R eferandumdan “evet” çıkması bekleniyordu ama aradaki farkın 16 puan olacağı tahmin edilmiyordu. Hayır oylarının 45’in üzerinde, evet oylarının da 55’in altında çıkacağı tahmini yaygındı. Ancak sonuç öyle olmadı. Evet ile hayır arasında fark beklenenden yüksek oldu.
Kuşkusuz bu sonuç Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısını gösteriyor. Bu gerçeği teslim etmek gerekir. Anayasa değişikliğinin oylamaya bir bütün olarak sunulması, tartışmalı maddelerin eveti teşvik edecek diğer maddelerle sarmalanmış olması, iktidar olanakları gibi faktörlerin etkisinden söz edilecek olsa bile, sonucun Başbakan Erdoğan açısından güç ve güven tazeleme anlamına geldiği açıktır.
Erdoğan, referandum kampanyasında, “12 Eylül’le hesaplaşma, darbeleri tarihe gömme, vesayetten kurtulma” eksenine oturtan söyleminin başarılı sonuç verdiği söylenebilir.
Kılıçdaroğlu’nun performansı
Beklediği oranda hayır oyu çıkmasa da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu referandumda başarılı bir performans gösterdi. Kampanyanın en çalışkan lideri görünümündeydi. 73 miting düzenledi, 102 yerde konuşma yaptı. Halk nezdinde güven yaratan bir lider profili çizdi. Bu çalışkanlığını referandum sonrasında da sürdüreceğine kuşku yok. Bu tempo devam ederse CHP’nin oylarını daha da yükselteceği tahmin edilebilir.
Kemal Bey’in oyu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandumda oy kullanamamış olması hem CHP hem de idare açısından ciddi bir ayıptır. Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimler nedeniyle ikametgâhını İstanbul’a taşıdığı biliniyordu. Anlaşıldı ki, tekrar Ankara’ya dönünce bu seçim çevresinden düşmüş.
Tabi listeden düşürülmesi için özel bir takip yapıldığı da anlaşılıyor. Polisin Kılıçdaroğlu’nun adresini kontrol edip tutanak tutması dikkat çekici. Ayrıca polise bu talimatı veren hangi makam ise sonuçtan Kılıçdaroğlu’nu haberdar etmemesi de ortada bir kasıt olduğu kuşkusunu güçlendiriyor. Kemal Bey İstanbul’dan düşürülmüş ama bilgisi olmadığı için Ankara’ya da tekrar yazılmamış. Ortaya Kılıçdaroğlu’nun “seçmen olmadığı” gibi saçma bir durum çıktı. Yoğun kampanya çalışmaları nedeniyle Kılıçdaroğlu, bu durumla ilgilenmemiş olabilir. Ama CHP Genel Merkezi, İstanbul İl Başkanlığı ve Kılıçdaroğlu’nun kurmayları ve sekretaryasının Kılıçdaroğlu’nun nerede oy kullanacağını kontrol etmeleri gerekirdi.
Diğer taraftan milletvekili olan Kılıçdaroğlu’na seçim çevresinin önemli olmadığı referandumda seçim kurulları oy kullandırmalıydı. Bulunduğu yerdeki sandıklardan birinde oy kullanmasına olanak sağlanmalıydı.
Bahçeli incelemeli
MHP lideri Devlet Bahçeli ise partisinin güçlü olduğu illerdeki sonuçları incelemeli. Belediye başkanlıkları MHP’de olan birçok ilde evet oyları fazla çıktı. Bu illere Bartın, Karabük, Kastamonu, Yozgat, Osmaniye, Kırıkkale, Erzurum, Kırşehir, Niğde gibi iller de dahil. Bu sonuçlar iktidar partisinin, “MHP’nin tabanında evet’e kayma var” iddiasının doğru olduğunu gösteriyor.
AKP’nin durumu
Referandumun kendine özgü koşulları olmakla birlikte yüzde 58 evet oyu, AKP’nin 29 Mart yerel seçimlerinde düşen oylarının yeniden artmaya başladığını gösterir. Evet oylarının 10 puanlık bölümünün diğer faktörlerden geldiği hesaba katılsa bile, iktidar partisinin yüzde 45-47’lik desteğini koruduğu söylenebilir.
CHP’nin oyları
Yüzde 42’lik hayır oylarını büyük ölçüde CHP’nin taşıdığı söylenebilir. CHP’nin oylarında da bir artış olduğu gözleniyor. Ancak bu bir patlama düzeyinde gözükmüyor. Buna karşın CHP’nin bir tırmanış sürecinde olduğunu söyleyebiliriz.
MHP’nin oyları
MHP’nin güçlü olduğu yerlerde açık farkla evet çıkması, MHP tabanından evet’e doğru ciddiye alınması gereken bir kayış olduğunun işareti. Bir genel seçimde bu oranda bir kayış elbette olmaz. Buna karşın MHP’nin referandumda giden oyları seçimde alması için çaba göstermesi gerektiği açık.
BDP’nin başarısı
Referandum sonuçları BDP’nin da başarılı olduğunu gösteriyor. Güneydoğu illerinde boykotun etkili olduğu görüldü. Bu illerde katılımın çok düşük olması, Hakkâri gibi bazı illerde ise katılımın neredeyse sembolik düzeyde kalması, İmralı-PKK-BDP çizgisinin bölgeye hâkimiyetini gösteriyor. Boykot, seçmenin baskı ve tehdit altında olmasına bağlansa da katılımın bu denli düşük olmasını tek başına izah etmez. Boykot kararına gönüllü katılımın gözardı edilemeyecek boyutta olduğu söylenebilir.