Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haftalardır üniversitede türban sorununu tartışıyoruz. Daha önceki yıllarda yaptığımız gibi. Türban yine Türkiye gündeminin en üst sırasındaki yerini aldı.
Türban sorunu konu edildiğinde yükseköğrenim hakkından, demokrasiden, özgürlükten söz ediliyor. Özellikle türban serbestisini savunan liderler, iktidar sözcüleri, sadece yükseköğrenim hakkından değil inanç özgürlüğü açısından da serbestliği savunuyor.
Oysa üniversitelerdeki tek sorun türban değil. Üniversitelerde özgürlük yok, eğitimde fırsat eşitliği yok. Bu sorunları dile getiren üniversite öğrencileri ise ağır suç işlemiş muamelesi görüyorlar.

Parasız eğitim
Üniversiteler düşünce ve ifade özgürlüğünün beşiğidir, öyle olmalıdır. Ama bu Türkiye için geçerli değil.
Parasız eğitim isteyen, bu taleplerini dillendirmek için pankart asan üniversite öğrencileri cezaevinde. Hem de aylardır. Türban konusunda dünya örnekleri veren, Avrupa Birliği’nden dem vuranlar, parasız eğitim afişi asan öğrencilerin gördüğü muamele karşısında seslerini çıkarmadılar.
Oysa parasız eğitim istemek, özgür üniversite istemek herkesin ve özellikle de üniversite öğrencilerinin hakları. Bunu dile getirmek de demokrasinin sağladığı bir başka hak. Şiddete başvurmadıkça öğrencilerin görüşlerini açıklamaları, afiş veya pankartla dile getirmeleri normal ve doğal karşılanmalı.

376 öğrenciye gözaltı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın yaptığı çalışmaya göre 2010 Ocak ayından bu yana üniversitelerde 376 öğrenci, çeşitli gerekçelerle gözaltına alındı, 50 öğrenci tutuklandı. Gençlere yöneltilen suçlamalar ise çok çeşitli; 1 Mayıs’a katılım çağrısı yapmak, hükümet aleyhine slogan atmak, TEKEL işçilerinin eylemine katılmak, destek vermek, üniversite yerleşkesinde stant açmak gibi...
Şiddet içermedikçe üniversite öğrencilerinin bu tür faaliyetleri, demokratik hakları olarak görülmelidir.

Fiziksel şiddet
Öğrencilere yapılan bu muamele yetmiyormuş gibi cezaevinde fiziksel şiddet gördükleri iddiası da aileler tarafından gündeme getirildi. İşkenceye sıfır tolerans sloganıyla oy isteyen ve toplayan iktidarın, bu iddiaların üzerine ciddiyetle gitmesi ve sorumluları yargı önüne çıkarması gerekir.
Parasız eğitim istediği için 9 aydır tutuklu olan Ferhat Tüzel’in annesi, “Oğlum adam mı öldürdü?” diye soruyordu. Oğlunun, cezaevindeki aramalar sırasında 4 kez fiziksel şiddet gördüğünü de açıkladı.
Avrupa Birliği kriterlerini her fırsatta ölçü olarak kullanan iktidarın, sessiz kalması düşünülemez. Bu iddiaları zaman yitirmeden soruşturmak iktidarın sorumluluğundadır.

Üniversite gençliği
Üniversite öğrencileri, öğrenci kulüpleri açtıkları için de baskı görüyorlar. Oysa üniversite gençliğinin üniversite ve ülke sorunlarıyla ilgilenmeleri yasaklanması değil teşvik edilmesi gereken bir durumdur. Üniversite çağına gelmiş bir gencin sadece kılık kıyafetine değil, düşüncesine ve düşüncesini açıklamasına, örgütlenmesine de özgürlük tanımak gereklidir.
Yaşadığımız olaylar gösteriyor ki, başta YÖK olmak üzere üniversite sisteminin ciddi şekilde ele alınması gerekiyor. Üniversitedeki sorunu sadece türban sorunu olarak görmek, gerisiyle ilgilenmemek, çifte standart olarak görülmelidir.