Otelde yalnızca yazarlara ithaf edilmiş odalar yok. O odalarda daktilodan ahşap sandığa, yazarlara ait özel eşyalar ve imzalı kitaplar da bulunuyor.
Fantastik edebiyatın genç kalemlerinden Gülşah Elikbank’ın hayat verdiği ve özellikle gençler arasında kısa sürede efsaneleşen Günebakan Üçlemesi, ”Kızıl Ölüm” ile son buldu.
Kitapta Çiçero’nun bir sözü de var: Omnium rerum principia parva sunt. Türkçe meali “Herşeyin küçük bir başlangıcı vardır.”
İzmir’de açtığı Türkiye’nin ilk edebiyat konseptli oteli işte böyle küçük bir başlangıç. Kahramanlar’da çok eski bir oteli alıp yenilemiş.Odalara yazarların isimleri verilmiş. 15 odası var otelin. Seçilen yazarlar hem Gülşah’ın sevdiği yazarlar hem de yabancı dillere kitapları çevrilen geniş bir kitleye sahip kişiler. Her odada resimleri, eserleri, kitaplarından alıntılar, el yazıları.
Babasını şaşırtan dizeler
Otelde oda kahvaltı 2 kişi 120 TL. Üç gece kalana imzalı kitap hediye ediliyor. Ayşe Kulin, Hakan Günday, Buket Uzuner, Sevgi Soysal, İnci Aral, Nazım Hikmet, Ahmet Ümit, Oya Baydar, Rıfat Ilgaz, Leyla Erbil, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın odaları var. Tüm yazarlardan, kaybettiklerimizin yasal varislerinden izinler alınmış. Yazarlara ithaf edilen sadece odalar mı? Odalarda imzalı kitapları, özel eşyaları. Hakan Günday’ın nostaljik daktilosu, Ayşe Kulin’in aynı, Buket Uzuner’in ahşap sandığı...
Gülşah daha 8 yaşındayken garip garip şiirler yazıyormuş... Hatta okuduğu zaman babasının gözleri faltaşı gibi açılıyor ve ‘Bu çocuk normal olmayacak galiba’ diyormuş. İstanbul’da üniversite son sınıfında okurken çalışma hayatına atılmış. 7 yıl kadar eşini de tanıdığı bir otelde ve otelin yan şirketlerinde yöneticilik yapmış. Kızı doğunca da eşiyle istifa edip Bodrum’a yerleşmişler. Bir süre pansiyon işletmişler Bodrum merkezde. Ama Bodrum onların hayallerini karşılamayınca ver elini İzmir. Ve arka arkaya yayınlanan kitaplara Türkiye’nin ilk edebiyat oteli Mini Fuar Hotel’i hayata geçirme.
Sadece otelinin bir köşesinde değil kalabalıklar arasında örneğin bir kafede yazmayı seviyor. Genellikle notlar alıyor, sonra toparlıyor. Baştan sonra bitirince de düzeltmeleri yapıyor.
Yazı dışında iki tutkusu daha var. Müzik ve seyahat. Ağabeyinin metal grubu olduğu için ortaokul yıllarından beri metal ve rock müzik tutkunu.. Eşi ve kızı Rüya ise hayatının anlamı...
Son sözler yine “Kızıl Ölüm”den... ”Kızıl bir ölümdü koynumdaki. Sinsi bir pusuydu omuzumdaki. Meleklerin yüzüne karalar çalınmış.”
Gülşah Elikbank, 1980 doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. 7 sene İstanbul’da bir inşaat ve turizm firmasında yönetici olarak çalıştıktan sonra Bodrum’a yerleşip bir aile pansiyonunu işletti. Çeşitli dergilerde yazılar yazan, yerel bir kanalda “Kitapkolik” adlı bir program yapan Elikbank, kızı Rüya dünyaya geldikten sonra İzmir’e yerleşti. Bir yandan Türkiye’nin ilk edebiyat konseptli oteli Mini Fuar Hotel’i eşiyle birlikte işletirken bir yandan da kitaplar yayınlamayı sürdürüyor.
İlhamını masallardan aldı
Otelcilikte ilginç bir konsept yaratmışsın
Teşekkürler. Hem yazarlık, hem otelcilik nasıl bir araya gelecek diye çok düşündüm. Hem yazarlarla nasıl buluşurum, hem bu işi nasıl yapabilirim, hem de nasıl para kazanabilirim derken İzmir’de bu otel çıkınca hemen geldim. Büyük ilgi var. Otel müşterilerinden başka kültürel projeler yapmak isteyen kişiler de gelmeye başladı. Geçenlerde bir tiyatro topluluğu geldi. Aralarında yazar olan da vardı. Kendisi daha önce hiç böyle bir otelde kalmadığını çok mutlu olduğunu belirtti. Böyle bir otel var diye gece 4’e kadar uyuyamamış mutluluktan. Böyle bir konsepti Bodrum ve İstanbul’da yapmak istiyorum.
Otelde yazar atölyeleri gibi bir takım etkinlikler de planlıyor musun?
Tabii ki... Şimdiden planladığımız bir faaliyet de var. Ekim ayında Tanpınar Festivali yapacağız burada. İstanbul’da üç yıldır yapılıyordu. Bu sene üç gün İstanbul’da, üç gün burada gerçekleştirilecek. Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Festivali dolu dolu bir etkinlik. Dünya edebiyatından gelen yazarlar da var. Üniversitelere, okullara gidiliyor. Söyleşiler gerçekleştiriliyor. Yazarlarla halkı bir araya getireceğiz. Ben de hem yazar, hem de otelci olarak bu festivalde yer alacağım. İzmir’de Ege Üniversitesi ve birkaç kolejle işbirliği yapacağız.
Konak Belediyesi’nin projesinde de varsın.
Konak Belediyesi’nin “Yazarlar İzmir için okuyor” projesini sunmayı sürdürüyorum. Eşrefpaşa’da Selahattin Akçiçek’te oluyor etkinlikler. Projede her yazar kendi eserinden bölümler okuyor ve okurlarıyla buluşuyor. İnci Aral geldi. Ahmet Ümit geldi. Ekim’de Tuna Kiremitçi, Kasım’da Nazlı Eray en son kesin olmamakla birlikte Elif Şafak var. Salon dolup dolup taşıyor. O kadar büyük ilgi var ki. Tabii bu arada gelen yazarlarımız otelimizdeki odalarına özel armağanlar bırakıyorlar.
Günebakan Üçlemesi’ni tamamladın. Sırada ne var?
Benim günüm ikiye bölündü adeta. Yarısı otel, yarısı yazma. Şu an fantastik çocuk romanı yazıyorum. Bitmek üzere. Hikaye ağırlıklı olarak Yerebatan Sarnıcı’nda geçiyor. 8-14 yaşa hitap eden bir metin... Önümüzdeki ay tamamlanınca yayına hazırlanır.
Çok üretkensin.
İlk kitabımı 2010’da çıkardım. Üçlemenin ilk kitabı “Siyah Nefes”ti. Fantastik öyküleri zaten hep yazıyordum, çünkü anneannemin masallarıyla büyüdüm. Hiç unutmam Kapadokya seyahatine gitmiştik. Orada bir kasabadan geçtik. Biz geçerken hiç yağmur yoktu, kasabaya girdik deli gibi yağmur, kasabadan çıktık, yağmur bitti. İşte orada Siyah Nefes’in ilk tohumu atıldı. Fantastik çocuk romanı ile birlikte 2 sene içinde 5 kitap olacak. Yazmayı seviyorum. Gezdiğim gördüğüm yerleri de yazacağım. Daha yeni Romanya’ya gittim, öncelikle orasını yazmak istiyorum. Ya da orada geçen bir öyküyü...