Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Meramınızı karşınızdakilere anlatabilmeniz için onların anladıkları dilden konuşmanız gerekir. Aksi halde kendiniz söyler kendiniz dinlersiniz; yani havanda su döversiniz.

Türkiye, kurulduğu günden beri iç ve dış tehditlerle karşı karşıyadır.

1984’den beri ise, dışarıdan beslenen dünyanın en acımasız terör örgütü olan PKK ile kıyasıya savaşmaktadır. Otuz dört senedir savaşmamıza rağmen sonuca ulaşamadık. Başarısızlığımızın sebebi; dost bildiğimiz ülkelerin terör örgütünün safında yer almasının yanında, örgütle ve örgütü yönlendiren güçlerle işbirliği içindeki içimizdeki satılmış hainlerdir.

Haberin Devamı

Seneler senesi dağı-taşı bombalayarak terörle savaştığımızı zannettik. Milletin dişinden tırnağından artırarak elde edilen ülke kaynakları boş yere heba edildi.

Yetkiyi askere verdik olmadı; ondan alıp sivile (vali) verdik yine olmadı. Neden sonra fark ettik ki, asker de sivil de devleti kuşatan kriptolardan oluşmuş.

Hepsinden önemlisi; terörle mücadeledeki konsepti dahi belirlememiştik. Devlet olarak sürekli savunmadaydık. İnisiyatifi tamamen terör örgütlerine vermiştik.

Yani teröristin saldırmasını bekleyeceğiz; onlar saldırdıkça devlet şehitler verecek; baskın şeklindeki çatışma esnasında onlardan bir veya birkaç kişi öldürülebilirse, bu, başarı sayılacak!

Devletin bu denli aymazlığı yüzünden terör, adeta bir sektör halini almıştı. Terörden beslenen hatırı sayılır bir kesim vardı.

Kahreden bu tablo karşısında bile devlet, müşfik yüzüyle ‘açılım süreci’ başlattı. Uğruna savaştıklarını iddia ettikleri Kürt kardeşlerimizin hayalini bile yapamadıkları hakları kendilerine verildi.

Devlet: ‘Silahları gömün; bu işin yeri parlamento’ dedikçe, onlar: ‘Silah bırakmayız’ deyip dağı tercih ettiler. Temsilcileri olan parti ve ellerindeki belediyeler de dağdan aldıkları talimatla hareket edince
film koptu.

Çukur siyaseti ile başlattıkları sözde ayaklanmada devleti tek seçenekle karşı karşıya bıraktılar. O da,
onların anladığı dildi.

Neden sonra devlet; konsept değiştirerek terörü yenmek ve hatta terörü bitirmek için düğmeye bastı. Savunma yerine hücuma geçti.

Haberin Devamı

Bundan böyle; terörün inlerine girilecek ve bu inler dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, vurulacaktı.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan çok net açıkladı: ‘Kandil’se Kandil.. Sincar’ sa Sincar… Ve hatta bunlara (teröre) fidelik yapmakta olan Mahmur… Bir gece ansızın gelebiliriz!’

Hoş gelişler ola!

Ne demiş şair: ‘Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın
hakkı kötektir!’