Çocuk Hukuku ve Cinsel İstismar konusunda uzman Avukat Sade Akço ile İzmir Koruncuk Vakfı’nın düzenlediği söyleşi öncesi bir araya geldik. Konu derin. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde hassasiyeti hiç geçmeyecek konuyu enine boyuna konuştuk.
Seda Hanım, çocuğa yönelik cinsel istismar tespiti zor bir suç, mağduriyeti çok olan bir alan değil mi?
Evet, ispatı zor bir suç. Bu nedenle ceza hukukunun yeterince etkili işlemediği yönünde kaygılar var. Ben en başta bu perspektifi değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu olay olduktan sonra yapılan müdahaleye dair duyduğumuz kaygıyı, olmadan önceye yöneltmemiz gerekir.
Olmadan önce neyi eksik yapıyoruz?
Neyi yapmıyoruz ki! Öncelikle yaygın olan ihmale gereken önemi vermiyoruz. Sanki basit bir şeymiş gibi görüyoruz halbuki bir çocuğun yetersiz beslenmesi, yeterli psiko sosyal destekten yararlanamaması, yeterince sevgi görememesi, tokat atmak kadar ağır bir sonuç doğurabiliyor. Bunun için ihmali çok ciddiye almamız gerekiyor.
Aile Bakanlığı’nın ‘Hayır’ kampanyası var. Öyle bir durumda çocuk nasıl hayır diyecek?
Çocuklar hayır demeyi bilerek doğuyorlar ancak biz çocuklara hayır dememeyi öğretiyoruz. Sonra da istismarla mücadelede çocuğa hayır demeyi öğretmeye kalkıyoruz. Çocuğa istismardan korunmak için hayır demeyi öğretmeye yönelik çağrılar iki çelişki barındırıyor: birincisi, sanki çocuk hayır derse, fail durur ve istismar olmazmış gibi bir varsayımı barındırıyor. Oysa istismarı yapacak olan kişi, birçok seferinde çocuğun hayırını zaten dinlemiyor. Çocuklara hayır demeyi öğretmeye karşı değilim. Ama asıl olarak bizim önce yetişkinlere, çocukların hayırlarını, evetlerini, itirazlarını, taleplerini, ihtiyaçların duymayı, dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Yetişkin sorumludur!İkinci çelişki de; çocuk istismarı niteliğinde ki davranışların her zaman çocuğun itiraz edeceği, istemeyeceği davranışlar olarak sunulmasıdır. Ama cinsel istismar niteliğindeki eylemlerde bu her zaman böyle olmaz. Çocuklarda özellikle ergenler cinsellikle ilgili gelişmeyle beraber bazı şeyleri merak eder, denemek isterler. Dolayısıyla talep eden, kışkırtan bile olabilir. Bu durumda dahi bir çocuğu herhangi bir cinsel davranışa maruz bırakmamak, bir cinsel ilişkinin partneri olarak görmemek yetişkinin sorumluluğundadır.
Çocuk yaşta cinsel istismarı yaşamış birey yetişkinlik dönemine geldiğinde isterse şikâyette bulunabilir mi?Zaman aşımı süresi sınırsız değil ama 18 yaşına geldiğinde başlıyor. Dolayısıyla 18 yaşından sonra zaman aşımı süresi içerisinde şikâyette bulunabilir. Zaman aşımı süresi suça göre değişir.
Türkiye’de bu süreç nasıl işliyor?Bizde birden fazla bildirim makamı var. Sosyal Hizmetler Kanunu’na göre çocuğun korunmasından sorumlu makam olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne ve ALO 183’e de bildirilebilir. Aynı zamanda eylem suç teşkil ettiği için kolluğa ve savcılığa bildirilmesi gerekiyor. Bu ilkeyi de göz önünde bulundurarak, öncelikle çocuğun korumasından sorumlu bakanlığa bildirim yapılabilir. Özellikle aile içinde bir istismar varsa, çocuğuna yaşamını sürdürmesi riskli hale gelebiliyor. Bu yüzden koruyucu müesseseleri ve adli makamları eş zamanlı harekete geçirmek gerekir.
Sosyal medya ile istismar daha fazla görünür oldu... Artış var mı? Artış olup olmadığını söyleyebilecek bir veri toplama sistemimiz yok. Sosyal medya paylaşımları da çok yanlış yönlendiriyor insanları; tutuklama ve ceza müdahalelerine odaklı bir tepki yükseliyor. Halbuki bizim, sistemimizde önlemeye yönelik neler yapılıyor bunu tartışmaya ihtiyacımız var. Bunlardan biri veri toplamak mesela. Veri toplamadan hiçbir şey yapamazsınız. Bir diğer önlem çocuk hakkı olarak ailenin desteklenmesidir. Çocukların bütün temel hizmetlerden yararlanması sağlanarak önleme yapılabilir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesi diyor ki ‘Çocuğu koruma, gözetme yükümlülüğü anne-babanındır ama devlet de anne-babayı bu yükümlülükleri yerine getirmesi için desteklemelidir’.
‘Ailelere destek mekanizması zayıf’
Dolayısıyla bizim şu soruların cevaplarının peşinde olmamız gerekir: Bir çocuğun yeterli beslenme, duygusal destek, yeterli oyun gibi ihtiyaçlarının karşılanması konusunda anne-babayı desteklemek için hangi hizmetlerimiz var? Bu hizmetlerden bütün ebeveynler yararlanabiliyor mu? Bizim bu tür destek mekanizmamız çok zayıf.
Bir diğer önleme alanı ise, çocukların hamilelikten itibaren toplumsal hizmetler aracılığı ile güvenliklerinin ve gelişimlerinin izlenmesi. Devletin çocuğun gelişimini ve güvenliğini takip edebilmesini sağlayacak en önemli iki aktör: doktor ve öğretmen. Bunlar hamilelikten itibaren çocuğa temas eden iki önemli uzman. Burada bir boşluk var. Sağlık hizmetlerinde düzenli tarama 2 yaşına kadar yapılıyor, okula 6 yaşında başlanıyor. Arada ki boşluğu kapatmak için düzenli sağlık takibi süresinin eğitim çağına kadar uzatılması gerekir. Bu süreçte görev alan meslek elemanlarının ihmali ve istismarı fark edecek donanıma ve olanağa sahip olması gerekir. Fark edilen risklere müdahale etmesi için de yerelleşmiş sosyal hizmetler olmalıdır. Örneğin sağlık kontrolü yapan doktor, bir çocuğun yetersiz beslendiğini fark ederse, bir sosyal hizmet birimine durumu bildirmelidir. Bir öğretmen, öğrencisinin annesinin vefat ettiğini ve çocuğun babasıyla yalnız kaldığını, babasının da çalışıyor olması sebebiyle çocuğun okul çıkışında komşulara bırakılması gerekeceğini fark edebilmeli ve bunun risk oluşturduğunu dikkate alıp, durumu sosyal hizmetlere bildirmelidir.
Ebeveynler nelere dikkat etmeliler?Çocuğun rahatlıkla görüşünü ifade edebileceği bir ortamın sağlanması, dolayısıyla çocukları dinlemek gerekir. Ebeveynin rolünü yerine getirebilmesi için de örneğin dinlenme zamanına sahip olması için gündüz veya gece geçici bakım desteği sunulması, ebeveyn eğitim programları gibi birçok hizmetle desteklenmesi gerekir. Bunun için de sosyal hizmetleri güçlendirmek gerekiyor. Öte yandan Çocuğun yeterli harçlığa sahip olması da tatile gidebilmesi de önemli gelişimi için. Üstüne basa basa söylüyorum; “bu çok zor, kapsamlı gerçekleştirilmesi de pek mümkün değil, o yüzden bunu bir tarafa bırakalım, şu failleri cezalandırmayla uğraşalım” diyerek hiçbir yere ulaşamayız! Zor, kapsamlı bir iş var ama bunu da yapabilecek koskoca bir toplum var; sivil toplum kuruluşları, merkezi hükümet, yerel yönetim var. Yerel yönetimler bu faaliyetlerin büyük bir bölümünü yapabilirler ama hiçbirinde yoklar.
Koruncuk Vakfı ile yollarınız kesişti?Koruncuk Vakfı, çok kapsayıcı, içine alan, onore eden ve bir daha bırakmayan bir vakıf. Eski yıllardan bu yana bu böyleydi. Mütevelli üyeleriyim. Biz de vakıf olarak bu alandaki açığı kapamaya çalışan sivil toplum kuruluşlarından biriyiz.