CHP, 18 Aralık’ta kurultaya gidiyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime yeni bir kadro ile gitmek istediği anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu ile Genel Sekreter Önder Sav ve Parti Meclisi’nde yaşanan sorunlardan sonra CHP’nin kurultaya gitmesi en doğru yoldu.
CHP lideri, kurultaydan çıkacak yeni yönetimle, iç sorunları bir yana bırakıp, seçime asılmak istiyor.
Kılıçdaroğlu, yeni kurultay sürecinde nasıl bir yöntem izleyeceğini açıkladı. Özellikle parti içi demokrasi açısından benimsediği yöntemin isabetli olduğunu söyleyebiliriz.
Kırıp-dökmeden
Kılıçdaroğlu, yeni tüzük gereği Merkez Yönetim Kurulu’nu belirlerken ortaya çıkan krizi yönetmeyi bildi. Kırıp-dökmeden yeni yönetimini oluşturdu. Kurultaya giderken de aynı yöntemi izliyor.
CHP lideri, partiye emeği geçmiş bütün isimlerle bir araya geldi ve kurultay öncesinde de bir araya geleceğini açıkladı. CHP’nin bu seçimden iktidar çıkması gerektiğini, bunun için herkesin çaba göstermesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu’nun şu uyarısı da yerindeydi:
“Eski milletvekilleri yeniden vekil olmak için geliyorlarsa, gelmesinler.”
CHP lideri, bu mesajıyla kimseye taahhütte bulunmadığını ve bulunmayacağını da ilan etmiş oldu. Siyaseti koltuk için yapmayan, partiye gerçekten gönül vermiş insanlara ihtiyacı olduğunu duyurdu. Bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunanların bu pozisyonlarını kaybettikten sonra, yönetime muhalif olmaları, başka partilere geçmeleri, yeni parti kurmaya yönelmeleri gibi hareketler “koltuğu yeniden kazanma” algısına yol açtı. Kılıçdaroğlu, bu yöndeki beklentileri bildiği için işin başında bu niyetle hareket edenlere set çekmiş oldu.
Üyelerin eğilimi
CHP liderinin açıkladığı iki önemli yöntem daha var: Birincisi adayların çoğunluğunun parti üyelerinin tamamının katılacağı ön seçimle belirleneceği, ikincisi ise kurultayda çarşaf liste ile seçim yapılacağıydı.
Her iki yöntem de parti içi demokrasinin işletilmesi ve delege pazarlıklarının devre dışı bırakılması açısından önem taşıyor. Böylece CHP, parti üyelerinin tamamına söz ve karar sahibi olma yolunu açıyor. Bu yöntemle belirlenecek yönetim ve adaylara, kimsenin itiraz etme hakkı olmayacaktır.
Kurultay delegeleri de Parti Meclisi’ni belirlerken, çarşaf listede istedikleri isimleri seçme şansına sahip olacaktır. Blok liste gibi “ya hep ya hiç; ya bizdensin ya karşıdan” esasına dayalı, demokratik olmayan bir yöntemden vazgeçilmiş olacaktır.
Demokratik uzlaşma
Kılıçdaroğlu’nun kurultaya giderken bir önceki Genel Başkan Deniz Baykal ve bir önceki Genel Sekreter Önder Sav’la görüşeceğini açıklaması da olumlu bir adımdır. Anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu, yıllarını partiye vermiş Baykal ve Sav’ın da görüş ve önerilerini alacak ve demokratik, uzlaşmaya dayalı bir parti yönetiminin şekillenmesi için katkılarını isteyecektir.
Bu yaklaşım da Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar sergilediği birleştirici, kucaklayıcı tutumun devamıdır. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’deki yenileşmeyi, tasfiye anlayışıyla değil, uzlaşmayı esas alarak ve herkesin katkısına değer vererek sağlamaya çalışacağı söylenebilir.