NOT: Aşağıdaki yazı Muhyiddin ibn Arabi’nin Fütuhat-ı Mekkiyye eserinden derlenmiştir. F.B.
Öncelikle sevgili okuyu-cularımın Kadir Gecelerini tebrik ediyorum. “Bilmelisin ki, Kadir Gecesi’ne insan tesadüf ederse, bu, Allah Teâlâ’nın kendisine ihsanda bulunduğu bin aydan hayırlıdır.”
Allah Teâlâ Kadir Gecesi’nin bin aya bedel olabileceğini söylememiş, herhangi bir vakit belirtmeksizin bin aydan daha üstün saymıştır. Bu geceye ulaşan kul, bin seneden fazla (ama) belirsiz bir sürede ihlaslı bir halde Rabbine itaat etmiş gibidir.
Kadir Gecesi’ni aramak, bu gecenin gereği olan ve aranmasına yol açan birtakım sebeplere dayanır. Bu sebepler, Kadir Gecesi’nin büyüklüğü, onun indirenin büyüklüğü, (buna karşın) onu arayanın arama fiiliyle kendiliğindeki horluğudur. Çünkü kişi, değeri pek yüce olan bu iyiliği aramakla kendisini ona karşılık verecek büyük bir yoksunluk içinde olduğuna şahittir.
Çünkü kul, her ne vakit kulluğuyla özdeşleşmek isterse, kendi değeri küçülür ve en sonunda kendisini aslı olan yokluğa katar. Bundan daha değersiz bir şey de yoktur. O halde, yaratılmışın nefsinden değersiz bir şey yoktur.
Bu gece, aynı zamanda, ‘Kadir Gecesi’ diye isimlendirildi. Bunun amacı, huzur sahiplerinin o gecede kendi değerlerini, başka bir ifadeyle, değersizliklerini öğrenmelerini sağlamaktır. (Kendini bilmesini sağlamaktır; böylece Rabbini de bilmiş olur!)
Varlıkların en yoksulu, bir muhtaca muhtaç olan kimsedir. Öyleyse insandan yoksulu yoktur, çünkü Allah’ı ondan daha iyi bilen kimse yoktur (yoksunluk ve izzet çelişkisi)...
Allah Teâlâ Peygamber’ine (aleyhisselam) şöyle hitap eder: “Senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetsin diye...” (Fetih suresi, 2. ayet meali) Müslim ve Nesai, Ebu Hureyre’den Peygamber’in şöyle dediğini aktarır: “Kim Kadir Gecesi’ni ayakta geçirirse...” (namazla ve ibadetle)
Müslim’de şu ifade vardır: “İman ederek ve Allah Teâlâ’dan umarak kim o geceye ulaşırsa...” “Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.” Şöyle der: “Onun günahı, mahcup olmayacak şekilde örtülür.”
...Kadir Gecesi’ni ibadetle geçiren kişiden ‘yasaklama’ hitabı gizlenir ve ona dince izin verilir. O da, sadece mubah işlerde tasarrufta bulunabilir, çünkü Allah Teâlâ taşkınlığı emretmez. Onun kadri ve değeri büyük olmasaydı, Allah onu niteliklerin en şereflisi olan bilgi niteliğine katmazdı. Bundan dolayıdır ki Allah bilginin artışını dilemeyi emretti.
Burada Allah ‘onu kattı’ sözümüzün anlamı, güvenilir bir rivayette geçen şu ifadededir: “Kul bir günah işleyip bu günahı bağışlayacak ve onu cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildiğinde, Allah Teâlâ üçüncüde şöyle der: Dilediğini yap, seni bağışladım!”
...Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur: “Onun iyiliğinden mahrum olan kişi, mahrum kalmıştır.”
Ve yine sevgili Peygamberimiz ibadet eden her mümini Kadir Gecesi’nin sevabıyla müjdelemiştir: “Kadir Gecesi’ne rastlamış olan bir geceyi ihya eden de, Kadir Gecesi’ni ihya etmiş gibi sevap kazanır.”
Kadir Gecesi’nin kadrini bilenlere ne mutlu!