Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasi parti genel başkanı olmak kolay, ancak lider olmak zordur.

Lider, icraatlarıyla tarihe mühür vuran ve istikbalde adından söz ettiren ender kişidir.

Sayın Erdoğan’ı çocukluk yıllarından beri tanırım. Ortaokul ve liseyi birlikte okuduk (İstanbul İmam-Hatip Okulu). Merhum babası istememesine rağmen top oynardı; ama doğrusu
iyi oynardı.

İkimiz de okulun futbol takımındaydık ve liseler arası müsabakalara katılırdık.

Takımın kaptanıydı, işini ciddiye alır ve asla savsaklamazdı.

Ortaokul son sınıfta ‘Hitabet’ dersimiz vardı; o dersin birincisiydi. Etkileyici konuşur ve çok güzel şiir okurdu (Necip Fazıl’ın ve
M. Akif Ersoy’un tüm şiirlerini ezberlemişti). Bundan dolayı da okulumuzun münazara ekibindeydi; liseler arası yarışmalarda okulumuz
her yıl şampiyon olurdu.

Haberin Devamı

Daha çocuk yaşındayken sahip olduğu ciddiyetiyle ve yaptığı her işi ciddiye alışıyla ‘reis’ sıfatıyla adeta bütünleşmişti. Bundan dolayıdır ki girdiği her ortamın doğal reisiydi.

Siyaset ve devlet adamı olmayı daha o yaşlarda kafasına koymuştu. Liseyi bitirir bitirmez, siyasete resmen girdi ve içinde bulunduğu siyasi partinin hemen her kademesinde
‘reis’ olarak çalıştı (İlçe Başkanı, İl Başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı, parti genel başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı).

Eski partisinden ayrılıp kurduğu yeni partisi, girdiği her seçimi kazandı ve 17 senedir tek başına iktidarını sürdürüyor.

Bu, büyük
bir azmin zaferi değil de nedir?

Demokrasilerde bu denli bir başarı ancak ve ancak milletin gönlünde taht kurmakla olur. Bu sevda ise, karşılıklıdır. Milletin derdiyle dertlenmeyen ve
ona aşkla tutkun olmayan birisi, bu şekilde sevilemez.

Pazar günkü İstanbul mitingini Yenikapı’da izledik. 1.600.000 kişi meydanı hıncahınç doldurmuştu. Toplumun her kesiminden gelen bu insanlardaki coşku, özellikle kadınlardaki heyecan, Erdoğan sevgisinin ilk günkü gibi devam ettiğini gösteriyor.

Demokrasi tarihimizde çok genel başkanlar ve hatta liderler gelip geçti ama bunların hiçbirinde Sayın Erdoğan’a olan teveccühü ve engin sevgiyi görmedik.

Haberin Devamı

Nitekim Sayın Erdoğan kendisine ve hükümetine karşı yapılan onca darbeyi, kendisini bu denli seven milletiyle önledi. Her seferinde millet, liderine sahip çıktı, onu
yalnız bırakmadı ve milyonlar olarak meydanlara koştu.

Hem de ölüm pahasına.

Bu halin tipik örneğini de 15 Temmuz ayaklanmasında gördük; millet, çıplak elleriyle tanklara karşı koydu.

Tarihte de böyleydi;
liderler genellikle yalnızdırlar. En yakın arkadaşları bile ne onu ne de davasını anladılar
ve kendisini terk ettiler. Trenden atlayanlar, düştükleriyle kaldılar.

Lokomotifse hız kesmeden yoluna devam ediyor.