Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye haftalardır açılım sürecini konuşuyor. Zaman zaman gerginlikler yaşanıyor. İzmir’de yaşanan olay da bunlardan biriydi. Umarız sonuncusu olur.
Açılım süresince siyasi parti liderlerine çok büyük sorumluluk düşüyor. Ortam gergin, provokasyona uygun. Böyle bir ortamda liderlerin her zamankinden daha dikkatli, daha sağduyulu olmaları gerekir.
DTP lideri Ahmet Türk’ü İzmir’de karşılayan konvoyun şehir turu sırasında olaylar çıktı. Türk ve DTP sözcüleri konvoya saldırıldığını belirttiler. Diğer partilerden ve görgü tanıklarından ise konvoyda PKK bayrakları açıldığı, Öcalan lehine sloganlar atıldığı, bu tepkiyi gösterenler ile konvoydakiler arasında taşlı-sopalı çatışma yaşandığı bilgileri verildi. Tepki gösterenlerin MHP İl Başkanlığı önünde toplandığı, İl Başkanı Müsevat Dervişoğlu’nun gruba “Provokasyonlara gelmeyin, sizleri olayın içinde görmek istemiyorum” diye seslendiği ve kalabalığı sakinleştirdiği haberi de geldi.

Bahçeli’nin genelgesi

MHP lideri Devlet Bahçeli, kısa bir süre önce parti örgütüne bir genelge göndererek, muhtemel provokasyon girişimlerine karşı uyarıda bulunmuştu. MHP’lilere bazı kesimlerin ülkücü gençliği olaylara çekmek isteyeceğini, tahriklerde bulunabileceğini ve oyuna gelmemeleri gerektiğini iletmişti.
İzmir’de yaşanan olaylar da gösterdi ki, açılım süreci ve tartışmaların gerdiği ortam, bu tür olayların çıkmasına, provokasyona uygun.

Türk’ün sözleri
DTP lideri Türk de olaylardan sonra bir değerlendirme yaptı. Türk, saldırının planlı olduğunu, polisin yetersiz kaldığını, “milliyetçi, ırkçı, sivil faşistlerin” bu ülkede sorunların çözümünü engellenmeye yönelik güçlü bir direniş ortaya koyduklarını öne sürdü. Türk, “Sayın Baykal, Sayın Bahçeli bir yerlere gittiği o zaman konvoyları bulamayacaklar. Orada daha büyük kaos, gerginlik ortaya çıkacak. Bütün bunların hesaplanması gerekir” diye de ekledi.
Sürecin zaten ortamı gerdiği bu günlerde, DTP liderinin bu sözleri en azından düşündürücüdür. Gözdağı havası veren bu sözler, yükselen tansiyonu düşürecek sözler değil.
Türk’ün, gerginliği körükleyecek sözler yerine, yatıştırıcı bir yaklaşım göstermesi gerekirdi. Bu nazik ortamda, PKK bayrakları ve sloganlarıyla, bir zafer havası içinde şehir turları atmak, tahrik edici tavırlardan kaçınmak, aksine, böyle davrananları cesaretlendirmek doğru bir yöntem değil.

En büyük tehlike

Türk halkı 25 yıldır süren şiddetli teröre rağmen sağduyuyu elden bırakmadı. Toplumsal çatışmaya dönüşmesine izin vermedi. Tahriklere kapılmadı. Hangi etnik kökenden olursa olsun bir arada, barış içinde yaşamayı sürdürdü. Olayları güvenlik güçlerinin görev alanında gördü. Komşu komşuyu rahatsız etmedi.
Ülkeyi yönetenler ve liderler, bu olgunluğun Türkiye’nin en büyük şansı olduğunu görmelidirler. Halkın bu sağduyusunu örnek almalıdırlar. Türkiye için en büyük tehlike etnik ayrışmadan kaynaklanacak çatışma tuzağına düşmemesidir. Bu, Türkiye’nin en büyük şansıdır ve iyi kullanılmalıdır.