Arkadaşlar, “Hadi abi, Bursa’yı yemeye gidiyoruz” dediğinde şaka sanmıştım aslında. Ama doğruymuş! Gerçekten de iki gün geçirdiğimiz Bursa’yı resmen yedik desem yeridir. Geçen hafta şahane bir esnaf lokantasından, Fasulyeli’den söz etmiştim sizlere. Bu hafta da Bursa turumuza devam ediyoruz.
Bugünkü lezzet mekanımız, sloganı “seyahat ettiren dükkan” olan Kayhan Köftecisi.
Masa ve bardaklar
Ben esnaf lokantalarını, eski pidecileri, küçük köftecileri severim. Hele ki bunlar babadan, dededen gördükleri geleneği, görgüyü sürdürüyorlarsa daha da çok severim. Kayhan Köftecisi’nden içeri adım atar atmaz gözüme çarpan ilk şey mermer masalar oldu. Daha da önemlisi, gençliğimde, çocukluğumda olan, halen eski üç beş pidecide kalan, bana göre bir geleneği, el almışlığı yansıtan, masalara sıralanmış, içlerine pembe kağıtlar konmuş bardaklar karşıladı bizi. “Yahu ne ilgisi var köfteyle?” demeyin. Bu kadar popüler bir mekan olmuşken bile özünden kopmamanın sembolüdür o mermer masa ve içi pembe kağıtlı bardaklar.
Bu duygularla oturduk masamıza. Ceyhun başladı anlatmaya. 1977’li yıllarda Tarihi Bursa Kayhan Çarşısı’nda dedelerinin başlattığı bir lezzet masalını şimdilerde kendilerinin sürdürmeye çalıştığından bahsetti. Sürdürmeye çalıştığı diyorum, çünkü hala kendilerini geliştirmeyi, daha iyiyi, daha lezzetliyi aramayı sürdürüyor bu iki genç adam. Ha! Şu anda dükkanı iki kardeş işletiyor. Ceyhun ile Orçun kardeşler. Ceyhun, halkla ilişkiler tarafını üstlenmiş işin. Orçun da mangalın başında. Mutfak ondan soruluyor yani.
İkisi de canla başla gelen misafirlerini memnun etmek için ellerinden ne gelirse yapıyor. Sohbet sürerken Ceyhun aklımızı okuyor sanki, “Acıktınız farkındayım ama biraz daha acıkın ki, gelen bütün lezzetlerden tadın diye geciktiriyorum servisi” diyor. Biz biraz homurdanınca, “Tamam tamam, bayağı acıkmışsınız siz” diyerek hemen servisi başlatıyor.
Gelen garnitürlerden birkaçını saymaya çalışayım size: çubuk turşusu, ki gelirken mutlaka biraz da satın alın derim, köz biber, köz arpacık soğan, özel köfte sosu, içine neler konulduğunu anlayamadığım özel yoğurt sosu, füme et, kuru biber, piyaz, kırmızı soğan, köz domates, tereyağlı pide ve aklıma gelmeyen birkaç garnitür daha...
Hepsinin lezzeti ayrı güzel ama bizim aklımız köftelerde.
Başlı başına bir tarz
Biz ucundan kıyısından bu atıştırmalıklardan tadarken hemen arkamızdan gelen köfte cızırtıları, içeride çalan klasik müziği tamamlıyor sanki.
Vee işte koca bir köfte tabağı sofrada yerini alıyor. Biliyorsunuz, köfteyi pek severim. Çünkü, ben bir Balkanlıyım. Önce Balkan tarzı hazırlanmış ince uzun köftelerin, sonra da diğerlerinin tadına bakıyoruz. Her birinin lezzeti ayrı güzel. Herkes bi yerin, bi yörenin lezzetiyle kıyaslarken bu güzel köfteleri, benim aklımdan tek bir şey geçiyor: “Bunlar, Kayhan Köfte”nin köfteleri. Yani başlı başına bir tarz... Kendilerinin hazırladığı sosisleri de ayrı bir lezzet.
Hepimizin aldığı keyif yüzümüzden okunuyor desem yeridir. Tam bu anda bu şahane köfteleri pişiren Orçun geliyor masamıza. Memnun musunuz, beğendiniz mi diyemiyor bile; sanki sözleşmişiz gibi “Abi, muhteşem” kelimeleri dökülüyor ağzımızdan. Finali de özel antepfıstıklı tatlıları ve yanında çayla yapıyoruz. Öyle ki, lezzet damaklarımızdan kaybolmasın diye üzerine su bile içmiyoruz.
Sevgili Ceyhun ve sevgili Orçun, ellerinize sağlık. Dilerim, bu lezzet masalı sonsuza kadar sürer...
Tel: 0224 451 42 33
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024