Aldılar onu, içeri tıktılar. Tıkış o tıkış.
Doğu Perinçek 21 Mart 2008’de gözaltına alındı, 24 Mart’ta tutuklandı. O günden beri de hapis.
Tıpkı Mustafa Balbay gibi...
Tıpkı Tuncay Özkan gibi...
Ve pek çoğu gibi Doğu Perinçek de “cezası kesinleşmiş” bir mahkûm sanki.
Hani tutukluluk, istisnai durumlarda uygulanan bir önlemdi?
Birinin ya “delilleri karartma” ihtimali olmalıydı veya “kaçma” şüphesi.
Geçen pazartesi günü öğleden sonra, Karşıyaka Cehar Dudayev Bulvarı’nda “bir olay” yaşandı.
Haber bütün gazetelerde benzer şekilde çıktı:
“Karşıyaka’nın Bostanlı semtinde, direksiyon hâkimiyetini kaybederek iki otomobile ve trafoya çarpan Basri Erdir, hayatını kaybetti. Kaza, Mavişehir Koçtaş önünde meydana geldi. Yönetimindeki 35 AE 8904 plakalı otomobilin direksiyon hâkimiyetini kaybeden 50 yaşındaki Basri Erdir, Pınar Öktem’in kullandığı 35 MKB 03 plakalı otomobile çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan Erdir’in kullandığı otomobil, ilk önce trafoya, daha sonra da Hasan Kâhya idaresindeki 35 KHK 32 plakalı otomobile çarptı. Ağır yaralanan Basri Erdir, Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken yolda hayatını kaybetti.”
Doğru.
Görüntü buydu.
Ya gerçek...
Gerçekten bu muydu?
İzmir panayır yeri gibi. Her köşe başında bir tezgâh... Her tezgâhta bir yığın proje.
Allah var.
Özellikle AK Parti’nin sergilediği projelerin görüntüsü gayet çekici.
Hepsi “al beni” diyor:
Al beni... Al beni!
Ahali de iştahla, yakaladığını atıyor torbaya.
Yani.
Meydanlar dolu. Eskişehir dolu. Gaziantep dolu. Edirne dolu. Çorum dolu. Aydın dolu. Hakkari bile dolu.
Recep Tayyip Erdoğan gitse de dolu, Kemal Kılıçdaroğlu gitse de dolu, Devlet Bahçeli gitse de dolu.
Her yer ağzına kadar dolu.
Kimse şaşırmasın.
Neticede bir organizasyon işi bu.
Örneğin kürsüyü doğru bir yere kurarsanız, olduğundan iki misli kalabalık görünür meydan.
Kameralar, objektifler istese de boşlukları görmez, göremez.
Yıl 1977.
Türkiye bir seçim yapıyor yine.
Sandıklar açılıyor.
CHP havalarda.
Adalet Partisi şaşkın.
MSP üzgün.
Çünkü 1973 seçiminde ulaştıkları yüzde 11,8’lik oy oranı, 8,57’ye düşmüş.
SEÇİMLER biter bitmez herkes göğsündeki parti rozetini de, gönlündeki siyasi tercihi de, aklındaki ön yargıları da, fikrindeki sabit hükümleri de bir yana bırakmalı.
Ne kadar taş varsa, dökülmeli eteklerden.
İhtiras ateşleri sönmeli yüreklerde.
İzmir’de yaşıyorsak...
İzmir üzerine yazıyorsak...
İzmir hakkında nutuk atıyorsak...
Lamı cimi yok.
GELEN metni, aynen aktarıyorum size.
Yorum da sizin, karar da...
Benim ise yalnızca bir çift sözüm olacak sonunda.
H?H?H
“Bir Hint masalına göre:
Kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır.
Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
BİLİYORUM, benim işi değil. Ne yumurta küfesi var sırtımda, ne başbakanlık koltuğu altımda.
Olsun.
Mesele “vatan ile millet” olunca, mühim memleket meselelerine sırtımı dönemiyorum.
Düşündükçe, bir haller oluyor bana.
Sıkıntı basıyor.
Nefesim daralıyor.