Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın açığa aldıkları iki general ve bir amiralle ilgili hukuki tartışma devam ediyor.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalar dikkatle incelendiğinde sürecin seyri ve ortaya çıkan çelişkiler şöyle sıralanabilir:

Terfi var mı, yok mu?
1- Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamada Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında söz konusu generaller ve amiralin bir üst rütbeye terfi ettirilmeleri yönünde karar alındığı belirtiliyor. Bu kararda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün imzaları olmadığı biliniyor. YAŞ’ta terfi kararı için oybirliği gerekmiyor. Dolayısıyla YAŞ’ın terfi kararında hukuki bir sakatlık yok. Ancak, terfi kararının yürürlüğe girmesi Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın imzasını taşıyan kararname ile oluyor. YAŞ terfi kararı verdiği halde bu karar “haklarında yakalama kararı bulunduğu için” kararnameye dönüştürülmüyor. Böylece söz konusu isimler terfi kararnamesinde yer almıyor. Terfi etmemiş oluyorlar. Terfi ettirilmemelerinin gerekçesi olarak haklarındaki yakalama kararı gösteriliyor. Ancak yakalama kararı YAŞ’tan kısa süre sonra kaldırılıyor.

Emekliler mi, değiller mi?
2- YAŞ’ta terfi veya uzatma kararı alınıyor. Rütbelerinde bekleme sürelerini dolduran ancak terfi etmeyen veya uzatılmayan generaller emekli oluyorlar. Söz konusu iki general ve bir amiral ise YAŞ kararına göre terfi alıyorlar. Bu nedenle uzatma kararına konu olmuyorlar. Ancak terfi Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nca onaylanmadığı için yürürlüğe girmiyor. Bu durumda söz konusu isimlerin 30 Ağustos itibarıyla emekli olup olmadıkları tartışılıyor.

Vekâleten niye atandılar?
3- Söz konusu generaller ve amiral kararname düzenlenmediği için terfi edemedikleri halde, bir üst rütbece yürütülen görevlere vekâleten atanıyor. Bu noktada şu soru gündeme geliyor: Eğer Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu generallerin ve amiralin emekli olduklarını düşünüyorlarsa, bir üst rütbedeki göreve vekâleten atanmalarını niye onaylıyorlar? (9 Ağustos 2010 tarih ve 27667 sayılı Resmi Gazete’de) Üçlü kararnameyle bir üst rütbenin görevine vekâleten atanmaları, hükümet cephesinin emekli edilmedikleri düşüncesinde olduğuna işaret ediyor. TSK’da ağustos şûrasında emekli olan generaller, 30 Ağustos’tan geçerli olmak üzere görevlerini yerlerine atananlara devrediyorlar, 26 gün için başka bir göreve vekâleten atanmıyorlar. Bu uygulamanın daha önce örneği yok.

Hükümetin değişen gerekçesi
4- Süreçte hükümet cephesinin terfi ettirmeme gerekçesini değiştirdiği de gözleniyor. YAŞ toplantısının hemen sonrasında 4 Ağustos tarihi itibarıyla iki general ve bir amiralin terfisini onaylamayan Bakan ve Başbakan, gerekçe olarak bu isimler hakkındaki yakalama kararını gösteriyorlar. Hükümetin bu gerekçeyi mahkeme aşamasında değiştirdiği görülüyor. Başlangıçta haklarında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle kararname düzenlemeyen hükümet cephesi, mahkemeye ise komutanların başarısız oldukları gerekçesini bildiriyor.

Emekli açığa alınır mı?
5- Tartışmanın özünü, hükümetin söz konusu generaller ve amirali 30 Ağustos itibarıyla emekli oldukları yolundaki görüşü oluşturuyor. Buna dayanarak emeklilik belgeleri istemeleri de bunu gösteriyor. Ancak, generallerin ve amiralin 30 Ağustos itibarıyla emekli oldukları kararına varan hükümetin, söz konusu isimleri aynı zamanda açığa alması da dikkat çekiyor. Emekli personel açığa alınamayacağına göre, hükümet cephesi, emekli olup olmadıkları konusunda net bir düşünce bulunmadığı izlenimi veriyor.

Mutabakat var mıydı?
6- Yaşanan süreç, iki general ve bir amiralin terfilerini mahkeme kararına bırakma ve mahkeme sonuçlanıncaya kadar bir üst rütbenin görevine vekâleten atanmaları konusunda hükümet ile Genelkurmay arasında bir mutabakata varılmış mıydı, sorusunu da akla getiriyor. Eğer böyle idiyse o zaman da bu mutabakat neden bozuldu sorusu da gündeme geliyor. Böyle düşünmemin nedeni Milli Savunma Bakanı Gönül’ün o dönemde bu konuyla ilgili soruma verdiği şu yanıt:
“Böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyoruz. TSK tarihinde daha önce örneği yok. YAŞ toplantısında terfie uygun oldukları tespit edildi. Bir başka ifadeyle durumları terfi eder, biçiminde belirlendi. Ancak haklarında yakalama kararı olduğu için bizim bu terfi eder, kararını kararnameye dönüştürüp, terfi işlemini tamamlamamız mümkün değildi. Bu nedenle görevlerine vekâleten atanmaları mecburiyetti. Şimdi ise haklarında yakalama kararı kaldırıldı. Bu halde ne yapılması gerekir? YAŞ’ta terfi eder tespiti yapıldığı için yeniden YAŞ toplantısına gerek yok. Hukukçulara inceleyin talimatı verdim. Çıkacak raporu değerlendireceğim.”