Gözde Yener Birman

Gözde Yener Birman

gozdeyener1@hotmail.com

Tüm Yazıları

"İş batırmak çok dramatiktir” diye düşünürüz, öyle değil mi? Artık değil. Bir gerçek vardır, o da “alınan derslerle yola devam etmek”... Geçenlerde, her ay İzmir’de tekrarlanan, tüm dünyada bir akım haline gelen ‘FuckUp Nights’a katıldım; hem eğlendim hem öğrendim... Mutlaka gidin, iş batırmamış bile olsanız batırmamak için nelere dikkat etmeniz gerektiğini göreceksiniz. Sizlerle bugün, bu cesaret isteyen sunumu organize eden Banu Güsar’la, Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’ndeyim. Keyifli bir pazar diliyorum...

Haberin Devamı

İş batırmak bu kadar eğlenceli olmamıştı

İş batırmak mı daha kolay, iş kurmak mı?

Sanırım iş batırmak daha kolay. Bir sürü nedeni var. İş kurmak ve bunu yürütmek çok güç. Hele Türkiye ekonomisinde. Türkiye, insanı öldürmüyor; her daim ayakta tutuyor. Bu nedenle bir çok bankacımız yurtdışında expat (kendi ülkesi dışında rotasyona tabi tutulan çokuluslu şirket çalışanı) olarak çalışır.

Bu keyifli proje fikri nasıl doğdu?

Ben ekonomistim, ODTÜ İktisat mezunuyum. Bu fikir de ben profesyonel hayattan kopup kendi işimi kurduktan sonra oluştu. Fikir bana ait değil. 2012 yılında 5 Meksikalı genç, iş batırdıkça bir araya gelip anlattıkları toplantılar yapmaya başlamışlar ve kulaktan kulağa, o ona anlatırken bir bakmışlar, önce Meksika’nın tüm şehirlerine, sonra da dünyaya yayılmış. Ben de Kasım-Aralık 2014 gibi Meksikalı arkadaşıma kendi ‘girişimcilik’ maceralarımı anlatırken öğrendim. İç korkularımın yükseldiği bir gece dertleşirken ‘Aman yahu, en kötü ihtimalle FuckUp Nights’a çıkar anlatırsın, ne olacak?’ deyiverdi. Sabaha karşı 5’te Meksika’ya mail attığım anı, şu saniye bile hatırlıyorum. Hemen olur dediler. Ve Ocak 2015’ten beri İzmir’de yapmaya devam ediyoruz. Şimdi 80 ülke 252 şehir. İzmir’den sonra 2015’te İstanbul, 2017 Ocak’ta da Ankara başladı.

‘Toplum, nasihati seviyor’

Herkese trajik gelebilecek bu hayat deneyimlerine nasıl esprili bir perspektif kazandırabildiniz?

Sahneye çıkıp hikâyesini paylaşanlar, öyle sanıldığı gibi ‘Kaybedenler Kulübü’ üyeleri değil. Tersine, Simurg gibi küllerinden yeniden doğan insanlar. O ‘başarısızlığı’ yaşamış ve kendileri ile yüzleşmiş insanlar. Bu nedenle, çoğu insanın belki ezile büzüle anlatacağı ve hatta ömür boyu kendine bile açıklayamayacağı gerçekleri kahkaha ile anlatıyorlar. FuckUp Nights İzmir olarak çok katma değerli bir şey yapıyoruz. O da insanları network için bir araya getiriyoruz. 20-30 dakikayı insanları kaynaştırmak için yaptığımız kartvizit alışverişine yönlendiriyoruz.

Haberin Devamı

‘Kervan yolda düzülmez!’

Bu dönemde iş kurmak akıllıca bir şey mi?

İşveren olabilmek için girdiğiniz iş dalına dair her konuda her şeyi bilmeniz lazım. Üretim yapıyorsanız sadece ürettiğiniz ürünü değil, onu üreten makine, onu üretebilecek yetkin işgücü, finans, fırsatlar, tehlikeler... Benim gözlemlediğim, çoğunlukla işe stratejisiz başlamamız. Yani stratejik düşünceden çok yazı tura mantığı, en çok da ‘kervan yolda düzülür’ bakışı ile iş kuruluyor. Tabii ki iyi pazar analizi yapanlar da var. Ama büyük bir kesim maalesef yeterince araştırmadan giriyor.

‘Türk annesi!’

Yurt dışındaki örneklere bakarak tartacak olursak... İşlerin kötü gitme sebepleri, bizden hangi noktalarda ayrılıyor?

Haberin Devamı

Ülkemizin en kronik iş batma nedeni, aile şirketleri. Bir baba, belki birkaç kardeş hasbel kader iş kurar. Yıllar içinde evlenir, çocukları olur.

Çocuklar daha üniversiteye gitmeden eşler şirkette çocuklarına pozisyon yaratma gayretine girer. Ha bu arada çocuklar, iş dalı ile ilgili bir şey okumazlar. Şirket, tornacılıktan büyümüş bir orta ölçekli KOBİ ise, mesela alaylı babaların çocuklarından makine mühendisliği, maden, metalurji, mekatronik ya da ne bileyim endüstri mühendisliği okumasını bekler değil mi? Yok, sosyoloji okumuş çocuk, daha hiçbir yerde staj bile yapmadan işin içine finans uzmanı diye girer.

Eşler, eltiler kavgalı. Yavaş yavaş da şirketin kasasından para çekmeler başlamış. Şirketin kasası onların kasası ya! Çalışanın hakkı, o şirketin finansal gücü, yatırımla ayakta durma gerekliliği hiç düşünülmez. Veee kaçınılmaz son. İcralar, davalar... Bu nedenle de Türk şirketlerinin içinde 50 yılı deviren sayısı 100’ü bulmaz. Oysa, yurtdışında ‘aile anayasası’ vardır.

İşi kuran baba der ki, iki çocuğuna... Bakın evlatlarım, sizler benim canımsınız. Ama fabrikam da. Onu ellerimle kurdum ve o bizi besledi, sizleri okutmamı, büyütmemi sağladı. Siz bu şirkete, ... mühendislikleri okumadan, rakip şirkette ... müdürü olmadan veya kendi işinizi kurmayı denemeden giremezsiniz.

Ve eğer kendinizi ispat eder de şirketimizde sorumluluk almaya başlarsanız, yine aile anayasası nedeniyle ben sizin harcamalarınıza karışırım; evlendiğinizde düğünüze harcanacak paradan, şirket arabanıza, sizin eşinize alacağınız arabaya, çocuklarınız olduğunda takılacak takıya kadar her şeye karışırım. Ancak, hiçbir Türk annesi bu anayasayı kabul etmez, imzalamaz. Ve de ne yazık ki şirketlerimiz batar.

İş batırmamak için nelere dikkat edelim?

Az önce konuştuklarımız... Onun dışında, çok daha fazla okumak ve gelecekle ilgili projeksiyon yapmak gerekiyor. Özellikle geleceğin dünyasını hayal etmek üzerine... Bugünden sadece 10 yıl öncesine bakınca, akıllı telefonun daha hayatımızda olmadığını görüyoruz. İş kurarken nasıl bir geleceğe hizmet etmemiz gerektiğini, nasıl bir yaşam tarzı olacağını ve de bugün sunduğumuz ürün veya hizmetin ne şekilde değişeceğini öngörmemiz lazım. Bunun için de yerli yabancı tüm kaynakları takip edilmeli.

İkili Seçeneklerden

Yürüyüş-Koşu
Sıkılmak-Sabretmek
Susmak-Konuşmak
Dans Etmek-Oturmak
Klasik-Modern
Dobra-Politik
Samimi-Mesafeli
Uykucu-Uykusuz
Sakin-Heyecanlı
Kitap-Dergi
Doğa-Konfor
Kedi-Köpek
Güneş-Yağmur
Çay-Kahve
Et-Ot
Disiplinli-Rahat
Unutur-Affetmez
Tatlı-Tuzlu
Çin Yemeği-İtalyan Yemeği Japon Yemeği
Şarap-Rakı
Esprili-Ciddi