02.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Zülfü Livaneli
Panoramik bir sinemanın dev ekranında, son haftaların en çok konuşulan filmi olan Evita'yı izledim.
Ekran öylesine büyüktü ki, resmin bütününü algılayamıyor ve aynen yaşamda olduğu gibi başınızı sağa sola çevirmek zorunda kalıyordunuz.
Bu da size ister istemez bir film izlemek yerine, o filme karıştığınız duygusu veriyor.
Olağanüstü bir ses düzeniyle birleşen bu teknolojik ziyafet, sinemayı bambaşka bir sanat düzeyine yükseltmekte.
***
Evita, sahne müzikali olarak yıllardır dünyanın her köşesinde gösteriliyor.
Tim Rice'ın sözleri ve Andrew Lloyd Weber'in olağanüstü müziğiyle bütünleşmiş olan ve Türkiye'de de sahnelenen bu müzikali bilmeyen azdır.
Yönetmen Alan Parker ve yine bir başka yönetmen olan Oliver Stone baş başa verip, bu müzikalden bir film senaryosu yazmışlar.
Bu ikiliyi Gece Yarısı Ekspresi filminden de hatırlıyoruz. Çünkü o filmin senaristi de Oliver Stone, yönetmeni Alan Parker idi.
Evita rolünü, ünlü şarkıcı Madonna oynuyor.
Che rolünde İspanyolların Hollywood'a hediye ettiği son Latin olan Antonio Banderas, Juan Peron rolünü ise Jonathan Price üstlenmiş.
Bu rolün Madonna'ya verildiği duyulunca Arjantin'de kıyametler kopmuş ve halk, azize mertebesine yükselttiği Evitalarını, Madonna gibi "kötü şöhretli" bir şarkıcının oynamasına karşı sokak gösterileri yapmıştı.
Ne var ki, Madonna hem oyunu hem de şarkı söyleme tekniğiyle çok başarılı.
***
Arjantin'in efsanevi kadın lideri Eva Duarte Peron, 1919'da gayrimeşru bir çocuk olarak doğmuş ve 1931 yılında oyuncu olarak çalışmak amacıyla Magaldi adlı bir tango şarkıcısının peşine takılıp, büyük şehir Buenos Aires'e gelmiş.
1944'te Juan Peron'la karşılaşması üzerine hayatı değişmiş.
1945'te Juan Peron hapsedilmiş ve Eva'nın kışkırttığı üç günlük bir halk ayaklanması sonunda, Juan hapisten çıkarılmış, evlenmişler ve daha sonra Juan 46'da başkan seçilmiş.
1952'ye kadar Arjantin'in ve dünyanın en ünlü kadınlarından birisi olan ve halkı tarafından çok sevilen Eva Peron, bu yıl kanserden ölünce bütün ülke büyük bir yasa gömülmüş ve "Azize Evita" adıyla Hıristiyan azizesi ilan edilmiş.
***
Müzikal film, bize bu öyküyü anlatıyor.
Olağanüstü bir görsel ve işitsel şenlik duygusuyla hem de.
Yine de bir müzikalden film yapmak kolay değil.
Müzikaller, insanların derinliklerine inmeyen, karakterleri tam olarak ortaya çıkaramayan seyirlik oyunlar.
Üç tarafı kapalı, bir yanı seyirciye açık küçük mekanlara göre tasarlanmış.
Aynı formatı alıp da sinema perdesine taşıdığınız zaman yetmiyor, bir şeyler eksik kalıyor.
Müziğin, efektlerin, oyuncuların etkisine rağmen, iyi bir film izlediğiniz duygusuna kapılmanız zor.
***
Filmin müzikale göre en ilginç yönlerinden birisi de devrimci Che Guevara'yı başında yıldızlı bir bere taşıyan sakallı ihtilalci olarak değil, Buenos Aires'te okuyan ve olaylara karışan kravatlı bir öğrenci olarak sunması.
Tabii böylesi daha akla yakın. Çünkü o yıllarda Che, Küba ya da Bolivya'daki kılığında değildi, o misyonu da taşımıyordu.
***
Sanırım yakında Türkiye'ye de gelecek olan filmi izlemek yine de zevkli.
Çünkü her şey inanılmaz bir profesyonellikle kotarılmış ve müzik gerçekten çok güzel.
Onlar Türkiye'nin en çok bilinen isimleri. Şimdi ışıl ışıl yaşayan ünlülerin hayat yolculukları hep böyle başlamadı. Kimi kaset satarken söylediği şarkılarla keşfedildi, kimi inşaatlarda çalıştı. İşte ünlülerin ilk işleri...