Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyaset bilimci ve sosyolog Prof. Dr. Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” saptaması uzun süre tartışmalara yol açmıştı.
Şerif Mardin Hoca, bu olguyla ilgili olarak, “Ne demek istedim?” konulu toplantıda, “Cami, imam, imamın okuduğu kitaplar ve tekkelerden oluşan mahalle, cumhuriyeti temsil eden, okul, öğretmenden oluşan yapıyı zaman içinde yendi” demiş.
Mardin Hoca’nın bu saptaması ve analizi de üzerinde dikkatle ve ciddiyetle durulması gereken önemde.
Bu saptama bir bakıma, “Atatürk’ün laik-demokratik cumhuriyeti bugün nerede duruyor?” sorusunun yanıtına ulaşmanın en önemli anahtarı gibi gözüküyor.
Cumhuriyetin değerlerini topluma götürme işlevi kuşkusuz öncelikle öğretmenlerin omuzlarındaydı. Cumhuriyetin ilk kuşakları bu bilince ve işleve sahip öğretmenler tarafından yetiştirildi. Köy enstitülerinin, halk evlerinin işlevi de buydu.

Örgütlü mücadele
Bugün Mardin Hoca’nın işaret ettiği sonuç, uzun, sabırlı ve örgütlü bir mücadelenin sonucudur.
Laik cumhuriyete karşı, kuruluşundan hatta öncesinden bu yana muhalif olan din referanslı çaba sadece topluma değil devlete de hâkim olabilecek bir konuma gelmiştir. Bu gerçeği yok saymak mümkün değildir.
Cami, imam ve dince kutsal değerler üzerinden yıllardır yapılan örgütlü mücadele karşısında laik cumhuriyet değerlerini topluma öğretme ve yaygınlaştırma işlevi gerilemiştir.
Bu sonuca ulaşılmasında Atatürkçü, çağdaş, laik öğretmen yapısının da yine aynı sabır ve örgütlü mücadeleyle değiştirilmesinin etkili olduğunu söylemek gerekir.
Belki Mardin Hoca’ya ilave olarak, hepsi olmasa bile öğretmenlerin önemli bir kısmının da “imam” niteliğiyle çalıştıklarını görmek gerekiyor.
Laiklik karşıtı akımların veya öyle görünerek de oy toplayan merkez sağ akımların iktidarları döneminde, laik cumhuriyeti temsil eden ve çağdaş değerlerle öğrenim veren öğretmenler ve okullara karşı, bazen örtülü, bazen açık bir mücadele verildiği gerçektir.
Bir yandan devlet okullarına bu zihniyetin hâkim olması, diğer yandan özel sektörde daha serbest biçimde bu yönde okullaşma ve öğretmen yetiştirme çabasıdır, Mardin Hoca’nın “galip geldiler” dediği olgunun kökeninde yatan...

Temel alan, eğitim sistemi
Bu gerçek de gösteriyor ki, laik cumhuriyetin korunması ve güçlendirilmesi için mücadele verilecek temel alan eğitim sistemidir.
Ayrıca, sorun sadece laiklikle sorunlu öğretmenler ve özel okul zinciri de değildir.
Toplumsal yaşamda yönetici, karar verici, eğitici, cezalandırıcı işlevi olan tüm mesleklerde son yıllarda bu eğilimin göz ardı edilemeyecek kadar belirgin hale geldiği gözleniyor.
Mülki idare, adalet, güvenlik ve sağlık alanlarında aynı zihniyetle yetiştirilen ve göreve başlayanlar, tıpkı mahallede “cami ve imam”ın “laik öğretmen”i yenmesi gibi galip gelmek üzeredirler...
Bu yönüyle bakıldığında sorun bir siyasi partiyi veya bir veya iki iktidar dönemini aşan boyuttadır.
Laik cumhuriyeti korumak ve güçlendirmek isteyenlerin görmesi gereken ilk gerçek budur...