Sayın Cumhurbaş-kanım!
Bu mektubu, dost acı söyler kabilinden yazıyorum. Her lider gibi sizin de, onca kalabalıklar arasında ne denli yalnız olduğunuzu biliyorum!
Türkiye’miz bugünlerde İkinci Kurtuluş Savaşı’nı veriyor. Başta dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler olmak üzere tüm düşmanlarımız tarafından içeriden ve dışarıdan kuşatılmış durumdayız.
Devlet ve millet hayatımızda üst üste çok çetin badireler atlatıyoruz ve bunların her birisinin toplumumuzda da derin izleri ve yansımaları oluyor.
Devleti idare eden sizler; her ne kadar gerçekleri haykırıyor ve yapılması gerekenleri işaret ediyorsanız da, bunlar, maalesef bürokraside gereği gibi yankılanmıyor. Duymazlıktan geliniyor veya çarpıtılarak; kurunun arasında yaş da yakılıyor!
Her toplum gibi bizimde refahımız orta direktedir. Sınırlarımızdaki savaşlar ve içerideki onca darbe girişimlerinden sonra, esnaf ve işverenimiz çok büyük sıkıntılar içine girmiştir.
Bu denli sıkıntılı dönemlerde, devlete ait borçların yapılandırması sadra şifa olmuyor; kişiler mutad borçlarını ödeyemezken, ayrıca yapılandırılan eski borçları ile karşı karşıya bırakılıyor!
Türkiye’miz 2019 seçimlerine; ülkesi ve milleti ile tarihi bir dönüm noktası olarak girecektir. Bundan dolayı da vatandaşla devleti arasında beyaz bir sayfanın olması gerekmektedir.
Binlerce esnaf ve işveren hacizle ve hapisle yüz yüzedir!
Reel piyasada yaprak kımıldamamakta ve mahut kesimler kan ağlamaktadır.
Ayrıca, Sayın Cumhurbaşka-nım; özellikle büyükşehirlerimizdeki dikey mimariden şikâyet ediyorsunuz ki, yerden göğe kadar haklısınız. Ama gelin görün ki, siz yalnızca söylediklerinizle kalıyor, başta İstanbul olma üzere küçük büyük tüm şehirlerimiz dikey mimaride rezilliğin daniskasını yaşamaktalar.
Örneğin; güzelim İstanbul’umuzun hemen tüm ilçeleri çığırından çıkarılmıştır. Mevcut haliyle trafiği kaldırmayan İstanbul’a mahut mimari ile bir hatta iki İstanbul daha eklenmek istenmektedir.
İstanbul’un trafiği daha şimdiden insanları çıldırtıyor. Elbirliği ile İstanbul’a yapılan bunca ihanet niye?
Şahsen Beylikdüzü ilçesinde yaşıyorum; kendi ilçeme ve komşumuz olan Esenyurt, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece başta olmak üzere İstanbul genelindeki yapılaşmayı gördükçe insanlığımdan utanıyorum! Bir santim yeşil alan bırakmaksızın; peş peşe gökdelenlerle gökyüzünü görülmez kıldılar, kılıyorlar!
Doymak bilmeyen bu insanlar laftan anlamazlar!
Bu güzide kent için özel ‘İstanbul Yasası’ çıkarılmalı ve yok olmaktan kurtarılmalıdır.