Demokrasi paketi 30 Eylül Pazartesi açıklanıyor.
Başbakan Erdoğan paketi açıklayacak.
Demokrasi paketinin sürprizler içereceğini duyuyoruz, Başbakan ve başbakan yardımcılarından.
Gerçi Türkiye’nin demokrasiyle ilgili sorunları belli, yapılacaklar da belli.
Ama, yine de paketin olumluya dönük sürprizler içermesi önemli. Güzel, olumlu yönde gerçek sürprizler bekliyoruz.
Sınırlı demokrasi
Çünkü, nesnel ve tarafsız bir gözle söyleyebiliyoruz ki; Türkiye’nin demokrasi karnesi zayıf.
Dönüşen, küreselleşen, kentleşen, orta sınıflaşan, dinamik bir Türkiye var; ama demokratikleşen bir Türkiye yok.
2002-2013 döneminde Türkiye’nin demokrasi karnesinin zayıflığını, dünyada “demokrasi endeksi” yapan saygın çalışmalara bakarak görüyoruz. Bu rakamları, 21 Eylül tarihli köşemde paylaşmıştım.
Özetlersek: Türkiye, 2002’de de “sınırlı ve otoriter eğilimler taşıyan bir demokrasi” olarak niteleniyordu. 2013 yılında da, onca dönüşüm ve değişime karşın, aynı sınırlı demokrasi niteliği sürüyor.
Bu nedenle de, Türkiye’nin demokrasi karnesinde gösterdiği zayıf performans, bence, “çözmemiz gereken temel sorun”.
Sınırlı demokrasi; otoriter eğilimler taşıyan melez demokrasi; demokrasi Eksiği; demokrasi Kopukluğu; demokrasimizin tanımlanmasında kullanılan terimler ve sıfatlar bunlar.
Sınırlar/çıkmazlar
Kabul etmemiz gerekiyor: 2014 yılına girerken, son yıllarda yaşadığımız dönüşüm sürecinin, demokrasinin pekişmesini ve ileriye gitmesini ortaya çıkartmadığını görüyoruz. Hatta haklar ve özgürlükler alanında, son yıllarda, demokraside daha da gerilemeye doğru gidiş eğilimi var.
Dahası, ekonomi alanında, bugün yaşamaya başladığımız, “Orta Gelir Tuzağı” sorunu, yani, 10.000 dolara ulaşan kişi başına yıllık gelir noktasında tıkanma ve bu geliri 15-20.000 dolara çıkartamama olasılığı, demokrasi karnemizin zayıflığından bağımsız değil, aksine ilişkili.
Orta gelir tuzağından çıkmak için yapılacaklar, yıllık büyüme oranını %5-6’ya çıkartmak, ihracatımızı “kaliteli ihracat ürünlerine ve sektörlerine” dayandırmak v.b. gereklilikler, demokrasi ve demokratik hukuk devleti olma performansımızı iyileştirmeyi gerekli kılıyor.
Benzer olarak, bugün, Suriye krizi ve Mısır darbesiyle net olarak ortaya çıkan, “dış politika çıkmazı” sorunu da, orta gelir tuzağı ve sınırlı demokrasi sorunlarından bağımsız değil, onlarla ilişkili.
Bu üç sorun, hem birbirinden besleniyorlar, hem de birbirlerini olumsuz etkiliyorlar.
Demokrasi karnesi zayıf olan bir Türkiye’nin, orta gelir tuzağı ve dış politika çıkmazı sorunlarını aşması mümkün gözükmüyor.
2013 sonrası Türkiye’nin, nasıl bir Türkiye olacağını da, bu üç sorunun çözülüp çözülmeyeceği belirleyecek. 2014-15’te, kritik yerel, cumhurbaşkanlığı, genel seçimleri yaşayacak olmamızı da, bu bağlamda, hesaba katmalıyız.
İşte tam da bu nedenle demokrasi paketine ve bu paketin olumlu sürprizlerle dolu olmasına çok gereksinimiz var.
Paketin muhalefet partileriyle ve toplumla müzakere edilerek eksikliklerinin giderilmesi; en önemlisi de, sözde ve metinde kalmayıp, “uygulamaya sokulması” da gerekiyor.
Türkiye’de bugüne kadar, sözde kalmış ve uygulamaya sokulmamış ve raflarda tozlanmış çok demokrasi paketi gördük.
Bu sefer böyle olmamasını diliyoruz.