksiz dürüstlükle konuşmak. Kıskançlık işkencesinin kıskacındaki kişilerin her düşündüklerinde en keskin acıyı hissetmelerine neden olan belirli ‘travmatik bir sahne’leri vardır. Erkekler için bu genellikle cinsel bir sahnedir. Kadınlar için ise bu yakın bir ilişki sahnesi oluyor. Bu sahne ile ilgili yineleyici düşünce ve duygular çalışılıp saf dışı bırakılırsa, kıskançlık sorunundan kurtulmak olasıdır.

Haberin Devamı
Kıskançlık, gururun ahmak çocuğudur

- Kıskançlık eğitim, aile ve kültüre göre değişkenlik gösteriyor mu?

Kıskançlığa yatkınlık belirli ailevi, kültürel geçmiş ya da eskide kalmış bir yakın ilişki sonucu gelişmiş olabilir. Beslenme şeklini ruhsal-entelektüel beslenme olarak aldığım da modelleme olarak etkindir. Töre ve geleneklerin koşullaması, kıskançlık davranışlarını suça dönüştürebilir. Kardeşlar: Habil ile Kabil... Hangisi babasının gözbebeği? Ares ile Hephaistos... Kızı kim alacak? Romulus ile Remus... En büyük ve en güçlü kim?

Kıskançlığı ortaya çıkaran aşktır, tıpkı külleri ateşin var etmesi gibi. Ama aşkı yok eden de kıskançlıktır, tıpkı küllerin ateşi söndürmesi gibi.

- Çok yakınınızdaki kıskanç insanlara karşı nasıl yaklaşılmalı?

Ortamı değiştirmek kaçmak, konuyu çevirmek anlamlarına geliyorsa bu doğru değil. Kıskanılan kişi bir kişi mi (haset-garez), üçgen de miyiz (aşk-romantik ilişki de kıskançlık), imrenme-özenme-gıpta etmek mi? Bunu ayırt edip, konunun konuşulası olduğunu, öfke, aşağılama, kötüleme, dedikodu ve yargı üretmeden, bu tutumların modeli olarak maruz kalmak yararlı olur.

- Kişi ne kadar seviyorsa o kadar kıskanıyor mu?

Ölçüyü kaçırmamak gerek. Kıskançlık sevgiyi artırmaz, tedirgin eder, korkuyu artırır, yalana sürükler. Kıskanan kişi değişikliği-onarımı kendinde başlatmalıdır. Yıkıcı çekişmenin ilacı cömertliktir. Kıskançlığı geride bırakmak insanı yepyeni bir hayat ve sevme kapasitesiyle taçlandırır.

Neden oluşur?

- Keder, sevdiğimiz bir kişiyi kaybetme düşüncesinin verdiği acı.
- Bir şeyi çok istesek ve hak ettiğimizi hissetsek de, istediğimiz her şeyi elde edemeyeceğimizi fark etmemizin verdiği acı.
- Başarılı rakibe karşı duyduğumuz düşmanlık.
- Kaybımız için, az ya da çok, kendimizi eleştirmemizden oluşur.

Kıskançlık, gururun ahmak çocuğudur