Salgın sürecindeki tablonun ciddiyetinin, aşı çalışmalarını hızlandırdığını belirten Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Gürüz, “40-50 yıl önce şehirlerarası görüşme için saatlerce beklendiğini hatırlayanlar, bugün cebimizdeki telefonların yaptıklarına nasıl şaşırmıyorsa, aşı çalışmalarının süratine de şaşırmayalım” dedi
Pandemi gibi büyük bir sınavdan geçtik. Evlerden çıkmayarak, gerek işimizden, gerek eğitimimizden uzak kalarak bu süreci en az hasarla atlatmaya çalıştık. Bu süreçte bilim insanları durmadı, geceler gündüzlere karıştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Gürüz, Türkiye Aşı Enstitüsü’nün kurulmasıyla Aşı Merkezi’nin müdürü olarak atandığında Kovid’le ilgili yoğun çalışmalara çoktan başlamışlardı. Bugün aşıda elde ettikleri başarı alkışı hak ediyor. Hocamızla bu çok kıymetli röportajımız bilimsel terimleri içerse de her türlü sorunuza açıklık getirecek nitelikte oldu. Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde yine saklanası bir sohbet... Sağlıklı günler dileriz...
- Aşı geliştirme ve parazitoloji alanına kendinizi adamış, ülkemizin çok kıymetli profesörlerindensiniz. Bugüne kadar yaptığınız çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?
1986 Ege Tıp mezunuyum. 1990 yılının Mart ayında Parazitoloji Anabilim Dalı’nda doktoraya başladım. İlgi alanım, Toxoplasma gondii ile ilgili yeni tanı ve tedavi yöntemleri geliştirirdim. Geliştirdiğim doğru tanı yöntemleri ve Kadın Doğum hekimleri ile yakın çalışmalarımız sonucu son 30 yıl içinde Ege Üniversitesi’nde konjenital toxoplasmosis öntanısıyla hiç bebeğe kürtaj yapılmadı diyebilirim. Akademik hayatımda kongrelerde sözlü sunumlar, poster sunumları, oturum başkanlığı yaparak bilgimizi dünya ile paylaştık. 1996 yılında doçent, 2002 yılında profesör oldum. Türkiye Parazitoloji Derneği, Türkiye Hidatidoloji Derneği, İzmir Tabip Odası, British Society for Parasitology üyesiyim. Halen Aşı Bilimi Derneği’nin başkanı, PROKOM Koordinatörü ve Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin Müdürü olarak çalışıyorum. 2002-2006 yılları arasında Avrupa Parazitoloji Federasyonu Genel Sekreterliği, Avrupa Toxoplasma Network Türkiye Temsilciliği, Dünya Parazitoloji Kongresi Bilim Danışmanlığı, Avrupa Parazitoloji Kongresi Organizasyon Komitesi üyeliği, Zoonotik Parazitozlar Avrupa Danışma Kurulu üyeliği görevlerinde bulundum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Başhekim Yardımcılığı, Dekan Yardımcılığı, Dekan Vekilliği, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu üyeliği, 10 yıl Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanlığı yaptım. 2007 yılında toxoplasma aşısı ile başladığımız çalışmalarımızın sonucu Aşı Bilimi Derneği’ni kurduk, Türkiye’nin aşı üretimindeki boşluğunu kapatmak için, Ege Üniversitemizde bir Aşı Enstitüsü kurmak için Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak’ın büyük desteği ile YÖK’e başvuruda bulunduk. YÖK, merkezi bir aşı enstitüsü kurmak üzere yola çıkınca bize bu enstitüye eklemlenecek bir aşı merkezi kurmamızı tavsiye etti. Aşı merkezimiz 2021 Ocak ayında resmen kuruldu ve Rektörümüz merkez müdürü olarak beni görevlendirdi. TÜBİTAK 1004 çerçevesinde aşı üretimi ile ilgili önkabul almış olan projemiz olduğundan pandemi başlangıcında TÜBİTAK bizleri Kovid 19’a karşı hızlı DNA aşısı üretmekle görevlendirdi. Aşımızın preklinik çalışmalarını haziran ortasında tamamlandı, Türkiye’nin saygın ilaç firmalarından Atabay ile aşımızın GMP üretimi ve toksisite çalışmaları için mutabakat sağladık. Sonrasında klinik (FAZ I-II-III) çalışmalar için TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığımızın talimatlarını bekliyor olacağız.
İnsan sağlığına hizmet
- Aşı, çocukluğumuzdan kalma rutin bir işlem iken birdenbire hayatımıza bambaşka bir formda girdi. Yeni teknikler, fazlar, alternatifler olunca kafalar karıştı. Sağlıklı bir aşının süreçleri nelerdir?
Normalde iyi bir aşı üretimi öncesinde hastalık etkeninin laboratuvarda sürdürmek, virüsün immünojen ve koruyucu antikor üretecek bölgesini saptamak için yıllar süren araştırmalar yapılırdı. Sonrasında hazırlanan aşı adayı hücre kültürü/uygun hayvan modellerinde farklı formüllerde denenir, en etkin olası doz ve bileşim toksisite testlerine tabi tutulur ve klinik çalışmaya (FAZ 1) başlanır. Az sayıda gönüllü (30-50 gibi) ile aşı adayının dozu, yan etkileri ve etkinliği gözlemlenir, sonuçlar olumluysa risk gruplarını, yaş gruplarını, cinsiyet dağılımını gözeten gruplama ile yaklaşık 1000 kadar gönüllüyle FAZ 2 çalışmasına geçilir. Yan etki ve etkinlik istenilen gibi olursa 30-50 bin arası gönüllüde FAZ 3 aşaması başlar. FAZ 3 çok merkezli ve çok uluslu olarak planlanan süreçtir. Burada da sorun gözlemlenmezse onay ve ruhsatlama ile aşı piyasaya sürülür. SARS-CoV-2 pandemisine kadar klasik platformda üretilen aşılarda yukarıdaki süreç ortalama 10,5 yıldı. Bu aşılarla çiçek, kabakulak, kızamık, boğmaca, difteri, çocuk felci, kuduz, Hepatit A ve B, mevsimsel grip, zona, pnomoni, HPV gibi bir çok hastalığı alt ettik. Pandemi sürecindeki tablonun ciddiyeti, aşı çalışmalarını hızlı sonuca götüren yeni jenerasyon platformları kullanmaya mecbur bıraktı. Yeni jenerasyon, yıllarca süren önhazırlık ve preklinik çalışmaları neredeyse birkaç haftaya indirgedi. Klinik çalışmadaki FAZ 1/2, bazen FAZ 2/3 birleştirilerek burada da birkaç ay gibi süreler yeterli oldu. Tabii modern bilgisayar teknolojisi, hücre kültürü yerine biyoreaktörlerin devreye girmesi, mucizelere zemin hazırladı. 40-50 yıl önce şehirlerarası görüşme için saatlerce beklendiğini hatırlayanlar, bugün cebimizdeki telefonların yaptıklarına nasıl şaşırmıyorsa aşı çalışmalarının süratine de şaşırmamaları gerekiyor. Virüsün genom analizi sonrası hangi parçasının immünojen olduğunu anlamak dakikalar sürüyor. Bu sayede Çin hükümetinin virüs genomunu paylaşmasından 2 gün sonra Moderna firması mRNA aşısını üretti ve 63. günde de ilk gönüllüye (Mart 2020) uyguladı. Yeni nesil aşı platformu veterinerlik ve kanser aşılarında başarılı sonuçlar vermişti ama insan enfeksiyon hastalıklarında istenilen aşamada değildi. Kovid-19 pandemisiyle yeni jenerasyon aşılar (mRNA, viral vektör aşılar, DNA aşıları) FAZ 3 ve FAZ 4 aşamasında başarıyla kullanılmaya başlandı. Klasik platform aşıları (Tam ölü virüs, canlı/Atenüe virüs) halen etkin olarak insan sağlığına hizmet etmektedir.
................DEVAMI PAZARTESİ..................