20 Haziran’daki LGS’ye yönelik uyarılarda bulunan Uzman Klinik Psikolog Aslı Yıkgeç Şen, “İstenen başarı ile elde edilebilecek başarı arasındaki ilişki önemli. Gerçekçi olmayan yüksek hedefler, motivasyonu düşürür” dedi
Haziran ayı, sınav ayı... Gençlerimizin tüm geleceğini etkileyecek, önemli virajlardan biri. Bu yıl sadece sınava çalışmadılar, aynı zamanda salgınla da mücadelenin içindeydiler. Uzman Psikolog Aslı Yıkgeç Şen’le, gençlerimize rehber niteliğinde olabilecek bir röportaj yaptım. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde, kendisiyle hem gençlerimiz hem de aynı heyecanı yaşayan ebeveynler adına konuştuk...
Ülkemizde eğitim sınava dayalı ve bu ay da gençlerimizi iki önemli sınav bekliyor. Bu alandaki uzmanlığınız nasıl başladı ve ne şekilde yol aldınız?
Merhaba, Uzman Klinik Psikolog Aslı Yıkgeç Şen ben. İzmir doğumluyum. Lisans eğitimimi ODTÜ Psikoloji Bölümü’nde bitirdim. Yüksek lisans eğitimimi Boğaziçi Üniversitesi’nde, klinik psikoloji alanında tamamladım. Yaklaşık 17 yıldır klinik alanda çocuklar, ergenler ve ailelerle çalışıyorum. İki yıldır kurucusu olduğum Yol Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde danışanlarımı takip ediyorum. Evliyim, 11 yaşında bir kızım var.
Hep merak ederim. Ergenlik, bir yandan sosyal hayata uyum, bir yandan gelişen, değişen bedenler... Başlı başına zor bir sürece, bir de hayatlarını etkileyecek sınav giriyor. Biraz karışık bir durum değil mi?
Haklısınız. Ergenlik ilk bebeklik yıllarından sonra fiziken gelişimimizin en hızlı olduğu dönem. Çocukluktan yetişkinliğe geçtiğimiz, çocuk muyuz yetişkin miyiz; siyasi görüşümüz ne, varoluş hakkında ne düşünüyoruz, cinsel yönelimimiz ne, belirlemeye çalıştığımız, benlik oluşumumuzu tamamlamaya çalıştığımız bir dönem... Soruların ciddiyetini düşünebiliyor musunuz... Hayatın ilerleyeceği temel yollardan hangilerine sapmak istediğine karar verecek, hem de ne yollar. Tüm bu yollar, bireyselleşme sürecimizin parçaları. Ergenliğin tam ortasında kimlik oluşumu, yani bireyselleşme yatar. Bu kadar ciddi işin arasında ‘test edilmek’ oldukça kaygı verici bir duruma dönüşebilir. Bu çağda herhangi bir olay gencin kimliğiyle yakından ilgili. Özellikle LGS, yani 8. sınıf gençlerin gelişiminin oldukça bireysel farklılık gösterdiği bir dönem. Kimi genç 15-16 yaşında gibidir, kimisi ise yaşından küçük gösterebilir. Benzer bir durum bilişsel gelişim için de geçerli. Bu anlamda eşitsizliğin olduğu yaşlar, bu durum kişisel olarak çok zorlayabiliyor bazı gençleri.
‘Ebeveynler sabırlı olmalı’
Ebeveynler, gençlerden daha heyecanlı... Biz ebeveynler ne yapmalı, nasıl bir düşünce şekliyle yol almalıyız?
Bu son haftalar, gençlerin kaygı ve kaygıya bağlı olarak gerginliklerinin de arttığı dönemler. Her şeyden önce yaşanabilecek öfke patlamaları, gençlerin bizlere saygısızlık olarak gelebilecek, davranış ve sözlerinde muhtemel artışlar olabilir. Bizler bu tür öfke patlamalarını sakinlikle karşılamalıyız. Yanlarında olduğumuzu hissettirmeli, ancak öğüt vermekten kaçınmalıyız. Sabırla dinleyici konumumuzu sürdürmeliyiz. Kesinlikle başkalarıyla kıyaslamamalıyız. Ebeveynler olarak bizler de mükemmeliyetçi bir tutum içinde olup olmadığımızı zaman zaman kontrol etmeliyiz. Bizleri stresten uzak tutacak aktivitelere zaman ayırmak, bizim için de önemli. Ebeveynler için de oldukça kaygı verici süreçler bunlar. Bazı gençler daha da içine kapanabilir. Kaygıya bağlı uyku ve yeme problemleri olabilir, fiziksel şikâyetler baş gösterebilir. Henüz başladıysa bu sorunlar sınavdan sonra ortadan kalkacaktır, çok endişelendirmeden destekleyici olmayı sürdürmek önemli. Ailelere tepkilidir gençler, ancak göstermeseler de bu onlar için çok büyük önem taşır.
İstenen başarı elde edilmediğinde kabul edip devam mı edilmeli, yoksa tekrar denenmeli mi? Çünkü; hayatı genelde talep edilenden çok, puanın tuttuğu yer şekillendiriyor...
Bu üniversite giriş sınavları için geçerli olabiliyor. Bu konu, kişiden kişiye değişen bir durum. Öncelikle istenen başarı ile elde edilebilecek başarı arasındaki ilişkiye bakmak lazım. Gerçekçi hedefler koymak çok önemli.
Bir hedefte neden ısrarcı olunduğu çok önemli. İstek motivasyonu getirir, gerçekçi olmayan yüksek hedefler ise motivasyonu düşürür. Yüksek hedef koymak, ileri götürücüdür, ancak çok yüksek hedefin böyle bir etkisi yoktur. Dediğim gibi mükemmeliyetçilik yerine esnek düşünce yapısı içinde olabilmek, çok önemli tercihleri bu bakış açısıyla yapmak gerektiğini düşünüyorum.
ÖNERİLER...
Gençlerimize, sınav kaygısıyla baş edebilmeleri ve maksimum başarı için bu kısa sürede neler önerirsiniz?
Kendilerine zaman ayırsınlar, ekrandan uzak sevdikleri aktivitelere her gün az da olsa zaman ayırsınlar.
Egzersiz yapabilmek çok önemli, spor yapmanın kaygı üzerindeki olumlu etkisi birçok araştırma tarafından kanıtlandı.
Ailelerine beklentilerini açıkça dile getirsinler: “Anne, baba, teyze benimle sınav hakkında konuşmayın, yemek yemediğimde sınavın var deyip durmayın, sürekli odamı toplamayın, kuzenimin LGS başarısından bahsetmeyin, burs alamazsam nasıl bir ekonomik plan yapacağınızı benim yanımda konuşmayın vb.”
Mükemmeliyetçi düşünce yapısı sınav dönemlerinde çok yıpratıcı olabiliyor, bunun yerine, gerçekçi ve esnek bir düşünce yapısı daha başarı odaklı aslında.
Bazı düşünceler, takıntılı bir şekilde zihni meşgul edebiliyor: “Ya son gece uyuyamazsam, ya çok gürültülü bir ortamda sınav olmak zorunda olursam vb.” Bütün bir yılın motivasyonu, belirttiğim durumlardan çok da etkilenmez, kendinizi bu konuda rahatlatın.
Geçmişte başarmış olduğunuz koca bir süreç, verdiğiniz koca bir emek var, dönüp dönüp ona bakın. Sınav önemli ama başarıya giden tek yol değil. Sınav gözünüzde ne kadar büyürse, kaygı o derece artar.