CHP kurultayına ilginin büyük olacağı salonun büyütülmesinden belliydi. Atatürk Spor Salonu yerine ondan çok daha büyük olan Ankara Arena, kurultay salonu olarak tutulmuştu. Salon 12 bin kişilikti ama kurultay henüz başlamadan katılımın 27 bin kişi olduğu açıklandı. Salonun içi gibi dışı da doluydu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği mayıs kurultayında olduğu gibi bu kurultaya da sokaktaki insanın ilgisi büyüktü. Kurultay salonu canlıydı, coşkuluydu.
CHP, salonu iyi düzenlemişti. Önemli bir aksaklık olmadı. Fiziki koşullar ve altyapı, basının çalışması için uygundu. Partinin teknik görevlileri gazetecilerin karşılaştığı iletişim sorunlarını anında çözdüler.
CHP kurultayı, il başkanlarının oybirliği ile “blok liste” kararı vermeleri ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu yetkilendirmeleriyle aslında iki gün önce bitmişti. Geriye iki şey kalmıştı: Şölen-düğün havası ve Kılıçdaroğlu’nun konuşması...
Şölen havası
Kılıçdaroğlu, kurultayın bir düğün, bir şölen havasında geçeceğini söylemişti. Öyle de oldu. Şarkılar, türküler, halaylar, Hoy-Tur’un sahnedeki gösterisi, şiirler kurultaya şölen havası verdi.
Seçime 6 ay kala yapılan kurultayda Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yapacağı konuşma merak konusuydu. Bu, Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle, “yeni CHP”nin vizyonunu ortaya koyacaktı. Delegeler, konuklar ve basın, Kılıçdaroğlu’nu büyük bir dikkatle dinledi.
Seçim bildirgesi
Kılıçdaroğlu, final bölümü hariç duygulara hitap eden, tansiyonu yüksek bir konuşma yapmadı. Konuşması daha çok seçim bildirgesi, iktidar programı niteliğindeydi.
Kılıçdaroğlu, bu sorulara değinmekle kalmadı, “size söz” diyerek her sorunla ilgili vaatte bulundu. Halka, iktidara geldiklerinde neler yapacağını anlattı. Vaatlerini sıraladı.
Kılıçdaroğlu “ucube” dediği bazı kurum ve uygulamaları kaldıracağını açıkladı.
CHP lideri, üzerine basarak YÖK’ü kaldıracağını söyledi. Kaldırmayı vaat ettiği bir başka kurum da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ydi. Keza DGM’ler yerine kurulan özel yetkili mahkemeleri de kaldıracaklarını söyledi. Halka yiyecek dağıtmayacaklarını ama yoksulluk koşullarındaki ailelerde kadınların hesabına asgari ücret tutarında para yatıracaklarını vaat etti.
Kılıçdaroğlu, mazotta ÖTV’yi kaldırma sözü verdi. Kılıçdaroğlu üniversite öğrencilerine harçları kaldırma sözü verdi.
CHP lideri, emeklilere de sosyal güvenlik destek primini kaldırma vaadinde bulundu.
TÖB-DER’in mallarını geri vereceklerini, Atatürk’ün vasiyetini yerine getirip Türk Dil ve Tarih Kurumu’nu yeniden özerk biçimde oluşturacaklarını da vaatlerine kattı.
Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştireceklerini, yüzde 10’luk seçim barajını kaldıracaklarını, parti içi demokrasiyi getireceklerini, lider sultasına son vereceklerini, milletvekillerini halkın seçeceğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, önemli vaatlerden oluşan konuşmasında, sokaktaki vatandaşın günlük sorunlarını, geçim derdini öne alarak seçim kampanyasını başlattı.
Laiklik
CHP lideri, “laiklik” konusuna hiç girmedi. Laiklik etrafında yapılan tartışmanın ve yarattığı tartışmanın CHP’yi büyütmediği, aksine iktidar partisine yaradığı, mütedeyyin vatandaşı da karşıya ittiği düşüncesiyle hareket ettiği anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu, mütedeyyin vatandaşları ürkütmemeye, bu kesimle sıcak bağ kurmaya çalışıyordu.
CHP lideri, özellikle son dönemlerde hep sağ partileri desteklemiş, CHP’den uzaklaşmış çiftçi kesimine de barış çağrısı yaptı. Gelin barışalım, kucaklaşalım, derken, büyük kentlere hapsolmuş CHP’yi kırsal kesimle buluşturmayı hedefliyordu.
Kürt sorunu
Kılıçdaroğlu, bu kurultayda da, “Kürt sorunu” kavramını kullanmadı. “Güneydoğu sorunu” demeyi tercih etti. Bu sorunu çözeceğiz, derken sık sık, “Cumhuriyet değerlerini koruyarak” cümlesini tekrarlaması dikkat çekiciydi.
Sorunu ekonomik bir sorun olarak gördüğünü yansıttı. Güneydoğu’ya fabrika, mayınlı arazinin temizlenip topraksız köylüye dağıtma, toprak reformu ve istihdam sözü verdi. Etnik kimlik konusunda ise Baykal’ın, “Etnik kimlik şereftir” sözünü tekrarladı. Ancak etnik kimlik ve inanç temelli siyaset yapmayacaklarını da ısrarla vurguladı. Etnik kimliği ve inancı değil, “insan”ı esas alacaklarını duyurdu.
Devlet solcusu değil
Kılıçdaroğlu’nun, “yeni CHP” bağlamında, “bürokratik devlet solcusu” olmayacağız tanımı da dikkati çekti. CHP’nin devletten çok halka yakın duracağı mesajı verdi.
Coşkulu final
Kılıçdaroğlu’nun finali etkileyiciydi. Kurultayı coşturdu ve ayağa kaldırdı. Konuşmanın finali bir çeşit “yemin ettirme” töreni gibiydi. Kılıçdaroğlu, “yeter artık” dedikten sonra “ayakta mısınız”, “hazır mısınız?” diye sordukça bütün kurultay ayağa kalktı ve alkış ve coşkuyla hep bir ağızdan “ayaktayız, hazırız” yanıtını verdi.