YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, kıyafet nedeniyle dersten atılan öğrenci bize başvursun diyerek, türban yasağının fiilen kaldırıldığını ilan etmiş oldu.
Yıllardır Türkiye’nin gündeminden düşmeyen, birçok kez Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararlarına konu olan üniversitelerdeki türban sorunu, YÖK Başkanı tarafından sorun olmaktan çıkarıldı.
Durum tersine döndü
Bundan sonra ben Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını uygularım diyen rektör, dekan veya dersteki öğretim üyesinin türbanlı öğrencileri okula veya dersliğe almamak gibi bir tasarrufta bulunmaları çok zor.
1998’de İzzet Baysal Üniversitesi’ndeki bir öğretim üyesi türbanlı öğrenciyi çıkardığı için cezalandırılmış, ancak Danıştay bu cezayı durdurduğu gibi Yargıtay da öğretim üyesinin tazminat talebini onaylamıştı. Şimdi durum tersine döndü.
YÖK Başkanı, türbanlı öğrenciler için fiili serbestlik tanırken, başı açık öğrencilere de güvence verdi. Başı açık öğrencilerin baskıyla karşılaşmaları durumunda onlar için güvence olacaklarını ifade etti. Türbanla üniversiteye gitmek esas, başı açık gitmek istisna olacakmış gibi bir hava...
Yükseköğrenim hakkı
Konunun yükseköğrenim hakkı ile inanç özgürlüğü açısından ele alınması elbette farklı. Bazı kesimler inancın gereği olarak türbanın her alanda serbest kalmasını savunuyorlar.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımı ise öğrenim özgürlüğü anlayışına dayanıyor. Türbanın yükseköğrenim hakkını engellememesi gerektiğini savunuyor. Kılıçdaroğlu’nun bu tutumu YÖK’ü de cesaretlendirmiş görünüyor.
Kamu görevi tartışması
İnanç özgürlüğü açısından olaya yaklaşanlar, türbanın kamu görevlileri için de serbest bırakılmasını istiyorlar. Üniversitelerden sonra bu talebin de gündeme geleceği açıktı. Şimdi türbanlı öğretmen, türbanlı yargıç, türbanlı savcı, türbanlı doktor niye olmasın? Devlet hizmeti verenler niye türban takmasın, soruları gündemde.
CHP ve MHP’nin üniversitelerde türban serbestliğinden yana tutum almaları, konunun fiilen çözülmesini hızlandırdı, diyebiliriz. Ancak, kamu görevlileri için de türbanın serbest bırakılması talebine bu iki muhalefet partisinin karşı olduğu da biliniyor. Bunu hem CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem de MHP lideri Devlet Bahçeli ifade ettiler. Devlet hizmetinin kuralları ve tarafsızlığı ile laiklik ilkesi açısından karşı çıktıkları biliniyor.
Asıl önemli tartışma bu alanda yaşanacaktır. Üniversitelerden sonra bir de kamu hizmetinde türban mağduriyeti, söylemi gelişebilir.
Uzlaşma
Türbanın üniversitelerde serbest kalması için siyasi partiler arasında uzlaşma sağlanarak bir yasal düzenleme yapılması olasılığı yüksek görünmüyor. Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın mevcut kararları da böyle bir düzenlemeye olanak vermiyor. Bu kararlara rağmen düzenleme yapılması ve bu düzenlemenin yargıya taşınması halinde benzeri kararlar çıkacağı biliniyor. Belki çok ileride Anayasa Mahkemesi’nin üye yapısının değişmesiyle, içtihadın da değişebileceği söylenebilir.
Kamu görevlileri ile lise ve ilköğretim için türbanın serbest olmayacağı konusunda henüz iktidar cephesinden bir görüş yansımadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu tür soruları, bir araya gelinir, görüşler bir havuzda toplanır, değerlendirilir, biçiminde yanıtladı.
Üniversitelerde olduğu gibi devlet dairelerinde de konunun “fiilen” çözülmesine yönelik girişimler yok değil. Ancak, konu hukuki bir çerçeveye bağlanıp, sınırları belirlenmezse, daha büyük sorunlara yol açabilir.