Anayasa Mahkemesi’nin yapısını ve yetkilerini yeniden düzenleyen yasa tasarısı tartışma yarattı. Tasarının bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesi’ne yargı kararlarını da iptal etme yetkisi tanıması itirazlara neden oldu.
Tasarının Anayasa Mahkemesi’ne, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkeme kararlarını iptal yetkisi tanımasının dayanağı neler? Adalet Bakanlığı’nın tasarı hazırlanırken dünyadaki örneklerle yaptırdığı bir çalışma, Almanya ve İspanya’nın esas alındığını gösteriyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e de sunulan bu çalışmaya göre, Almanya ve İspanya anayasa mahkemelerinin de iptal yetkileri var. Almanya ve İspanya örnekleri, söz konusu çalışmada şöyle ifade ediliyor:
Almanya örneği
“Federal Alman Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun 95. maddesine göre mahkeme, ‘Anayasa şikâyeti yerinde görülürse kararda anayasanın hangi hükmünün, hangi işlem ya da ihmal ile ihlal edildiği’ni belirtmekle yetinmemektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, ‘Bir mahkeme kararı aleyhine yapılan anayasa şikâyeti haklı görülürse Federal Anayasa Mahkemesi kararı iptal eder ve 90. maddenin 2. fıkrasının ilk cümlesine göre meseleyi yetkili mahkeme önüne gönderir’ demektedir.
İspanya örneği
İspanyol Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun 55. maddesinde ise başvurunun haklı bulunması halinde Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği karar türleri ortaya konulmaktadır:
a- (Anayasal) güvence altındaki hak ve özgürlüklerin tam olarak hayata geçirilmesini engelleyen işlem, karar veya düzenlemenin iptaline gerekirse sonuçlarına,
b- İlgili anayasal hükmün ışığında bir hak ve özgürlüğün içeriğinin tanınmasına,
c- Başvurucunun hak ve özgürlüğünün tam anlamıyla ihlal öncesi duruma getirilmesi ve gerekirse hak ve özgürlüğün korunması için uygun tedbirlerin alınmasına, karar verir.”
Adalet Bakanlığı’nın yaptırdığı çalışmada, İspanya Anayasa Mahkemesi Kanunu’ndaki “işlem, karar veya düzenlemenin iptaline” ifadesinin yargı kararlarını da kapsadığının aşikâr olduğu yorumu da eklenmiş durumda.
Diğer örnekler
Tasarıya dayanak oluşturan bu çalışmada ayrıca Venedik Komisyonu’nun Anayasa Yargısına Bireysel Ulaşım başlıklı raporunda, anayasa mahkemelerinin, Brezilya, Kanada, Estonya, İzlanda, İrlanda, Japonya, Slovenya, Slovakya, Ermenistan, İsviçre; Kıbrıs Rum Kesimi, Güney Afrika, İspanya, Makedonya ve Amerika’da yargı kararlarını iptal ederek uyuşmazlığın esası hakkında karar verme yetkisine sahip olduğu; ancak çoğunlukla bu mahkemeler, uyuşmazlığın esası hakkında karar vermemekte, ihlale konu olan kararı iptal ederek ortaya çıkan yeni duruma göre yeniden hüküm vermek üzere dosya son karar merciine gönderilmektedir, bilgisine yer veriliyor. Almanya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Portekiz, Romanya, Rusya, İsviçre’de de ihlale konu olan kararın iptal edilerek, yargılamanın yeniden yapılmasına karar verildiği örnekleri gösteriliyor.
Yeniden yargılama net değil
TBMM’ye sunulan tasarının 50. maddesinde ise, “iptal ve yeniden yargılama” kararının birlikte verilip verilmeyeceği veya iptal kararının yeniden yargılama nedeni sayılacağına dönük net bir ifade yok.
Tasarının 50. maddesi, “İhlal bir mahkeme kararından veya idari işlemden kaynaklanmışsa, ihlale konu kararın veya idari işlemin iptaline karar verilir. Kararın iptali kendiliğinden ihlali kaldırmazsa yargılamanın yeniden yapılmasına hükmedilir” hükmünü taşıyor.
Bu hüküm, tartışmanın eksenini oluşturacağa benziyor. Anayasa Mahkemesi iptal kararı verir, ancak yeniden yargılama kararı vermezse ne olacak? Yargıtay ve Danıştay kararları yok mu sayılacak? Anayasa Mahkemesi, Danıştay’ın üstünde bir Danıştay; Yargıtay’ın üstünde bir Yargıtay gibi mi çalışacak? Yüksek mahkemelerin yeniden yargılama yapabilmeleri Anayasa Mahkemesi’nin bu yönde karar almasına mı bağlanmış olacak?