Ötekileştirmeyi, birbirine karşı gelmeyi, tefrikayı ve muhalefeti anlamsız şekilde sürdürüyoruz.
Öyle ki dünün solcuları bugün sağcı oldu, dünün sağcıları bugün solcu oldu; diğer bir ifadeyle, dün solun savunduğu konuları bugün sağcılar savunur ve hatta yapar oldu.
Politika yapılacak ve elbette yarışılacak ve hatta kimi fikirlere karşı da gelinecek, ancak, gerçek saptırılmayacak ve hakikate dil uzatılmayacaktır.
Apaçık ortada duran gerçekleri, faraza bugünün hangi gün olduğunu da tartışmaya açarsak bir yere varamayız.
Türkiye’miz içeriden ve dışarıdan kuşatma altındadır. Bağımsızlığımıza kasteden düşman dört bir koldan saldırmaktadır.
Bu, yalnızca bugünün meselesi de değildir; Türkiye ne zaman kendi ayakları üzerine doğrulmaya kalktıysa tefe konmuştur.
Düşmanın hedefi çok açık: Uydu, yönlendirilen, dışarıya muhtaç; sürekli dilenen (el avuç açan) bir Türkiye istiyor. Bu şartla bizi devlet kabul ettiklerini her fırsatta söylüyorlar.
Güç ve cesaret aldıkları tek kaynak, bizim dağınıklığımız, birbirimizi ötekileştirmemiz.
Onlara göre, komşularımızla münasebet kuramayız, İslam ülkeleriyle yakınlaşamayız, kendi silahımızı (tank, tüfek, top, uçak, füze, denizaltı, uçak gemisi vb.) yapamayız, kendi (yerli) otomobilimizi üretemeyiz, hava savunma sistemi için Rusya’dan veya başka bir ülkeden bu silahı satın alamayız, onlarla ortaklaşa yapamayız.
Kısaca, bağımsız olamayız.
Bağımsızlık için adım atanı, Menderes gibi sallandırırlar! Adnan Menderes’e ülkemizin ihtiyacı olan silahları parasıyla vermediler; o da Sovyetler’e yanaştı. Sen misin bize rağmen iş yapan? Sen uşaksın ve uşak olarak kalacaksın deyip, içimizdeki uşakları marifetiyle ihtilal yapıp Menderes’in ipini çektiler.
Aynı oyun bugün de tezgâhlanıyor; dost ve müttefikimiz (!!!) olan ABD, ortağı olduğumuz F-35’leri vermemek için ayak sürüyor. Bunu daha da ileri götürüp Türkiye’ye karşı hasmane tutum olarak neler yapılabileceğinin raporunu hazırlıyor.
Neymiş efendim, Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alamazmış.
Ülkemin buna ihtiyacı var; o halde sen ver!
Hayır, veremem!
Beni hem savunmasız bırakacaksın ve hem de savunma yapmama engel olacaksın. Yahu! Senin ettiğini değme düşman etmiyor; sen nasıl dostsun, nasıl müttefiksin?
Senin ne menem dost olduğunu arkalarında durduğun, TIR’lar ve uçaklar dolusu silahlarla desteklediğin ve üzerimize saldığın envaiçeşit terör örgütlerinde görüyorum!
Tıpkı mahut arsız hırsız gibisin: Baba hırsızı tuttum. Getir oğlum. Gelmiyor baba. Bırak gitsin o halde. Bıraktım ama gitmiyor!
Sizin gibi dostların (!) okları gerçeği, gerçeğin ta kendisini ne güzel gösteriyor.