90’larda Irak’ta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor.
İran nükleer konudaki görüşmeler için bize açık çek verdi. Türkiye, görüşmelerin İstanbul’da yapılmasında ısrar ederse, Tahran, ‘İstanbul’a evet deriz, Cenevre’ye gitmeyiz’ diyecek
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katıldığı NATO Zirvesi’ne, İran konusunun damgasını vurduğu söylenebilir. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin İran’ın tehdit olarak yazılması konusundaki ısrarı karşısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hem Fransa Cumhurbaşkanı’nı hem de AB’yi ciddi biçimde uyaran sert bir konuşma yaptığı kulislere yansıdı.
“Sarkozy’nin, füze kalkanının hedefi olarak İran’ın isminin yazılması veya tehdit olarak Ortadoğu bölgesinin yazılması konusunda ısrar etmesi karşısında Cumhurbaşkanı Gül’ün şu itirazı yaptığı öğrenildi:
“İran’ı aklınızdan çıkarın”
“Bunu aklınızdan çıkarın. Savunma sistemi, balistik kapasiteye karşı kuruluyor. Bir ülkeye karşı değil. Bu kapasite hangi ülkede varsa veya nerede varsa ona karşı. Bugün bir ülkede olabilir yarın başka bir ülkede çıkabilir. Doğru olan herhangi bir ülkeyi hedef almadan bu kapasiteye karşı savunma sistemi oluşturulmasıdır.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün, NATO’nun bir ülkeyi hedef almaması, ülke veya bölge ismi zikretmemesi görüşüne ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Cameron başta olmak üzere bütün ülke liderlerinin destek verdiği ve sonuçta Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de isim yazılması konusundaki talebinden vazgeçtiği öğrenildi.
“İkinci Irak istemiyoruz”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile zirve sonrasında otelinde sohbet olanağı bulduk. Gül, sorularımızı yanıtlarken, İran ile ilgili olarak “Bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz” dedi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Biz bölgemizde ikinci bir Irak olayı yaşamak istemiyoruz. 90’larda Irak’ta yaşadıklarımızı bir de İran ile mi yaşayacağız? Bunu istemeyiz tabii ki. Elbette İran konusu bizim için önemli. Biz Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konuşmuyoruz. Komşumuzu konuşuyoruz. Kendi mahallemizi konuşuyoruz. İyi de olsa kötü de olsa İran beni ilgilendiriyor. Irak ile ilgili yaşadıklarımızı hatırlayın. Göç olayı oldu. Güvenlik zaafı ortaya çıktı. Ekonomik sorunlar çıktı. Şimdi aynı şeylerin ikinci kez yaşanmasını istemiyoruz. Bu nedenle bu sorunun çözülmesi için bütün diplomatik yolları kullanıyoruz.”
“Füze başka, nükleer başka”
Cumhurbaşkanı Gül, İran’ın geliştirdiği füzeler konusu ile nükleer meselenin farklı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Şimdi füze ile nükleer mesele aynı değil. Füze konusu bizim ulusal çıkarımız açısından sorun değil. Biz İran ile komşuyuz. Eğer bize düşmanlık olacaksa füze gerekmez. 50 kilometreden bir topla da Türkiye hedef alınabilir. Balistik füze gerekmez. Füzenin başlığının ne olacağı da önemlidir. Her ülke kendine göre bir tehdit algılaması içinde. Bu algılamaya göre tedbir geliştiriyor. İran’ın da kendine göre bir tehdit algılaması var. Eğer Türkiye’ye bir düşmanlık olacaksa onun için füzeye ihtiyacı yok ama nükleer mesele daha başka. Şimdi ‘İran nükleer silah yapıyor’ diyemeyiz. Bunu Uluslararası Atom Enerjisi de söyleyemiyor. Sadece İran’a ‘daha açık olun’ diyor. Uranyumu barışçı amaçlarla geliştirmek ayrı, silah yapmak ayrıdır. Biz kategorik olarak bölgemizin ve dünyanın nükleer silahlardan arınmasını savunuyoruz ve istiyoruz.”
İran açık çek verdi
Cumhurbaşkanı Gül, İran’ın Türkiye’ye güvendiğini, nükleer konudaki görüşmeler için Türkiye’ye açık çek verdiğini de ifade etti. Türkiye, görüşmelerin İstanbul’da yapılmasında ısrar ederse, Tahran yönetiminin “Biz İstanbul’a evet deriz Cenevre’ye gitmeyiz” yanıtını verdiğini kaydetti; ancak Türkiye için önemli olanın görüşmenin nerede olacağı değil içeriği olduğunu vurguladı.
AB’ye ağır eleştiri
Cumhurbaşkanı Gül’ün zirve toplantısında ve akşamki yemekte Fransa Cumhurbaşkanı ve AB yönetimini uyardığı da öğrenildi. Cumhurbaşkanı’nın, “AB sözlerini tutmuyor. Aramızda size karşı bir güven bunalımı doğdu. Size güvenimiz kalmadı” biçiminde konuştuğu kulislere yansıdı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Sarkozy’yi yanıtlarken şu görüşleri dile getirdiği kaydedildi:
“2002 yılında alınan kararlar gereğince AB’nin Türkiye’ye sözleri vardı. Sorun, AB’nin sözlerini tutmamasıdır. Size karşı güven bunalımı var. Söz verdiniz, yerine getirmediniz. Sözünüzde durmuyorsunuz sonra da ‘NATO ile AB işbirliği yapamıyor’ diyorsunuz. AB, söz verdiği halde Türkiye, Avrupa Savunma Ajansı’na alınmadı, ayrıca Türkiye ile AB arasında güvenlik anlaşması da imzalanmadı. Bu da size karşı bizde güvensizlik yarattı. Önce sözlerinizi yerine getirmeniz gerekiyor. Güney Kıbrıs yönetimi sorun çıkarıyor size ise bunu savunurken AB ailesinden ve ilkelerden söz ediyorsunuz. Elbette ilkeler önemlidir ancak bu ilkeleri 2004’te Güney Kıbrıs’ı üye olarak alırken neden hatırlamadınız? AB’nin en önemli ilkesi sorunlu ülkenin AB’ye üye olamayacağıydı ama siz Güney Kıbrıs’ı aldınız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde dosyası olan bir ülkeyi üye yaptınız. Güney Kıbrıs’ın, AB üyesi olmasını hayatın bir gerçeği olarak ifade ediyorsunuz ama hayatın bir gerçeği daha var ki o da Rum yönetiminin adanın bütününü temsil etmediğidir. Eğer 2004’te Kıbrıs Rum Kesimi, Türk kesimi gibi Annan Planı’na referandumda evet deseydi şimdi bu konuları konuşmuyor olacaktık.”
Rasmussen’den destek
Zirvede NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in Cumhurbaşkanı Gül’ü destekleyen bir konuşma yaptığı ve AB yönetimini şu sözlerle eleştirdiği de öğrenildi:
“Türkiye, Avrupa Birliği’nin savunma işbirliği içinde değil. Bu büyük bir haksızlık. Türkiye, Batı Avrupa Savunma Sistemi’nin (BAB) üyesiydi. Biz BAB’ı kaldırdık yerine Avrupa Savunma ve İşbirliği Sistemi’ni getirdik ama şimdi Türkiye bu sistemin içinde değil. Türkiye dışarı çıkarıldı ama Norveç içeri girdi. Bu büyük haksızlıktır. Türkiye ile güvenlik anlaşmalarının yapılması gerekir. Bosna - Hersek’te en fazla Türk askeri var ama Türkiye karar mekanizmasında yok.”
“Üstünüze alınmayın ama...”
Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda şöyle konuştuğu kaydedildi: “Üstünüze alınmayın ama biz bu masada bulunanların yarısına karşı Avrupa’yı korumuştuk. Şimdi Türkiye’nin Avrupa Savunma ve Güvenlik Sistemi’nin dışında olması gülünç değil mi?”
“Kaygılarımız giderildi”
Cumhurbaşkanı Gül, zirveyi değerlendirirken Türkiye’nin kaygılarının giderildiğini de ifade etti. NATO’nun yeni stratejik savunma konseptinde Türkiye’nin görüşlerinin yer aldığını vurguladı. Türkiye’nin bundan sonra Avrupa ile güvenlik anlaşması imzalamayı bekleyeceğinin altını çizdi.
10 dakikada biterdi
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin eskiye göre daha iyi olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“20 sene önce ilişkilerimiz daha sağlıklı değildi. Bugün daha sağlıklı. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Türkiye artık daha demokratik, daha sivil, daha katılımcı bir ülke. 20 sene önce Türkiye farklıydı. Türkiye’nin ABD ve Avrupa gözünde değeri ve saygınlığı arktıyor. Lizbon Zirvesi’nde de bu görüldü. Türkiye olmasaydı bu zirve 10 dakikada biterdi. Lizbon Zirvesi, Türkiye açısından saygınlık kazandıran bir sonuç oldu.”