CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısında hayretini dile getiriyordu:
“Bir ittifaktır tutturmuşlar. Ne ittifakı? Kim konuşuyor bunları? Anlamıyorum. Böyle bir şey yok diyoruz, yine tartışıyorlar.”
Kılıçdaroğlu’nun hedeflerinden biri, partisinin Güneydoğu’da yeniden canlanmasını sağlamak. Bölge halkıyla temas kurmak. Diyarbakır ve Urfa’ya yaptığı ziyarette de gösterdi ki, Kılıçdaroğlu, doğrudan halkın içine girmek, CHP’yi yeniden bölgede varlığı hissedilir hale getirmek istiyor.
Zoraki ittifak
Kılıçdaroğlu, bu amaçla harekete geçtiğinde, gündeme CHP-BDP ittifakı oturdu. Önce BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, CHP’ye bir “sol blok” oluşturma önerisi geldi. Bayram ziyareti sırasında CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Süheyl Batum’un, legal alanda her görüşle işbirliği yapabilecekleri anlamındaki sözleri, “ittifak”a yoruldu. Batum, her ne kadar açıklamasının bu anlamı taşımadığını söylediyse de, neredeyse CHP ile BDP arasında ittifak görüşmesi yapılmış gibi bir hava yansıtıldı. CHP, kendini “zoraki ittifak” içinde buldu.
BDP sıcak patates
Siyasette BDP sıcak patates gibi. BDP’yle ittifak yapacak partinin kendi tabanında sıkıntıya gireceği ve sermayesinden kaybedeceği biliniyor. SHP’nin 1991’de yaptığı seçim ittifakı ve sonrasında başına gelenler, henüz belleklerde taze. Rahmetli Erdal İnönü’nün iyi niyetle yaptığı işbirliği, başka yerlere sürüklenmiş ve o tarihten sonra SHP, CHP adı altında da sürekli oy kaybetmişti.
BDP’nin gündeme taşıdığı talepler, İmralı ve Kandil’in güdümü dikkate alındığında, bu hareketle ittifak yapmak, 1991 koşullarına göre çok daha zordur. Merkez sağ ve merkez soldaki partilerin böyle bir ittifaka yönelmeyecekleri açıktır.
CHP’nin tutumu
CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde de ortaya koyduğu tutum, PKK’nın savunduğu ve BDP’nin siyasi gündeme taşıdığı taleplere karşıdır. Kılıçdaroğlu, özgürlükçü CHP’den söz ederken, kişi hak ve özgürlüklerinden söz ediyor; ancak, kolektif haklardan, yani azınlıklardan söz etmiyor. Ayrıca kesin bir dille BDP’nin özerklik talebine de karşı çıkıyor.
CHP lideri, anadilin öğrenilmesi, öğretilmesi, serbestçe konuşulması, her kesimin kendi kültürünü özgürce yaşamasını savunuyor; ancak, Güneydoğu’ya özerklik verilmesini, etnik esaslı siyaset yapılmasını savunmuyor.
CHP ile BDP’nin görüşleri bu kadar birbirinden uzakken, bu iki partinin ittifakından söz etmek olsa olsa CHP’yi vurmaya yönelik bir kampanya olabilir.
CHP’nin politikası
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu çerçeve ana hatlarıyla belli. Ancak, CHP liderinin, Kürt politikasını daha net biçimde kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Söylem ve ziyaretlerinin başka yerlere çekilmemesi için bu konudaki parti politikasını kesin hatlarıyla belirlemesinde fayda var.
Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliğine gelmesinden sonra bu konuda yeni bir politika oluşturacağı beklentisi oluştu. Bunun nedenlerinden biri de Kılıçdaroğlu’nun yeni bir Kürt raporu yazmak üzere, bir heyet görevlendirmesiydi. SHP döneminde 1989’da hazırlanan rapor çok tartışıldı. Bu raporda yer alan önerilerin çoğunluğu hayata geçti.
CHP’nin şimdi yapması gereken yeni Kürt raporunu bir an önce bitirip, bu rapora göre oluşturduğu politikayı da net biçimde kamuoyuyla paylaşmaktır.